- 1000 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SİGARA
Sabah güneşi henüz binaların boylarını aşıp insanları terletmeye başlamamıştı. Erken saat olduğundan çoğu yere gölge ve serinlik hakimdi. İnsanlar, aceleyle etrafına bakmadan koşuşturuyorlardı. Havadaki mavi renk, tüm renkli ağaçları griye bürümüştü. Havada insanın içini sıkan kasvetli bir yoğunluk vardı. Bu saatlerde herkes işine yetişmeye çalıştığından kimsenin yüzü gülmüyordu. Ama yine de insanı, bu kasvetli ortamdan kurtaran güneş ışığı, ağaçların yapraklarını yarıp, binalara ve insanlara renk katıyordu. O kadar güzel bir görüntü çıkıyordu ki ortaya insanlar o ışığın içinden geçmek için kaldırım değiştirip, yollarına karşı kaldırımdan devam ediyorlardı. Kaldırımların temizliği, insanlara haz veriyor ve hep bu sokakta yürüme isteği aşılıyordu. Dükkanların camları, güneş ışığından, kızıl renginin tonlarını sergiliyorlardı. Dükkanların vitrinleri renkli ve canlı olmasına rağmen, hala bazı dükkanların vitrinlerini, kepenkler örtüyordu.
Hikayemizin kahramanı serin bir caddede yavaş ve ağır adımlarla ilerliyordu. Kahramanımız genç ve yakışıklı sayılırdı. Fakat hayattan yana şansı pek yaver değildi. Yoksulluk çekiyordu ve işten yeni kovulmuştu.
İşte sokakta bu dertli ve dumanlı kafayla yürüyordu. Yürüdüğü bu cadde oldukça lüks bir caddeydi. Yoksul gençler nedense böyle zengin sokaklarda dolaşmaya bayılırlar. Kendi yaşıtındaki çoğu Türk gibi o da sigara tiryakisiydi. Kafasındaki sıkıntıyı dağıtmak için bir sigaranın zararı olmaz diye düşündü.
Elini cebine attığında boş sigara paketini avuçladığını fark etti. Paketi tıpkı bir kağıdı büzer gibi elinde yuvarladı ve yere sinirli bir hareketle attı. Elini bu sefer para bulmak için pantolonunun cebine attığında havayı tuttuğunu fark etti. Kafasını yere indirip sessizce bir şeyler mırıldandı.
“Neyse artık bugünlük de sigara içmeyiveririz, hem sağlığa da zararlı” diye düşündü. Yürümeye devam ediyor aynı zamanda dükkanların vitrinlerine ve kafelerde ki oturan insanlara bakıp imreniyordu. Zaman geçtikçe sigarasızlık boy gösteriyor ve baş ağrıları artıyordu.
Artık başı öyle ağrımaya başladı ki neredeyse uyuşmuştu. Sigara bir insanı öyle hale getirir ki hayatta yapmayacağı şeyleri yapmaya başlar bir nefes sigara için. Kahramanımız da o duruma gelmişti artık. Yoldan geçen birisini gözüne kestirdi. Gözüne kestirdiği adam kısa boylu, kel ve biraz şişman sayılabilecek türden biriydi. Kahramanımızın üzerine doğru geliyordu adam. Tam yanından geçerken adamı durdurup:
“Bakar mısınız ağabeyciğim, acaba benim için bir tek sigaranız var mı” dedi kibar bir ses tonuyla. Adam genci baştan ayağa süzdü önce, daha sonra da sert bir sesle:
“Yok” dedi.
Genç bu hareketi çok içerledi. Adamı omzundan yakalayıp:
“Ne baktın, beğenmedin mi? İstediğin gibi biri olsam verecek miydin sigara?” dedi.
Adam suratına kızgın maskesini çoktan takmıştı.
“Yürü git işine oğlum, şu kılığına kıyafetine bir bak da ondan sonra sigara iste” dedi. “Hem çulsuzun teki hem de kalkmış benden sigara istiyor. Ayıp denen bir şey var yahu.”
