Gene de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.-- cesare pavese
zırdeli
zırdeli
@zirdeli

BuG

4 Mayıs 2007 Cuma
Yorum

BuG

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

898

Okunma

BuG

Soğuktu... dışarıda çiseleyen yağmurun sesi az sonraki sağanağın habercisiydi sadece... ama yağmur değildi önemli olan... insanlar ölüyordu durmaksızın. Daha da önemlisi çoğunun son gördüğü insan bendim, son gördüğü silah da benim silahım oluyordu. Silahım elim gibiydi. Aynı vücudun parçaları gibiydik. O denli uyumlu. Ama ne kadardır bu böyleydi... bilmiyorum... ilk silahı elime alışımı dahi hatırlamıyorum. Dahası neden burada olduğumu, az önce (ne kadar olduğunu hatırlamıyorum) başına geleceklerden habersiz merakla bu yabancıya bakan pasaklı suratlı mavi gözlü küçük kızı neden vurduğumu da bilmiyorum. Öbürlerinden tek farkı elinde silah olmayışıydı. Hiçbir şekilde bana zarar veremeyecek zavallı bir sahne dekoruydu sadece. Belki de bu yüzden bu kadar etkiledi beni. Gerçi ondan sonra aşağı yukarı bir düzine daha adam vurdum. Ama silahı ateşleyen ben değildim, elimdi. Ne olduğunu ne yaptığımı düşünmeksizin birer birer yere yığmıştım hepsini. Tabi buna kendi kendini koruma içgüdüsü de diyebiliriz çünkü onların silahları da bana doğrultulmuş oluyordu. Ama niye beni vurmak istesinlerdi ki benim kim olduğumdan haberleri bile yoktu. Hatta doğrusu benim de yoktu. Binaya girişimden öncesini hatırlamıyorum. Buraya niye geldim, burası neresi? Burada pek de hoş karşılandığım söylenemez. İçeri girip kafamı çevirdiğim anda bana doğrultulmuş bir silah gördüm. Şanslıydım erken fark ettiğim için. Hatta fark etmedim bile denebilir. Sadece içgüdüsel bir kuvvet çevirdi beni oraya. Adamı görmemle yere yığılması arasında geçen birkaç salisede elim kemerime gitmiş ve silahım ateşlenmişti. Sonra yürüdüm... Nereye? Ben de bilmiyorum... Sadece yürüyordum ve tanımadığım, tanımayacağım ve onların da beni tanımadığından emin olduğum insanlar görüyordum. Bir sebepten hepsi de yaşamamam taraftarıydı. Nerede öğrendim hatırlamıyorum ama gerçekten hakkını veriyordum elimdeki silahın. Şimdi bu odada olmamın sebebi de buydu zaten... Bitmeyecek kadar büyük sandığım binanın sonlarına geldiğimi hissediyorum... ben de sonlardayım galiba artık... bacaklarımdaki yürüme gücü gittikçe eriyor. Ve önümdeki ağır kapının arkasında silahlarının emniyetini açmış girmemi bekleyen insanlar olduğundan eminim. Ve yavaş yavaş fark ediyorum KONTROL benden çıktı artık, belki de hiç bende değildi... kocaman bir tiyatroda senaristin yazdığı, suflörün diktelediği bir oyunun küçük, çok küçük bir parçasıyım sanki... aldığım her soluğun, attığım her adımın, gerekli veya doğru olup olmadığına karar vermeye bile fırsat bulamadan yaptığım her şeyin yoksa başka eller tarafından mı yapıldığı var aklımda sonunda bir soru işaretiyle... raftaki dizili soru işaretlerinin yanına yeni bir detay belki sadece ama kabı daha siyah, daha gizemli... ve en kalını, en ağırı beynimin terazilerinde... nasıl bir oyundur bu? Nasıl başlar, nasıl biter?... ben miyim kahraman?!... yoksa bir dekor muyum sadece deliler sahnesinde? Hayır bayım ben artık yokum bu oyunda... Elim benim değilse ne anlamı kaldı onu hareket ettirmenin... artık irade bende... sonucu ne olursa olsun bende... vücudum parça parça olsa da, parçalar benim parçalarım olacak en azından... maşa değilim artık, benim karar veren... tanımadan öldürdüğüm onca insan... eziliyorsam bu ağırlığın ALTında suç benim değil, suç senin bayım... ve bir daha, yokum artık ben... bu oyun bensiz sürecek... açılacak önümdeki kapı ve kemerime gitmeyecek elim bu kez... bu sefer şanssız adamı, kaybeden tarafı oynayacağım... bu benim senaryom olacak... kendim ne olduğumu bilerek oynayacağım artık... suflörsüz şiirler yazacağım dilediğimce, her harfi kendi yazımla işlenmiş... bir bir inecek o raftan soru işaretlerim... ve bir gün sıra siyah kapaklı kalın olanına gelecek... en sonunda o da inecek... bunu yapacağım... bu güç bende var... şimdi arkasında beni öldürmeye hazırlanan figüranların olduğu iri kapı yavaş açılırken bile hissediyorum bu gücü kendimde... bu savaş bitti... ben bitiriyorum...
..............................................................................................................
“hassktr geberdim yine!!! Manyak alet birden durdu. Ne biçim oyun bu be! Kitlendi yine. Off bilgisayarı yeniden başlatayım bari!!!...”
DELETE...

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bug Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bug yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BuG yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Atilla-Güler
Atilla-Güler, @atilla-guler
5.5.2007
çok hoş :) kesinlikle şiirde olduğu kadar düz yazıda da çok başarılısın. ve kesinlikle abartmıyorum yazdıklarında kendimi buluyorum. bu pek çok kişiye saçma gelebilir ama böyle. ben ne yapayım :)

Sevgimle
hayaletsuvari
hayaletsuvari, @hayaletsuvari
5.5.2007
ilginç bir çalışma..
bilgisayar oyunlarına yenik düşen,öldürmeyi basite indirgeyen zamane gençliğine ,yani bize bir ders niteliğinde....
oldukça da dürüst bir öykü..

tebrikler...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.