- 896 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRETMENE DERS
Ortaokul bitirme sınavlarının bir kısmına -Matemetik ve Fen Bilgisi- girmeyip okumayı bırakmıştım.Bunda Coğrafya Öğretmenim,Sayın Remziye Salmangil’in de nasıl bir etkisi olduğunu ’İstisna Bir Öğretmen ’ adlı öykümde sizlerle paylaştım.
Ancak bu günler sinema makinesi sahibi olup da sinemacılığa da başladığım aynı günlere
denk geliyor.Onun için ,Sayın Remziye Salmangil’in tek sorumlu olmadığını,benim güçsüz-
lüğümden,zayıflığımdan hatta sinema makinesi sahibi olmamın şımarıklığından da kaynaklan
mış olacağını itiraf etmem gerekiyor.
Ortaokulu bıraktıktan beş yıl sonra kalan iki dersten sınava girdim ve mezun olup yine Pen
dik Lisesi’nde okula başladım.Bu kayıp beş yıl içinde çok şey yaşadım.Sinemacılık,inşaat iş-
çiliği,hastahane ve hatta hapishane.Bunları daha sonra uzun uzun anlatmak isterim.
’Bir İstisna Öğretmen ’ adlı öykümde Coğrafya hocamla aramızda geçenleri anlatıp,beş yıl sonra onunla tekrar Pendik Lisesi’nde nasıl karşılaştığımızı ve beni nasıl tanıyamadığını söy
lemiştim ya,şimdi size o günleri anlatmak istiyorum...
Evet aradan tam beş yıl geçtikten sonra,askerlik yoklamamı dahi olmuş,hazır asker olarak
son tertibe kalmışken,orta okul diplomam elimde,Pendik Lisesi’ne kayıt için başvuruyorum.
(Yirmi yaşımda olduğum için veli gerekmiyor) Zamanın müdür yardımcısı,daha sonra aynı
okulda bir dönem müdürlük de yapan Sayın İbrahim Deliktaş tarafından kovuluyorum.Ge-
rekçe ; yaşımın geçmiş olması,liseye değil askere gitmemin gerektiği..
Daha önce söylemiştim ; Arnavut damarlıyım ben.Eğer bir şeyi çok istersem başarırım.
Doğruca zamanın okul müdürü - bence Pendik Lisesi’nin tarihinde gelmiş geçmiş en değerli
eğitim neferlerinden biri- Sayın Ahmet Erişen’in yanına çıktım.Başından savmadı beni.
Çünkü ,okumak istediğimi anlatabildim ona.Önemsedi,çare aradı.Askerlik şubeme gidip konuşmamı istedi.Askerlik şubem Gebze.Şube başkanı Yüzbaşı da anlayışlı adammış.Olmaz
deyip başından savmadı.Tekrar okuluma gönderdi.Okulumla askerlik şubesi arasında mekik
dokudum ama pes etmedim.Sonunda Sayın İbrahim Deliktaş’ın itirazlarına rağmen kaydım yapıldı.
Yıl 1975.Ben 1955 doğumluyum.Kasım ayında askere gitmem gerekirken,eylül ayında liseye
başlıyorum.Okulun ilk günü.İbrahim Bey lise birlerin tek tek isimlerini okuyup hangi sınıfta
olduklarını söylüyor.Heyecanla adımın okunmasını bekliyorum.Ama nafile.Listelerde adım
yok.İbrahim bey’e iletiyorum.Çok özel bir sınıf var : 4/İ.Çarli lakaplı problem gencin,İsa
Hocaoğlu gibi okula adete turist olarak gelmiş birinin ve çoğunluğu böyle öğrencilerden
oluşan bir sınıf.Beni de onların arasına katıverdi İbrahim bey. (Ama bir yıl sonra okulun
en seçme sınıfı,İbrahim Bey’in kızı Neslihan’ın da olduğu 5/Fen/C ’de olacaktım )
Her şeye rağmen sınıfıma kavuştuğum için mutluluktan uçuyordum.Gerçekten tam bir ya-
ramazlar ve tembeller sınıfıydı 4/İ.Ama ben kararlıydım.Burdan dönüşüm ancak mezuniyet
olacaktı.Matematik ve Fizik’te fena halde zorlandım.Matematik Hocamız Sayın Saime Zey-
bek ,aynı zamanda İTÜ.Makina Fakültesi öğrencisiydi.Sınıfta çoğu kez uyukluyordu.Fizik hocamız-ismini maalesef hatırlayamıyorum- mesleği öğretmenlik olmayan,dışardan bir beye
fendi.Herkes başarısız ise,gerçek başarısız öğretmendir bence..
