- 851 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mavi Güller
Kimsenin adını bilmediği uzak mı uzak bir şehirde bir kız yaşarmış zamanın birinde.. Günlerini yazı yazarak, düşünerek ve bahçesindeki çiçeklerle uğraşarak geçirirmiş. Kimseler bilmezmiş kızın adını kimseyle konuşmazmış çünkü kız ama kızın bu gizemli hali herkesi kendine hayran bırakırmış. Şehre geldiğinden beri tek kelime çıkmamış ağzından zaman zaman hıçkırıkları duyulurmuş sadece ama kimsenin gidip sormaya da cesareti yokmuş.
Derken bir yabancı gelmiş bu şehre, herkes şaşırmış çünkü şehirde yaşayanlardan başka kimsenin bu şehri bilmediği düşünülürmüş. Yabancı geldiği ilk anda hayran kalmış kıza.Kız çok güzel değilmiş ama bakışları çok özelmiş. Günler geçmiş, aylar geçmiş yabancı gidememiş bilinmezler şehrinden. Alıkoyamıyormuş kendini kızın bakışlarındaki derinliğe bakmaktan.
Günlerden birgün tüm engellere rağmen bütün cesaretini toplamış ve şehrin en güzel bahçeli kulübesine gitmiş.. Burada yaşıyormuş kız. Gittiğinde rengarenk, çeşit çeşit çiçeklerin arasında yatarken bulmuş kızı. Gözlerinde yine tüm sözcüklerden daha anlamlı, kelimelerle anlatılamayacak bir bakışla karşılamış kız yabancıyı.. Tanışmak,konuşmak istediğini söylemiş yabancı. Kız sadece gülümsemiş hafifçe yine hiç konuşmamış. Yabancı ona bakışlarının güzelliğinden bahsetmiş saatlerce.. Niye herkesi kendinden mahrum bıraktığını sormuş ama ne fayda yine yanıt alamamış. Uzunca bir süre hergün kızı görmeye gitmiş ve her gittiğinde biraz daha bağlanıyormuş kıza.Her gün birkez daha söz veriyormuş kendine bu gizemi çözmek için..
Bir gün elinde bir buket mavi gülle gitmiş kızın yanına çünkü bahçesinde olmayan tek çiçekmiş mavi gül. Fakat bu kez kız o anlamlı bakışı ve yabancının içini ısıtan sıcacık gülümsemesiyle karşılamamış yabancıyı. Buğulu gözlerle bakıyormuş mavi güllere ve bir süre sonra koşarak uzaklaşmış yabancının yanından kulübeye kapatmış kendisini. Yabancı gitmeye devam etmiş kızın yanına ama kız göstermemiş bir daha kendini yabancıya. Yabancı bir gün bir not bulmuş kapının üzerinde. Kız bilinmezler şehrine geldiğinden beri ilk kez biriyle -sözcüklerle- iletişim kuruyormuş. Yabancı büyük bir heyecan içinde açmış katlanmış olan gül kokulu kağıdı ve o günden sonra bir daha gitmemiş kızın yanına çok üzülsede..
Günün birinde karar vermiş bilinmezler şehrinden gitmeye çünkü o bakışlar olmadan yaşamanın bir anlamı yokmuş bu şehirde.Ama gitmeden önce son bir kez görmek istemiş kızın o eşsiz bakışlarını bunun için yine bütün cesaretini toplayıp çalmış kızın kapısını, açıkmış kapı.Seslenmiş cevap veren olmamış büyük bir heyecanla içeri girmiş yabancı. "Lütfen beni son bir kez kabul et yanına lütfen son bir kez gözlerine bakma mutluluğundan alıkoyma beni gidiyorum" demiş yabancı.Ama yine cevap gelmemiş. Yürümeye devam etmiş yabancı ve en sonunda kağıttaki gül kokusunu duymuş yeniden kapalı bir kapının önüne getirmiş bu koku onu.Açmış kapıyı usulca..
Oda mavi güllerle bezeliymiş heryerde mavi gül varmış ve yabancı yere baktığında mavi güllerin üzerinde bembeyaz bir elbiseyle yatan kızı görmüş..Kızın etrafındaki mavi güllerin üzerinde kan varmış tabi bembeyaz elbisenin de öyle yabancı korkuyormuş düşündüğünün olmasından ama ilk kez bu kadar donuk bakıyormuş kız..Yabancı yavaşça gitmiş kızın yanına diz çökmüş ve tutmuş ellerini bir türlü anlayamamış kızın bunu neden yaptığını.. Ölmek ona hiç mi hiç yakışmamış çünkü. Kızı kucağına almış ve o sırada bir not daha görmüş güllerin üzerinde o da gül kokuyormuş. Almış ama açmamış yabancı kağıdı, uzun uzun koklamış açmaya cesareti yokmuş. Şehirden ayrılıyormuş artık çiçeklerin arasındaki mezarında huzur içinde yatmasını diliyormuş kızın, giderken.. Ama hala anlamıyormuş neden kızın ölümü seçtiğini... Ve karar vermiş kağıdı açmaya.. Usulca açmış.
Şöyle diyormuş kağıtta ;
"Yıllarca bahçemdeki tek eksik çiçekle gelmesini bekledim beyaz atlı prensimin. Bilinmezler şehrine gelmeden önce tüm çiçekler sunuldu ama çok büyük yaralar açıldı kalbimde. Bilinmezler şehrine sürükledi bu yaralar beni, biliyordum bir gün birinin bulacağını ve mavi güllerle geleceğini. Seni ilk gördüğümde yabancı, o kişinin sen olduğunu anlamıştım. Ama mavi güllerimle geldiğinde korktum. Sonra bekledim günlerce içeriye girmeni ama sen gelmedin. Ve şimdi mavi güller azrailim, beyaz elbisem de kefenim oluyor. Yıllarca gelmesini beklediğim MAVİ GÜLLER.. Ben ölüyorum, sen gidiyorsun umarım başka bir bilinmezler şehrinde çıkarsın karşıma. Kapıda bulduğun ilk notun gizemini bir gün çözeceksin inanıyorum ve son dileğim sakın pişman olma.. Ben istedim anlamamanı, ben istedim son nefesimde mavi güllerle olmayı!.."
YORUMLAR
Bu acı masalın kahramanı gibi acı olmasın kimsenin sonu.
Karamsar olmasın tazecik yürekler.Hayat her şeye rağmen sevilmeye,yaşamaya değer.Güçlü,cesaretli ve kararlı olmak gerekir.Çöldeki yağmur damlası kadar az bulunan seven bir yürek bulunduğunda, değeri bilinmeli ve sevdiğine pişman edilmemeli.Yoksa gün geçtikçe azalacak,aşkın var olduğuna inananlar.Sevenlerin kavuştuğunu yazacağınız masallarda buluşmak üzere,sevgiyle kalın...