KENDİNİ ARAYAN SURET
Soğuk bir havada ,simsiyah bulutların başımı çevrelediği sırada, Gülhane Parkı’nda birden sen çıkmıştın karşıma.Başın öne eğik, yalpalayarak ilerliyordun, kaldırımlar seni aldıkça.Bilincin seni çoktan terk etmiş; yalnızlığının verdiği perişanlıkla, acı geçmişinle varlığını sürdürmeyi düşlüyordun.Belki bir özlemi, bir sevgiyi, bir nefreti de beraberinde taşıyordun.Lakin sende herkes gibi yaşıyordun, çözmekten kaçtığın bilmecelerinle...
Çoktan geçip gitmiştin yanımdan, oysa ben seninle ilgili bin bir tahmin içindeydim.Bilmecelerinin büyüsüne takılmıştı yüreğim ve bir an için çözmeyi diledim..
Gün artık geceye devrediyordu nöbetini.Her şey gözden kayboluyor ya da pervasızca yaşamı gölgeleme oyununa(savaşına)katılıyordu.Benimde içim bunalmıştı işte bugün.Bende kendimde yaşamaya dair bir güç bulmuştum birden...
Cumanın cazibesi yağmura kavuşan geceyle birlikte işliyordu insan ruhuna;derin kederle, kaybolmuşlukla, inceden inceye...Rüzgar eşlik ediyordu bu mağrur tabloya.
Paltomun yakasını kaldırıp, ellerimi ceplerime ödünç verdiğim vakit seyir eyledim alem-i cihanı.Varlıkların siluetlerinin altında yatan gizemi arıyordum, türlü muammalardan arındırmak için ruhumu.İşte böyle gizemli düşler içindeydim(içerisindeydim).
Evime geldim, düşüncelerimden yorulmuştum.Bedenimin ağırlığını yatağımın üzerine bıraktım(serdim).Soğuktan irileşmiş gözlerimi bir süreliğine tavana yönlendirdim.Lakin düşüncelerim gözlerimi çoktan esareti altına almıştı.Artık ne yapsam manasızdı.Çaresiz karanlığın çağırışını(çağrısını) kabullendim.
Uyandım.Gün odama çoktan doğmuş, hayat yeni umutları türlü çirkinlikleriyle beraber tekrar sunmuştu bizlere.Ansızın ürperdim, içime zehirler aktı.Yaşadığım boşluğun farkına vardım, korktum...Böyle yitip gideceğim düşüncesi aklıma çalındı.Ama böyle olmamalıydı.
Varlığıma yeni tatlar katacak taze ruhlar bulmalıydım, içimi hepten arındıracak.Yeniden doğmam lazımdı bir bebek masumiyetinde.Lanetlerden arınmam için masum yüzlerle tanışmalıydım.İşte ben böyle hayallere(gelgitlere) anlam arar iken, birden senin geçmişinin gizemi bulmuştu beni.
Bulanıp, kaybolup gitmek istedim; senin ruhunun karanlık sularında.Ne aradığımı bilmeyerek içindeki mabede ulaşmayı istedim.
Sen neydin, sen kimdin ki beni kendi benliğimin arayışının ötesine yönlendiriyordun?Aniden duraksadı, aklımın hala yerinde olduğunu anımsadım.Lakin sonra yine sen...
Ruhumda benim bile bulamadığım bir kapı açmıştın.Bende bambaşka bir ben yaşadığını anladım.Sonra yine seni düşündüm ve seni merak ettim.Gözümü çoktan açmış olmama rağmen hala bir düşün içindeydim, niye böyleydi bilmiyordum.Zihnim kurcalanıyor, içten içe derin bir sızı duyuyordum...
Günün en belirsiz saatinde türlü kemirgenler belirirdi beynimde; her an beni sömüren, kahrolası, aldatıcı kara düşler...İnsanın varoluşunda beliren sorgulanası şüpheler.Tüm karanlıklar çekerdi beni içine, günün göz alan ışığına rağmen.Sonra oturur düşünürdüm evreni, bizleri, kaçamadığımız keşkelerin gölgesinde kalmış seçimlerimizi.Ve akan birkaç göz suyumun ardından ertelerdim geçmişe yolculuğumu...
Ardından benim olan tüm sokaklar çağırırdı beni.Caddeler boyunca, kaldırımlar uzadıkça yürürdüm.Yüzüme çarpan yağmur damlaları içimde buhrana sebep olurdu.Sövüp sayardım vücut sıcaklığıma, oracıkta bir kaldırımın kenarına yığılmayı dilerdim.İçimde çelişkilerimle korkularım birlik olurken; ansızın yalnız dünyamda beliriverdin, Cuma’nın kasvetli, soğuk akşamında...
Lakin karanlıktı benim içim.Derinlerde çözülmez siyah düğümlerim vardı.Her biri birlik olmuş, kokuşmakta olan pislikleri taşırdı.
Ağlamam gerekirdi, yahut bedenimi lanetlemem.Ama biliyordum değişmeyeceğini bendeki hiçbir şeyin.Doğmadan etiketlenmişti bedenim.Çözülmemişti şifresi ruhumun, bence çözülemeyecekti...
Her kilitli kapım ardında başka bir ben varken, ben kendimle bu denli meşgulken, ansızın sana rastlamıştım, yerini bulamadığım bir coğrafyasında ruhumun...
Sendeydi belki de tüm anahtarlar, belki sendin kapılarımın bekçisi.bilmiyordun zaten sende varlığının sebebini.Belki (de) bu yüzden bir bütünü oluşturmaya müsaitti dillerinle, ellerin...
Ama yoktun aslında sen.Bir anlık boşluğumda hiç görmediğim güneşin gözümde oluşturduğu karartıydın, olmasını istediğime benzettiğim...Halbuki asıl olan bendim, kapıların ardında korkumdan gün gelip bıraktığım, sonra da unutup bir daha uğrayamadığım.Bir bendim günler evveli yitirdiğim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.