- 2570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TELEKIZ YILDIZ
Ankara’nın etrafını saran varoşların birinden gelmişti
iş aramak için.Hiç bu kadar insanı bir arada görmemişti.
Kızılay’dan aşağı doğru yürüdü ağır ağır, vitrinlere baka
baka.Aman allahım ne kadar güzel giysiler vardı.Bir anda
iş aradığını unutuverdi.Bir mağazaya dalıp,elbiselerden-
bedenine bakmadan - bir sürü almak istedi.Kendisine denk
gelmeyenleri, mahalledeki arkadaşlarına verirdi nasıl olsa.
Bir mağazanın vitrin camında ,kendi görüntüsünü izledi sonra.
Üzerindekiler dökülüyordu.Kısa topuklu olduğu halde, topukları
yamılmış bir çift ayakkabı, üzerinde;uzun zamandır giymekten
paçaları kısalmış bir şalvar,üstünde solgun kahverengi renkte
bir pardesü ve uzadığında anasının kestiği, koyu kestane renkli
saçların uçuştuğu makyajsız, ama güzel bir yüz.Bir ara cansız
bayan manken ilişti gözüne.Açı mavi tonda bir bikini giymişti
esmer bedeni üzerine.Çok beğendi .Mankenin vücudu da kendisi
gibi incecikti.Vitrinin önünde,pardesüsünün düğmelerini açıp ,öyle
baktı bedenine.Şalvarın üstündeki ince buluzu ,bedenini sıkıca bir
şekilde sardığından ,vücut hatları meydandaydı.Sonra, yine ilikledi
düğmelerini.Vitrinlere baka baka yürümeğe başladı.Biraz sonra
vitrin camındaki "eleman aranıyor" yazısını gördü.Hemen koştu.
Sanki birisi, kendisinden önce o işi kapacaktı elinden.Mağazaya
girince, karşısına ilk çıkan tezgahtara-arkasına dönüp,eliyle işaret
ederek-eleman yazısı için geldiğini söyledi.Tezgahtar sarı saçlı ,
uzun boylu, güzel bir kızdı.Karşısındaki kızı, şöyle tepeden tırnağa
bir süzdükten sonra ,ağzındaki çıkleti eline alarak ,az ilerde masa
başında oturan, yaşlı adama doğru yürüdü.Yaşlı adama bir şeyler
söyledi.Yaşlı adam yerinden kalkmadan , kıza şöyle bir baktı.Sonra
karşısında dikilen mini etekli, güzel tezgahtara döndü:
-Yaramaz ,dedi.
Mini etekli tezgahtar, ani bir hareketle geri dönerken ,cikleti de
attı ağzına .Eleman aranıyor yazısı için gelen kıza:
-Patronun bir tanıdığı telefon etmiş.Bir tanıdığını işe alması için.
Kefil de olmuş.Patron ona söz vermiş.Vitrindeki yazıyı da almayı
unutmuş,dedi.
Eleman aranıyor yazısı için gelen kız boynunu büktü;arkasını dönüp,
tam gidecekti ki,mini etekli tezgahtar kız:
-Bir dakika ,dedi.Ben size yardımcı olurum iş bulmanız için.Benim
tanıdıklarıma bir sorayım.Hep bir elden sana uygun bir iş ararız.
Bulunca da sana haber veririm.Gelirsin.Görüşürsün.Annenden izin
alırsın.Bende kalırız istersen.Ha senin adın neydi?
-Hacer,dedi eleman aranıyor yazısı için gelen kız.
Mini etekli,uzun boylu tezgahtar kız eline bir kağıt alıp, tezgahın
üstünde kağıda bir şeyler yazdı.Sonra Hacer’e dönüp:
-Telefon numaran kaç?diye sordu.
-Bizim evde telefon yok,dedi Hacer.
-O zaman olmadı...
Sonra tezgahın üstünde, başka bir şey karaladı elindeki küçük kağıda.
Kağıdı Hacer’e uzattı:
-Bak !Benim adım Ayla...Burada da cebim yazılı.Üç gün sonra, bir yerden
beni ararsın.Tamam mı?
-Tamam,dedi Hacer.
Mağazadan çıktıktan sonra, içi içine sığmadı Hacer’in .Bu defa vitrin
camlarına bakmadan, caddede hızlı adımlarla yürüdü.Sonra karşı tarafa
geçti. Yine hızlı adımlarla yürüdü Kızılay’a doğru.Metroya bindi.Sonra,
uzun bir dolmuş yolculuğu yaptı.Evlerine çıkan yokuşun başına vardığı
anda, başını kaldırıp şöyle bir baktı.Evlerinin önündeki kavak ağacını,
ağaca sırtını vermiş bekleyen anasını gördü.Buradaki evlerin önünde, hep
bir kavak ağacı bulunurdu.Hele baharda ...Öyle bir tiksinti verir ki kavak
ağacı pamukları.Hiç bir zaman sokağa çıkmak istemez insan.Nefes alırken
ağzına,burnuna dolar insanın.İğrenç bir şey...Hacer bunları düşünerek çıktı
yokuşu.