Kahramanımız:
“Paramız olsa, herhalde senden sigara istemeyiz” dedi.
Adam:
“Neden, ne varmış bende sigara istemeyecek. Git işine oğlum, başımı belaya sokma benim” dedi ve arkasını dönüp hızla yürümeye başladı.
Adamın arkadan görünen ensesi kahramanımıza öyle çirkin göründü ki neredeyse dayanamayıp adamın ensesine koşup bir tane tokat yapıştıracaktı ama daha sonra sigarasızlıktan sinirleniyorum herhalde deyip kendini dizginledi.
Kahramanımız yolda yürürken bir yanan küfüler edip bir yandan da çareler düşünüyordu. Artık sigarasızlık öyle baş gösterdi ki bizim genç her şeyi yapmaya hazırdı.
Kafası yerde yürümeye devam etti. Tam artık tüm umutlarını yitirmişti ki yerdeki henüz sönmemiş, yarısına kadar içilmiş sigarayı gördü. Çok heyecanlandı, sevinçle yere uzandı ama ondan önce kara bir el hızla uzanıp sigarayı kaptı. Genç adam şaşkınlıkla kafasını yukarı kaldırdığında karşısında üniformalı bir adam gördü. Adamın gür bıyıkları ve kirli sakalları vardı. Üniformasının rengi turuncuydu. Kahramanımız bu üniformanın çöpçü üniforması olduğunu anladı.
Çöpçü:
“Şu dünyada ne insanlar var be, sigarayı içiyorsun bari gidip de şu yandaki çöpe atıversen ölür müsün” dedi hırıltılı ve doğu aksanlı sesiyle.
Kahramanımız olayın şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı. Çöpçü konuşmasına devam ediyordu:
“Hemşerim, sen bu sigarayı alıp çöpe atacaktın herhalde değil mi?” dedi. “Evet, sen iyi bir adama benziyorsun, ben insan sarrafıyımdır.”
Sigarayı ağzına alıp içmeye başladı. Dumanlarını öyle tüttürüyordu ki kahramanımız başka zaman olsa “Evet” deyip geçerdi ama sigarasızlık canına tak demişti artık.
“Hayır, ben de sigarayı içecektim” dedi.
Çöpçü hiç aldırış etmeden sigarayı içmeye devam ediyordu. Çöpçünün bu umursamaz tavrı gencin sinirini ikiye katladı.
Çöpçü:
“Allah bilir bu sigarayı atan adam kelli felli bir adamdır ha” dedi. “Eğer öyle olmasa sigarayı sonuna kadar içerdi” dedi dumanı tüttürmeye devam ederek. “Bu da kaliteli sigaramaymış canım, öyle güzel ki sigarayı neredeyse yiyeceğim yahu.”
Delikanlı sinirle:
“Ver şu sigaradan bir nefeste biraz da ben keyifleneyim” dedi.
Çöpçü genci baştan ayağa süzdü.
“Yuh artık, sen hali vakti yerinde bir adama benziyorsun. Bir çöpçünün de sigarasına göz koyacak değilsin ya” dedi ve arkasına bakmadan yavaş yavaş yürüyerek uzaklaştı.
Kahramanımız iyice sinirlenmişti artık. İçinden şu adi çöpçünün üzerine atlamak geliyordu ama yine kendi iplerini elinde tutmayı başardı.
Yolda yürürken, sanki yanından geçen insanlar kendisinin üzerine geliyorlar gibi geliyordu ona. Kafası iyice uyuşmuştu artık. Nasıl bir halde olduğunu kendisi bile kestiremiyordu. Sanki bir ruh gibi boş ve anlamsız şekilde yalpalayarak yürüyordu. Tek düşündüğü bir nefes sigarayı nerden bulabilirim derdiydi. Gözlerinin önünden sigara izmaritleri geçiyordu. Tam yerde bir sigara buluyordu, eğilip elini uzatıyordu ki hayal olduğunu anlıyordu. İşte böyle bir durumdaydı kahramanımız.