Ders Bioloji..Kapıdan giren canım öğretmenim,ben senin annenim diyen Behice Yalkın.Dün-
yalar benim oldu,onu görünce.O da çok sevindi,beni gördüğüne.
- İyi etmişsin ama okuyabilecekmisin oğlum,bunca aradan sonra ?
-Okuyacağım hocam,göreceksiniz okuyacağım dedim ısrarla.
-İnşallah oğlum,inşallah dedi saçlarımı annem gibi okşayarak.
Canım Öğretmenim,meşaleyi yine ateşlemişti gönlümde.Okumazmıyım ben.Seni ve senin
gibileri mahçup edermiyim hiç.Sabahlara kadar ders çalışıp öyle gelmeye başladım okula.
Sinemacılığa devam ediyordum ve ders çalışmaya ancak,gece onbirden sonra zamanım oluyordu.Hatta bazen onikiden sonra...
Coğrafya Hocamız kim dersiniz ? Sayın Remziye Salmangil.Geldiğinde sevinmedi kimse.Ho-
murdandık bile sınıfça.Ne yazık ki sevilmeyen bir öğretmendi o.Ama ben onun dersine de inatla çalıştım.Beni hiç hatırlamıyor ya da hatırlamak istemiyordu.Üstüm başım da eskisi
gibi değildi artık.Elbiselerimi kuru temizlemeye vermeyi öğrenmiştim.Her zaman temiz
giyinebiliyordum.Cebimde yün takke falan da taşımıyordum.Yani beni hatırlamaması,tanı-
maması normaldi.
Konumuz,mevsimlerin oluşumu.Çok güzel çalışıp,iyice de anlamışım.Israrla parmağımı kal-
dırıyorum ama Remziye hanım beni nedense zoraki tahtaya kaldırıyor.Bundan sonrasını
keşke o günü yaşayan bir arkadaşımdan dinleseniz.Çünkü tamamen kendimi methetmek
olacak ve belki de yadırgayacaksınız.Konuyu öyle bir anlatıyorum ki,hem Remziye Hanım
hem de sınıf şok oluyor.(Emin olun ki öğretme konusunda harcanan bir dahiydim ben)
Nasıl övgüler yağdırıyor bana :
-Bakın da öğrenin.Ders böyle anlatılır.Neden siz de çalışıp,böyle güzel anlatmıyorsunuz ?
-Aslında seni diğer sınıflara da götürüp ders anlattırmak lazım...
-Aferin çocuğum,otur .On veriyorum sana...
İçimden geçmedi dersem yalan olur :
-Hocam ben kimim biliyor musunuz ? Yıllar önce tahtaya kaldırıp da dersini dinlemeyip,üs
tü başı ile dalga geçip rezil ettiğiniz,okulu bırakmasına sebep olduğunuz,beş yılını ziyan ettiğiniz o fakir ama çalışkan çocuk !
Ama böyle bir şey yapmadım.Yapmış olsaydım eğer,şu anda fena halde utanırdım.Bana o sabrı veren Rabbime şükürler olsun.
Evet yirmi yaşından sonra başlayan lise hayatı,her dönemde alınan takdir ve teşekkürler.
Sık sık asker kaçağı olarak aranmam ve askerlik korkusuyla geçen yıllar..
Okul yıllarım biraz ’ Seviyorum Diyemedim ’ biraz da ’Bahar Biter Hazan Bitmez ’ adlı öyküle
rimde var.
Sonraki öykülerimde kaybettiğim beş yıldaki yaşadıklarımı anlatmaya çalışacağım.Bana yaz
mak kısmet olursa ,sizin de okumanızı tavsiye ederim.İlginç bulacaksınız.
Hoşçakalın.Sayygılar,sevgiler.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
-Hocam ben kimim biliyor musunuz ? Yıllar önce tahtaya kaldırıp da dersini dinlemeyip,üs
tü başı ile dalga geçip rezil ettiğiniz,okulu bırakmama sebep olan,beş yılını ziyan ettiğiniz
o fakir ama çalışkan çocuk !
okul yıllarımızda mutlaka böyle iyi veya kötü hatıralarımız var hepimizin ....ama gönül istiyorki o kutsal öğretmenlerimizi hep iyilikleri ile fedakarlıkları ile hatırlayalım...çünki cok kutsal bir meslek..
kaleminize kuvvet...