-Kız nerde kaldın! dedi anası.
-Geldim ana.İş aramaya gittiydim ya.Üç gün sonra haber verecekler.
-Kızım sana iyi bir kısmet çıktı.Bizim memleketten görücü geldi senin için.
-Ana ben onyedi yaşımdayım daha.Evlenmek istemiyorum.Ben çalışmak, sana ve
babama destek olmak istiyorum.Bak, para yok diye beni okutmadınız.Bırakın
ben çalışayım.Oğlan kardeşimi okutursunuz hiç olmazsa.
-Kızım baban razı olur mu sanıyorsun...Hadi gir içeri bekletmeyelim dünür
için gelenleri .Baban kızar sonra.Oğlan odacıymış bakanlıkta.Hem gelin
olarak memlekete gitmeyeceksin.Ankara’da kalacaksın.
Hacer anasıyla birlikte girdi içeri,gecekondunun mavi renkli boyalı demir
kapısından.Bu kapı koridora açılıyordu.Koridorda sağlı sollu birer boyasız
kapı vardı.Koridorun bitiminde de bir kapı görünüyordu.Koridoru ,soldaki
kapıdan süzülen ışık aydınlatıyordu.İçerden sesler geliyordu.Anası önden
girdi içeri, girerken de Hacer’e:
-Ellerini öp misafirlerin ,dedi.Sonra çık kahve yap getir.
Hacer ellerini öptü dünür için gelenlerin.Sonra çıktı dışarı.İçerde bir
somya vardı duvara dayalı .Üstünde misafirler oturduğundan ,Hacer’in babası
ile anası yere diz çökmüşlerdi.
-Oğlumun gül gibi mesleği var,dedi Hacer’i oğluna istemeye gelen adam.Hem
biz yabancı değiliz.Aynı köylüyüz.Hacer bizim gelinimiz değil,kızımız olur.
-Doğru dersin dayı ,dedi Hacer’in babası.
-Bak yeğen, işleri hiç geçiktirmeyelim.Nikahı hemen yaparız.Sonra ,düğünü
bizim evin önünde yaparız.Daha geniş orası.
-Tamam dayı.Kız sizin.Ne zaman isterseniz...
Hacer kahveleri getirdi.Kahveler içildi.
-Bize müsaade ,dedi Hacer’i oğluna istemeğe gelen adam.Eline sağlık kızım.
Çok güzel olmuş kahveler.
Hacer ilk olarak nikahta görmüştü kocasını.Daha sonra, düğün olana kadar, her
akşam babasının evine geldi kocası misafir olarak.Kavak ağacının dibinde, eve
gelirken getirdiği biraları içtiler babasıyla kocası.Düğün sonrası ,babasının
kondusuna çok yakın sayılabilecek bir yerdeki, kocasına ait gecekonduya yerleşti
Hacer.Babasına darılmıştı.Kocası salt bayramlarda gidiyordu kayınpederinin elini
öpmeye.Ama Hacer, babası evde yokken anasını ziyaret ediyor,her seferinde sitem
ediyordu onlara.İki yıl geçtiği,bir kızı olduğu halde mutsuzdu.Kocası önceleri
eve gelirken bira getiriyor,evde içiyordu.Ama kızları olduktan sonra, eve geç ve
sarhoş olarak gelmeye ve her geldiğinde de, Hacer’i dövmeye başlamıştı.Hacer ,her
üstüne başına bir şey almak için para istediğinde, dayağı yiyip oturuyordu.Kocası
içkisine para buluyor ,fakat Hacer istediğinde para bulamıyordu.Artık dayanacak
gücü kalmamıştı Hacer’in.Anasına anlattı durumu.Babası eve geldiğinde de anası
babasına anlattı.
-Sen damatla bir konuş,dedi.Baksana, kızın iki gözü de mosmor.
-Benim kafamı bozmayın ,dedi babası.Zaten canım burnumda.Kocası sever, döver.
Büyütmeyin işi.Hem pişman olmuştur damat ta.Doğru kocasının evine gitsin.
Hacer ,kızını kucağına aldığı gibi kocasının evinde aldı soluğu.Kocası gelmemişti
eve.Geç vakit yine sarhoş olarak geldi o akşam.Hiç te pişman olmuşa benzer bir
hali yoktu.Ertesi sabah kocası işe gidince ,çeyiz sandığını açtı Hacer.İçinden bir
kağıt aldı.Neyseki babasının evinde olmayan telefon, kocasının evinde vardı.Acele
sarıldı telefona .Hızla çevirdi numaraları.
