yabancı
...
Ve çakışları şimşeklerin, biraz ürperti eklem yerlerimde, eklentilerinden sebep, senden sebep. Seni yargılayabilmek hala ne kadar kolaydı. Demekki yalandı, fazlasıyla yalandı caydığım, can yakmadığın. Seni suçlamak hala ne kadar caiz, hala ne kadar olabildik. Herşeye rağmen üstelik, bulmamıza rağmen, bulup diriltmemize rağmen başıboş bir kimyayı, kül rengi bir düşü. Hiç cesaret alamayışım o danstan, hiç cesaretlendirememesi beni, verdiğin yeni sıfatların, kuzeyden bir çığlığa yenik düşebilmem. Hırçınlığım sonra, hala ne kadar taze. Hala ne kadar kırgın...
Oysa, çok zaman olmuştu güneşini toprak altı koyalı, seni Dolunay’ a hediye edeli. Öyle çok olmuştu ki... Mumlar kutsallıktan ötelerde, senin için yanıp söneli çok uzun zaman geçti. Aynalara hapsedeli seni...
Ağrılı, fazlasıyla ağrılı ayrıca. Omur iliğimi kırıp gideli zaman, ağrısız tek bir kelam yok adına, adımıza. Huzuru alıp gideli zaman... Bulursan eğer sahil kasabasında, rastlarsan ayak izlerine hemen koş gördüğün ilk fenere. Kapısı açık, seni bekliyor olacak merak etme. Ama yoksa, yoksa bir iz, bir kanıt bunca yıl sonra, yoksa ve değilse bizim, sakın dönme o bir adım öteden gerilere.
Ah yabancı...
Şayet o kadarı, yakamozdan zaten hediye...
Beste Gül Öneren.
Şarap arası notlar...
Mayıs.
YORUMLAR
lutfen bundan yada bu tur yazilardan bir sey anlayanlar hatta super bulanlar beni aydinlatsin ne olur ne demek istedigini cok ilginc yazi yada siirlerin yuzde sekseni boyle anlasilmaz bilmece gibi. yukarida ki yorumlari kiskandim birisi cok hos diyor birisi bir zehir gibi diyor ben on kere okdum hic bir sey anlamadim turkiyem ne yapsin yinede saygilar. ismail soytekinoglu