- 1228 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
depreme nasıl yardım ettik
Radyo ondokuz ana haberlerinin henüz maç kısmını veriyordu ki kapının zili acı acı çalmaya başladı. Sofranın başında mutlu bir aile tablosu teşkil etmiş mütevazi yemeğimize henüz kaşıklarımızı uzatmamıştık. Karım zilin acı sesinden irkildi "aman Salih git sen aç kapıyı ben çok heyecanlandım" dedi. Doğrusu bende heyecanlanmıştım. Kim olabilirdi akşam akşam yemek saati bu gelen. Zil hala çalıyordu zırrrrr, zırrrr.
Gittim açtım kapıyı. Gelen bizim fıtık Nihattı. İçkiyi fazla kaçırdığı için geçen yıl fıtık olmuş ondan sonra da daire arkadaşları ona "fıtık Nihat" adını koymuşlardı. Fıtık Nihat ne zamandır bana içki içirmek için fırsat kolluyordu. Yalvarıyor yakarıyor ben "bana bir faydası olmayan zıkkımı ağzıma koymam" deyip teklifini geri çeviriyordum.Dış kapıyı açmamla Nihat kucağıma düştü.Kesik kesik nefes alıyor kelimeler ağzından hece hece çıkıyordu.
-Saa lih sa sa na içki iiiçiirebilececeğim aaartıık.
Anlamıştım bana içki içirecekmiş. Delirdimi ne oldu? Kolundan tutup ayağa kaldırdım "aman kardeşim hele şöyle kendine gel hele" onu şezlongun üzerine yatırdım. "ne yapıyorsun? hele biraz soluk al ondan sonra bol bol konuşuruz". Aradan yarım saat geçti Nihat kendine geldi. Sordum ona:
-Ne oluyorsun kuzum akşam akşam çıldırdınmı yoksa? Baksana yemeğimizde yarıda kaldı. Nihat konuştu:
-Bak salih! artık içmem miçmem yok içeceksin.
-Neyi içecekmişim?
_İçkiyi canım. Bana bir faydası olmazsa içmem derdinya hep, şimdi yalnız kendine değil bütün vatandaşlarına faydası olacak.
-Kararımı vermiştim. Bu adam yüz de yüz delirmişti. Onu bir hastahaneye götürmeyi düşündüm içimden. O devam etti:
-Radyoyo dinlemedinmi canım, gazeteleridemi okumadın?
-Okudum, ne olacak?
-Ne olacağı varmı canım. İçkiye zam geldi duymadınmı?
-Duydum. Duydum ama bundan bana ne? Ben içki içmiyorum ki, geri tarafını senin düşünmen lazım.
-Offff, anlamıyorsun Salih, zam depreme yardım için yapılmış.
Şimdi meseleyi anlamaya başlamıştım. Neye yalan söylim, depreme yardım sözünü duyunca benimde içim bir hoş oldu. Nihat:
-Bak Salih hım kım yok. Bu mukaddes vazifeyi sende benimle beraber ifa edeceksin. Bu gece içeceğiz. Sabaha kadar içeceğiz. Bizimde bir yardımımız olsun bu vatana. Düşünsene bir, bizim gibi yüz vatansever çıksa. Ha, ne dersin?
Aklım yatmıştı bu işe. Artık bende ülkeme bir yardımda bulunabilecektim. Fırsat ayağıma gelmişti. Allahım ne mutlu bir andı o an benim için.
Derhal Nihatıda yanıma alıp evden çıktım. Yolda Nihat parlak bir fikir daha verdi. Bu işi yalınız ikimiz yaparsak olmazmış. Vatanseverlik duygusunu diğer arkadaşlarımızada aşılamak lazımmış. Kapı kapı dolaşarak Enderi, yusufu, samiyi, Necatiyide aldık
Eve dönüşte ellerimizdeki erzak listesi şöyleydi: on şişe büyük rakı, otuz şişe bira, on şişe konyak, otuz paket sigara. Sami "şarap almayalım ona zam gelmedi, sonra depreme yardım etmiş olmayız" dedi.Yusufta kendince bir nutuk çekti: "yahu şu bizim büyüklerimiz depremi böyle içkiyle sigarayla karşılarlarsa, deprem bize çok alışır, yılda bir geliyor bundan gayrı ayda bir gelir. Hem bu işe allah gayil olurmu?" dedi.Biz onu hiç dinlemedik bile. Nasıl olsa yardım edebilecektik. Hele ben. İçkiyi sigarayı görünce altı aylık yola kaçan ben. Şimdi hepisini seve seve kucağımda taşıyordum. Dile kolay bu. Vatana millete yardım.
Evde karımıda sofrada değişiklik yapmış bizi bekler bulunca bütün arkadaşlarla karımı tebrik ettik.Onunda çorbada tuzu olmuştu. Karımı görseniz; tebriklerden sonra göğsü nasıl kabarmıştı.
Kuruldum cümbür cemaat masaya, başladık içmeye.Bir bardak içki içiyor üzerine bir sigara yakıyorduk. İki üç saat sonunda hepimiz kesilmiştik. Hoş geridede kayda değer birşeyde kalmamıştıya. Evin içini görecektiniz, sanki bizim ev sigara tablası bizde izmaritiz. Yusuf başladı gazel çekmeye, Ender kalktı horon tepmeye. Hepimiz depreme yardım etme mutluluğuna erdiğimiz için çok sevinçliydik. Geride kalan son şişeyide bitirdiğimizde saate bir baktım oooo saat üç olmuş. Birer köşede sızıp kalan arkadaşlarımı teker teker ayaklandırdım. Bir politikacı edasıla gecenin önemini belirten içli, o kadarda hüzünlü bir konuşma yaptım. "sevgili arkadaşlar. Ne zamandır depreme yardım etmek için elime böyle bir fırsatın geçmesini bekliyordum. Allah razı olsun. Büyüklerimiz ben ve benim gibilerin dertlerini anlayıp bize bu fırsatı yarattılar. Artık bundan sonra her akşam bol bol yardım edebiliriz. Yarın akşamda yardıma Nihatlarda devam edeceğimizi ve hepinizin bu kutsal vazifeye davetli olduğunuzu bildiririm. Alkışlar. Şak, şak şak.
Yaa. İşte böyle. O günden sonra oldum ben bir yardım sever ayyaş. Yardı severliğimdenmidir nedendir bilmiyorum. O günden sonra her akşam bir şişe rakı üç paket sigara içmeyince rahat edemiyorum.
Beni ben değil böyüklerimiz bu hale getirdi dostlar.
Bu mizahi öykü 1971 yılında ülkemizde meydana gerlen bir depremin ardınan zamanın Nihat Erim hükümeti tarafından depremzedelere yardım amacıyla terkel ürünlerine zam yapılmasının ardından yazılmıştır. AKBABA dergisinde yayınlanmıştır. T.B.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.