-Aloo,dedi.Ayla, ben Hacer...
-Hangi Hacer,dedi telefondaki ses .
-Hani ben eleman aranıyor yazısı için gelmiştim sizin mağazaya.Sen tezgahtardın.
Ben sana iş bulman için yardımcı olurum demiştin.Bana telefon numaranı vermiştin.
İşte o Hacer kız.
-Kızım amma yaptın ha..Ben sana üç gün sonra ara dedim.Sen iki yıl sonra aradın.
Oldu mu şimdi?
-Ayla bu arada ben evlendim.Bir kızım var.Mutsuzum.Bunaldım.Kocam her gün
dövüyor beni.Bıktım artık.
-Dur kız.Şimdi sana, bana gel desem çocuğunla rezil olursun yollarda.Ben gelir
arabamla seni alırım.Adresini ver hele bana.
Yarım saat geçti aradan.Hacer’in kondusuna dönen caddenin başında, mavi renkli bir
uno durdu.Hacer pencereden bakıyordu.Uzun boylu güzel bir kız indi arabadan.Hacer
hemen tanıdı Ayla’yı .Koştu.Boynuna sarılıp, kucakladı onu.
-Kız gözlerin mosmor,dedi Ayla .Eli kırılsın.Hadi gidelim bize.
Hacer eve gidip kızını aldı.Birlikte Ayla’nın Dikmen’deki dairesine gittiler.Güzel,
dayalı döşeli bir evi vardı Ayla’nın.Hacer’in kızı yol yorgunluğuyla uyuyakaldı
Ayla’nın yatağının üstünde.Uzun süre konuştular.Ayla dolaptaki elbiselerini ve
ayakkabılarını gösterdi Hacer’e.Sonra askıdan bir elbise alıp giydirdi .
-Gel kız.Bu kim bir bak hele,diyerek kolundan çekip aynanın karşısına getirdi
Hacer’i.Kız evlenmişsin,çocuk sahibi olmuşsun ama fiziğin hiç bozulmamış .Hala
genç kız gibisin valla.
Çok yakışmıştı Hacer’e elbise.
-Senin olsun,dedi Ayla.Benim çok var.
-Ayla...Kocam beni böyle görse keser be ,dedi Hacer.Akşam oluyor.Kocamın bir saat
sonra işi bitecek .Bakarsın erken gelir eve.Beni bulamazsa kıyametleri koparır.Sen
bizi bir götürüversen eve.
-Tamam götürürüm.Ama bak, başın darda kalınca beni ara olurmu?Cebim var sende .Alo
dedin miydi,ben gelir alırım seni.Oldu mu?
-Tamam ,dedi Hacer.
............
Aradan uzun zaman geçti.Bu arada Hacer bir kaç defa daha gitti anasına .Kocasından
ayrılmak istediğini söyledi.Her seferinde anası:
-Baban duymamış olsun.Yoksa keser ikimizi de alimallah,diyordu.
Hacer sonunda kararını verdi.Ayla’yı aradı.Ayla gelip evinden aldı onu arabasıyla.
Ayla’nın Dikmen’deki dairesine yerleşti Hacer .
................
Aradan üç ay geçmiş ,Hacer’in yüzü iyileşmişti.Gözündeki dayak izleri morluklar
kaybolmuştu.Hacer’in kızını karşı komşu kadına bırakıp, bir akşam alışverişe
götürdü Ayla onu.İstediği her şeyi aldı Hacer’e .Eve gelip giydirdi.Yüzüne hafif bir
makyaj yaptı.Aynanın karşısına götürdü.Hacer çok güzel bir kadın olmuştu.Ayla:
-Hacer kız.Seninkiler ararsa bulamasınlar diye senin adının Yıldız olduğunu söyledim
ben komşulara.Tamam mı?Sen Yıldız’sın artık .Al bu cep telefonu da senin,dedi.
-Tamam ,dedi Hacer.
-Yıldız.Bak artık iyileştin.Eve kapanmana gerek yok.Birlikte arkadaş alemine gireriz.
Bara takılırız.Dans ederiz.Sohbet ederiz.Hayatını yaşa be kızım.Bak bana evim var,
arabam var, bankada param var.Senin benden neyin eksik Kocanla ne yapıyorsan,
aynı şeyleri yapacaksın. Göreceksin sana nasıl kibar davranacaklar.Artı üstüne para
da alacaksın.Kısa zamanda sana da bir ev ,bir araba alırız.Kocanın evinde olduğu gibi,
dayak falan da yok.İnsan olduğunu anlayacaksın kızım.
