- 900 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DENİZLE RANDEVU
Bir gün.İstanbulun sıcak ve nemle boğuştuğu bir gün.Kulaklarımda derinlerden gelen bir uğultu hissediyorum.Denizin dalga sesleri olmalı.Gel,diyor gel! Gel de bir sohbet edelim,ne zamandır yoksun ortalarda.Yüreğimin elinden tutup yola düşüyorum.
Denizle konuşmak dertleşmek hep iyi gelmiştir bana.Şu dünyanın yükünü taşımaktan yorulduğum zamanlar, bir garip hale bürünürüm.Ne gezmek,ne dost sohbetleri,ne okumak hiç bir şey kar etmez ruhumu dinlendirmeye.Giderim denizi seyrederim saatlerce.İçimdeki sebepsiz yangını anlatırım,ağzımı hiç açmadan.O da beni dinler sessizce.Arasıra dalgalarını sertleştirir"ileri gittin yeter artık!" dercesine.Vurur yüreğimin bamteline.Zamanı meçhul bir randevu verir ve ayrılırım huzurundan.
Kimi,nereye,neden götürdüğünü bilmeden ilerleyen otobüsün camından hızla kayan insan siluetlerini izliyorum.Köprünün altından geçen onlarca araba.Nedir bu koşuşturma?Bu gelmeler gitmeler.İnsanoğlunun bu gidişatı nereye? Ah be İstanbul yazık sana!Nasıl taşıyorsun bunca yükü,yorulmaz mısın sen hiç,bıkmaz mısın?Sende yaşayan o kadar insanın ,canlının,cansızın gamı,kederi,özlemi,mutluluğu,ağlaması,eğlenmesi hepsi omuzlarında.Kiminin duasındasın,kiminin bedduasında.Yazık sana gönlümün şehri,yazık sana!...
Bu düşünceler içindeyken birde baktım Kartaldayım.Otobüsten inip ağır adımlarla sahile doğru yürüdüm.Bir hayli kalabalıktı sokaklar.Parkta oynayan çocukların,dondurmacıların,ağaç altlarında serinlemeye çalışan insanların arasından geçtim.Bir çay bahçesinde oturdum.Çay söyledim,ince belli bardakta. İki üç bardak içip,kıyıdaki kayalıklara oturacak,başbaşa kalacaktım dostumla.Hani tiyatroda oyun başlamadan önce,dekoru izler ve incelersiniz de,oyun başlayınca sadece oyuna odaklanırsınız ya;işte öyle,birazdan şu izlediğim herşey,aklımdan geçen her fikir silinecek ve biz denizle bütünleşeceğiz.
İkinci çayımı yudumlarken boyacı bir çocuk yanıma yaklaştı.
-Boyayayım mı abla?dedi.
Ayakkabılarıma baktım,yazlık ipli ayakkabıydı,boyanacak yeri yoktu.Çocuğa baktım gülümsüyordu.Gözleri yüzüğümün taşı kadar parlak ve yeşildi.Elleri ise simsiyahtı tıpkı saçları gibi.Ne kadar güzel ve zekice bakıyordu.
-Ayakkabı boyamayı boşver,gel sana bir dondurma ısmarlayayım,dedim.Şaşkınlık bürüdü yüzünü.
-Abla!...dedi.
-Bak,dedim.Ne güzel abla diyorsun bana.Abla sözü dinle,hadi otur.
Tereddüt içinde sandığını yere bıraktı,sandalyenin kıyısına ilşti.
-Adın ne?diye sordum.
-Ümit abla, dedi.
Nerelisin, burda mı oturuyorsun?
-Bingöllüyüm,Samandırada oturuyorum.
-Okula gidiyor musun?
-Altıncı sınıftayım.
-Ne kadar güzel.Hem okuyorsun,hem çalışıyorsun.
-Evet abla,dedi.Biz kalabalık bir aileyiz.Babam pazarcı.Büyük abim askerde.Benden küçük dört tane kardeşim var.Okuyabilmem için,babama yardım etmem lazım.
-Yaşın küçük ama yüreğin ve aklın olgunlaşmış Ümit.Ne olmak istiyorsun?
-Bilgisayar mühendisi olmak istiyorum.Ayakkabı boyayan bu eller,klavyeye dokunsun istiyorum.Sakıp Sabancı limon satarak başlamış işe.Ben de birgün onun gibi olacağım,herkes beni tanıyacak.Bilgisayar üretip,onun hayaliyle yaşayan çocuklara dağıtacağım.
Dondurması gelmişti,yemeye başladı.Bense hayretten ağzım açık onu dinliyordum.Kelimeler ağzında dans ediyor gibiydi.Elleri, kolları, heryeri konuşuyordu sanki.Bir ara TRTde pazar konserini yöneten adını hatırlayamadığım yakın tarihte rahmetli olan orkestra şefini hatırlattı bana.O derece kendinden emin ve kendine hakim.
Eliyle birkaç boyacı çocuğa işaret yaptığını farkettim.
-Arkadaşlarım beni çağırıyorlar abla,dedi.Ben kalkayım.Dondurma için teşekkürler.Bir daha karşılaşırsak o zaman ben ısmarlarım haberin olsun.
-Tamam,dedim.Umarım birgün hayallerini gerçekleştirirsin.İnancını ve gayretini yitirme,ismiyle müsemma Ümit.
Uzun bir süre ardından baktım.Uzaklaşan Ümitle kaybettiğim ümitlerimi düşündüm.Ümitsizliğime yandım.Deniz demek bunun için çağırmıştı beni,hayatım boyunca unutamayacağım bir ümit dersi vermek için...
Masadan kalktım.Uzaktan denize bir selam çaktım."Bugün senden alacağımı aldım"dedim hadi hoşçakal.
Bir sonraki randevu ne zaman olur,neler yaşarım bilemiyorum.Belki bu defa yaşlı bir amcayla tanıştırır deniz beni,yada bir kediyle.Bana daha başka hayat dersleri vermek için.
Sağol can dostum, mavili yeşilim,denizim...