UNUTULAN
UNUTULAN
Geçmiş deyince aklınıza yüzyıl ve ötesi gelmesin.
Benim için geçmiş daha dün sayılır.
Sonbahar boyadığında ağaçları, dalları meyve ve meşe pelitleri kaplardı.
İşte bu mevsimde, mısır püskülleri serin rüzgar altında, gizli unutulmuş öykülere ait türküler mırıldanır ve hasat mevsimine hazırlanırlardı.
Mısır için hasat böyle bir mevsimde ve püsküllerin söylediği türkülerle başlardı.
Pelitlerin olgunluğu, mısır için hasat ve imece demekti.
İmece ise benim için eğlence.
Anneannem akşama imece var dedim mi, ben koşarak geçerdim, henüz coşku tatmamış dereyi.
Köyün öte yakasına varana kadar bütün güzel kızların kapısını çalardım.
Coşkusu olmayan bir dereye inat, coşkuyla.
Öyle ya, köyün bütün güzel kızları akşama bizim imecede olmalıydı ve en güzel sesler en güzel türküler bizim imecede çınlamalıydı.
Mısırlar soyunurken genç kız ellerinde, utançlarından kızarmalıydı, çalışkanlık mı, bırakın oda olmasın bir geceliğine.
Mısırlar soyunurken genç kız ellerinde, güzel sesler yeter gecenin gölgesine.
İşte böyle gecelerde genç delikanlılar aşık olur, fener ışığında aydınlanan yüzlere, ürkek gözlere.
Bu aşk incir tadı almış gibi ağzı açık bırakır gençleri.
Bu aşk bir yazgıdır.
Dönüşü olmayan imece gecelerinde başlayıp hasat mevsimlerinde son bulan.
Ondan sonrasını sormayın, çoluk çocuktur ortada dolanan.
Sahi ne zamandı o aşk mevsimi?
Hangi mevsimdeydi mısırda hasat?
İmece gecelerinde aşk, unutulan sadece imeceler, mısır hasatlarımı?
Neler unutulmadı ki, ben yine incir tadı almış gibi, ağzı açık, aşık olmak istiyorum.
İmece gecelerinde aşk yaşamak istiyorum.
Ş. GÖKSOY
29.12.2004
YORUMLAR
ımece gecelerinde aşk hic yaşamadım cunki cocuktum.Ama maniler turkuler dedikodular harikaydı.