-Senin arkadaşların var Ayla.Ben kimseyi tanımıyorum ki.
-Tamam kız.Ben bizim arkadaşlara söylerim.Sana da buluruz birini.Tamam mı?Ondan
sonra birlik te çıkarız akşamları.
Ayla her gece saat 22.00 sularında, makyajını yapıp çıkardı dışarı.Yine böyle bir
gece, cep telefonu çaldı Ayla’nın .Arayan yakın arkadaşım diye, öve öve biteremediği
Hasan’dı.Ayla ile buluşmak istediğini,ama bu kez bara gitmek istemediğini söylemişti.
Yanında çok sevdiği bir arkadaşının olduğunu, bu nedenle Ayla’nın da yanına bir arkadaş
alarak gelmesini ;sonra nezih bir yerde yemek ve sonrası otele gitmek istediklerini, fakat
arkadaşının çok titiz ,zor beğenen biri olmasından ötürü, Ayla’nın yanında getireceği
arkadaşını titizlikle seçmesi gerektiğini söylüyordu.
-Bir dakika Hasan,dedi Ayla.Yıldız’a döndü:
-Benim Hasan’ın yanında bir arkadaşı varmış kız.Çok beyefendi biriymiş.Birlikte
yemeğe gidiyor muyuz?
-Tamam .Gideriz,dedi Yıldız.
Yıldız’ın kızını, karşı komşuya bırakıp çıktılar dışarı.Işıl ışıl bir lokantanın
önünde durdular.Bir masada oturan iki kişi ayağa kalktı Ayla’yı görünce.Ayla’yı
öptü ikiside yanağından.Ayla Yıldız’ı tanıştırdı.Hasan’da yanındaki arkadaşını.
-Yıldız ve Yılmaz,dedi.İsimleriniz bile yakıştı.
Yemekte sohbet iyice koyulaşmıştı.İlk defa şarap içtiği için sarhoş olmuştu Yıldız.
Yılmaz’ı da çok beğenmişti.Kocası gibi ayı değildi.Çok kibar davranıyordu baştan
beri kendisine.Yemekten sonra Ayla’nın arabasına bindiler.Ayla bir otelin önünde
durdu.Arabadan indiler.Anahtarları otel görevlisine verdi Ayla.Sonra otele girip
asansöre doğru yürürlerken ,Hasan resepsiyona gitti.Sonra yetişti arkalarından.
Birlikte bir odaya girdiler.Yıldız şöyle bir baktı içeriye ,büyük bir yatak ve
iki koltuk vardı odada.Bir odada dört kişi mi diye geçirdi içinden.Garip bir şey..
Hasan telefona sarıldı bir ara :
-Bize dört tane bira gönderin ,dedi.
Ayla ile Hasan koltukta oturuyordu.Yıldız ile Yılmaz ise yatağın üzerinde.Biraz
sonra biraları getirdi otel görevilisi.Şişeden içip sohbet ediyorlardı.Yıldız bir bir
anlattı Yılmaz’a başından geçen olayları.
-Ben ilk defa doğru konuşan birisiyle tanışıyorum bu akşam.Bu alemde senin
gibileri az bulunur.Çoğu kendisinin bir subay eşi ,bir doktor eşi olduğunu söyler.
Çoğu da mimar olduğunu,öğretmen olduğunu söyler.Bu işi zevk için yaptıklarını
söylerler.O zaman ne için para aldıklarına bir anlam veremezsin,dedi Yılmaz.
Yıldız’ın içinde bir şeyler kıpırdanmıştı Yılmaz’a karşı.Ayağa kalktı.Eğildi Yılmaz’a
doğru.Yüzüne düşen saçlarını eliyle çekip usulca öptü yanağından onu.
-Hasan ,dedi Yılmaz.Biz odamıza gidelim.
-Yok siz burda kalın .Biz diğer odaya geçelim,dedi Hasan.
......................
Bir saat sonra tekrar buluşmak üzere vedalaşıyordu Yılmaz Yıldız’la .Önce yüzelli
milyon verdi Yıldız’a.Sonra yirmi milyon daha verdi.
-Bu da araba parası ,dedi.
Geceler böyle devam edip gitti.Yıldız’ın telefonuna kaydettiği numaralar git gide
çoğalıyordu Evin ve arabanın masraflarını birlikte karşılamaya başladılar sonunda.
Yıldız artık artan parasını bankaya yatırıyor, kendisine ait sıcacık yuvasında kızıyla
geçireceği mutlu günleri düşlüyordu.Olanlar olmuş en sonunda Hacer olmuştu bir
Telekız Yıldız...
Yazan:Osman Eker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.