- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Karabasan
Bazılarına saçma gelen düşünceler bazı insanlara benimsenecek önemli etkiler bırakabilir.
Yazıya bu şekilde başlamamın sebebi karakterimin hayatındaki belirsizliklerin ona ne gibi güçlükler çıkaracağını tahmin edemeyişimden kaynaklanıyor. Gece geç vakit eve gelmişti genç adam. Odasına girdi. Uzandı yatağına, bakışlarını tavana çevirdi. Tavana bakıyordu, bakıyordu ya şekiller çiziyor, hayaller kuruyor, düşünüyordu. Şimdi seviyorum dedi kendi kendine, bir kadını seviyorum, deli gibi aşığım ona. Ama yanlış bir şey yaptığını düşündü hemen o anda, çünkü kadınla sohbet ortamında tanışmıştı. Her daim yalan olacaktı, hazırlıklı olmalıydı buna. Hazır mıydı peki kendisi yalanlara, değildi tabi, kimse hazır hissedemez kendini böyle bir şeye. Ayağa kalktı, odanın içinde bir ileri bir geri yürümeye başladı. Oda beni seviyor biliyorum, ama nasıl bir sevgi bu, neden belirsizlik var, oysa seviyorum işte, ortadayım, buradayım, her an her yerde onunlayım. Bazen yolda yürürken bile sanki hep yanımdaymış gibi hissediyorum. Hissediyorum ya bir mutluluk veriyor bana bu, mutlu oluyorum. Ama her an her şey değişebilir. Yatağına uzandı, esnemeye başladı, gözlerini bir iki kırpıştırdı, uyudu, ama bölük pörçük bir uykuydu bu. Bir rüya gördü, rüya da değildi belki, gerçekti, gerçek gibiydi, her şey o kadar canlı o kadar elle tutulabilir gibiydi ki, sabah kalktığımda bunları bir kenara yazsam mı acaba diye düşündü, yazmadı ama gördüğü rüya yıllar sonra bile hatırlanacak cinstendi. Bazı hasta hallerde rüyalar gerçekmiş gibi görünür, bu uykunun felçli halidir, bir karabasandır, kişiyi huzursuz eder, sabah kalktığında o gün onun için bitmiş sayılır, agresifleşir, olur olmaz şeylere sinirlenir bu rüyası yüzünden. Rüyasında kendini bir apartman kapısının önünde buldu, açtı kapıyı, bildiği bir yermiş gibi ağır ağır merdivenleri tırmandı. Kapının önüne geldiğinde onu kapıda karşıladı sevgilisi.
Hoş geldin dedi. Ben de seni bekliyordum. Bu bende seni bekliyordum demesi hiç şaşırtmadı onu, odalara bir göz gezdirdi. Baktı, biraz dağınık gibiydi. Eşyalar öylesine konmuştu sanki ortalığa, bir düzen yoktu. Koltuğa oturdu. Bir saniye bekle canım geliyorum dedi içerden bir ses. Sonra ikinci bir ses duydu, bir erkek sesiydi bu, kendisi konuşmuyordu halbu ki, sessizce bekliyordu öyle. Kimdi bu konuşan şimdi, nerden çıkmıştı. Ayağa kalktı, diğer odalara bakmak geldi içinden, biraz daha yaklaşmalıydı gerçeklerine, tam duvarın arkasında işte dedi kendi kendine, orada biri var, biliyorum, benden bir şeyler saklıyor bu kadın, saklıyor evet, bundan eminim. Peki o zaman beni nasıl evine aldı eğer biri varsa içerde, başka biriyle yatıp kalkıyorsa. Ne büyük bir cesaret, köpeklerde de görülür dedi kendi kendine, okumuş olduğu bir kitaptan hatırlamıştı bu sözü. Bir ses daha duyuldu. Nerdesin sevgilim dedi kalın, tok bir ses, sonra kadın geliyorum dedi sevgilisine. İyi ama ben neyim burada, neler oluyor, hala anlamış değilim, sanki bir seyirciyim onun hayatında ben, o yaşıyor, ben izliyorum. Sese doğru yürümeye başladı, uzun bir hol vardı bu evde, holde sağlı sollu iki kapı göze çarpıyordu. Sağdaki kapıyı açtı, bir çocuk odasıydı bu, boştu, kimseler yoktu. Soldaki kapıyı açtı, loştu oda, kırmızı bir perdelik çekilmişti camlarına, büyük bir yatak vardı. Bir kadın ve bir adam yatıyordu, sarılmışlardı birbirlerine, kaynar sular döküldü sanki üzerine, kimdi bu adam, kimdi, neyin nesiydi, demin kapıyı açan kadın, nasıl olurda umursamaz bir tavırla öylece yatıyordu, anlamış değildi. İki yıl önce yazdığı şiire ne kadar da benziyordu yaşadıkları, şiirde perde arkasındaydı adam ve kadın, burada tam karşısındaydı işte, öylece duruyorlardı.
Perdenin arkasında bir adam
Ve bir kadın
Yavaşça sokuluyorlar birbirlerine
Adam yumuşak bir hareketle
Kavrıyor kadının çenesini
Elinin içinde
Ve bakıyor gözlerine
Baktıkça kayboluyor
Soluk soluğa sanki uykudan uyanırmış gibi
Bakıyor kadına şaşkınlıkla
Ama şaşkınlığını saklayamadan
Kadının gözlerinde derin bir anlam beliriyor
Ve soruyor ısrarla
Beni seviyor musun?
Adamın gözleri yerde yuvarlanıyor
Kadın hayal kırıklığıyla parçalara ayrılıyor
Adam düşünceli
Sarhoşlara özgü ani bir hareketle
Seni seviyorum diyor
Ve ışık sönüyor
Artık perde arkasında
İki hayalet kadın ve erkek
Ve ışığın içinden fışkıran bir gölge gibi
Kaybolup gittiler
Belki onlarda kaybolup gidecekti, bir rüya olması için dua etti bunun, sonra bırak be aptal dedi kendi kendine, ne duası, görmüyor musun, senin yaşadıklarını bir duamı alıp götürecek sanki, öylemi düşünüyorsun. Evet dedi, bir dua edeceğim ve yok olup gidecekler işte, sen öyle san, sanmakla yollar gidilmez bunu unutma dedi, sesler birbirine karışmış, kafası allak bullak olmuştu. Bir anda uyandı, silkelendi şöyle bir, sırılsıklam olmuştu, kan ter içindeydi, neler oluyor bana, neler görüyorum böyle dedi kendi kendine. Doğrumu acaba gördüklerim, öyle bile olsa rüyaydı işte, geldi geçti. O gün çok acılı geçti onun için, genç adam işi bıraktı, gitmiyorum artık dedi, gidemiyorum, biri elimi ayağımı bağladı resmen, nedir bu içimdeki acı hala anlamış değilim. İnsanoğlu neden acı çekiyor dedi kendi kendine, sonra bir ses, insanlar acıyla yoğrulmalıdırlar dedi. İyi ama neden, kim izin veriyor buna.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.