Aklına o karanlıkta yeni bir fikir geldi. Sigara içen bir adamı takip edecek, adam sigarasını attığında, yerden alıp bir nefes bile olsa içecekti. Yolda, yanından sigara içen bir sürü adam geçmişti ama genç adam cesaret edip bir türlü birinin peşine takılamamıştı. Sigarasızlık baskın çıktı ve karşıdan gelen takım elbiseli adamı gözüne kestirdi. Çöpçünün dediğini hatırladı. Kelli felli adamlar sigarasını tam bitirmeden atarlar. Adam karşıdan üzerine doğru geliyordu. Yanından geçerken adamı sanki bir yerden gözü ısırmıştı ama o anda gözü adamda değil, adamın elindeki sigaradaydı. Adamın peşine düştü. Adam uzun boylu ve biraz topluydu. Arkadan görüldüğü kadarıyla kısa siyah saçları ve geniş omuzları vardı. Kahramanımız artık sıkılmıştı. Adamın sigarayı atmasını bekliyordu. Adam sigaradan her nefes çekişinde bizim genç kahroluyordu.
Sonunda adam sigarayı umursamaz tavırda yere attı. Bizim gencin gözü parladı ve hemen sigaraya atıldı. Tam eğilmişti ki bir çığlık duydu.
“Vay, sen ha” diye bağırdı takip ettiği adam. Kahramanımız çok şaşırmıştı, eli yerdeki sigarayı alacak şekilde donup kaldı.
“Kaç yıl oldu görüşmeyeli yahu, en son ilkokuldayken görmüştüm seni” dedi geniş omuzlu adam. Bizim genç sonunda anımsadı. Bu ilkokul arkadaşıydı. Yerden kalkarak gülümsedi ve kucaklaştılar.
Adam:
“Yerde ne yapıyorsun yahu, sigarayı mı almaya çalışıyorsun?” dedi. Kahramanımız çok utandı.
“Hayır canım ne münasebet, ben de tiktir bu işte. Bir adam yere sigara atınca alır onu çöpe atarım, temizlik huyu işte” dedi yüzü kızararak.
Adam:
“Ha, çok doğru söylüyorsun. Benim aptallığım bu, ver sen zahmet etme, sigarayı alır atarım ben çöpe” dedi ve gencin elinden sigarayı söküp aldı, doğruca çöpe attı. Bizim genç sigaranın çöpe düşüşünü öyle bir iç burukluğuyla izledi ki neredeyse “Dur atma” diye bağıracaktı, son anda kendini tuttu. Daha sonra eski anılarından konuştular ve ayrıldılar.
Kahramanımızın artık baş ağrısı yavaş yavaş geçmeye başlamıştı.
“Belki de bu Allah’tan bana bir işarettir. Sigarayı bırakmalıyım belki de” diye düşünüyordu. Daha sonra da kesin kararını verdi, sigarayı bırakacaktı.
“Zaten işin zor kısmını atlattım, bundan sonra gerisi gelir” diye kendini avutarak yürüyordu. Kendini mutlu hissediyordu bir yandan da.
Fakat siz de bilirsiniz ki bu illet adamın yakasını asla bırakmaz.
Yürürken kaldırımın tam kenarında hiç açılmamış bir sigara paketi ilişti gözüne. Önce biraz durakladı. Bunun da bir hayal olmasından çekiniyordu. Daha sonra denemeye karar verdi ve sigaraya uzandı. Sigara paketinin naylon kağıdını hissetti. Yüzünde öyle bir gülümseme oluştu ki sanki ağzı kulaklarına yapıştı. Hemen sigara paketini açtı ve bir sigara aldı içinden. Daha sonra ceketinin iç cebini ateş almak için yokladı ama yine o hissi yaşadı. Havayı avuçlamıştı.
Umutsuzlukla, nerden ateş bulabileceğini düşünerek, yoluna devam etti.