HAYAL GÜCÜNÜN PARADİGMASI-II-
Sercan benimle ilk karşılaştığında sırlarıyla ölmek üzere idi . Beyninde bir mikroçip olduğundan şüpheleniyordu . Güvensizliği onu toplumdan uzaklaştırmıştı . İkiz kulelerin yıkılmasında bir suçu olamadığını , o anda baygın olduğunu , rüyasında olayı net olarak görebildiğini söylüyordu . Söylediklerini tekrar edip durması canımı oldukça sıkıyordu . Ama ona acıyordum ve yardım etmek istiyordum .
Güvenini kazanmak için büyük bir sabır gösterdim . Ona yardımcı olabilmek için psikoloji kitapları okuyordum . Sorunlarımı insanlarla rahatlıkla paylaşabilen biri olarak , bir insanın sırlarıyla ölmek istemesine anlam veremiyordum .
Parkta geçen olayları anlatması için ısrar etmeme rağmen bir türlü ikna edemedim . Daha önce anlatmaya çalıştığı insanlar ona inanmamış yada inanıyor gibi yapmış , ama o kafalarından geçenleri anlamış ve ikiyüzlülüklerini görmüştü .Bana ne kadar güvensede anlatmıyordu . Belki benimde onlar gibi davranacağımdan korkuyordu .
Kendi kendine konuştuğu zamanlarda kelimelerle oynardı bazen , farklı anlamlarını teleffuz ederdi .Kelimeleri tersten okuyup anlamlar yüklemeye çalışırdı . Bu kelimelerle günlük yaşanan önemli olaylarla bağlar kurar ve kendince olağanüstü sonuçlar çıkarırdı .
İlk geldiğinde kir pas içinde , paspal ve korkunç bir görünümü vardı . İş aradığını ve karın tokluğuna çalışabileceğini ve barınacak bir yer sağlandığında her işi yapabileceğini söyledi . Ona bakan işe almaya güvenemezdi . İnsanlar dış görünümlerine göre yargılanmamalı idi . Yufka yürekli biri olarak ona yardımcı olmaya karar verdim . Temizlenmesini ve üzerine giyebileceği birşeyler sağladım . Kullanmadığım elbiselerimden verdim . Köşedeki kahvehanede çay servisi yapacak eleman aranıyordu . Oraya yönlendirdim .
İki gün içinde çok belirgin bir değişiklik olmuştu . Patronu çok memnundu . Söylediği her sözü ağzından daha çıkarken yerine getiriyordu . Destek çıkacak kimse bulamamış ve hatta insanlar onunla dalga geçmiş .Bir tekme de biz vursaydık ne olurdu hali .
Müthiş bir kavrama yeteneği vardı . Arasıra saçmalamaları dışında rahatsız edici bir durumu yoktu . Bu tip şeylerden herkesin yanında bahsetmez , yeni yeni güvenmeye başladığı insanların yanında saçmalamaya başlayınca , karşısındakinin dalga geçtiğini anlayınca ya bir daha o kişinin yanında bu tür şeylerden bahsetmez ya da ufak ufak o da dalga geçerdi .
Akşam millet evlerine çekilince kahvehanede dörtlü kağıt oynardık . En gıcık olduğum tarafı kendini masanın şefiymiş gibi tavır almasıydı . İçecek siparişini alır ve kendine herkesin içtiğinden farklı bir içecek alırdı . Herkese tek tek sorar , millet çay içiyorsa o neskafe içer , millet neskafe ve çay içiyorsa o kola içerdi .
Onu daha iyi çözebiliyordum artık . Zamanla düzelmeye başlamıştı . Bir gün sordum ; Senin ayrıcalığın ne ? Dikkat ediyorum kendini bizden üstün mü görüyorsun ? dedim . Hiç sesini çıkartmadı .
Ben onu tanıdığım süre boyunca yardımcı olmaya çalışmıştım . Ertesi gün yerinde yeller esiyordu . Ona olumlu yönde katkıda bulanduğumuzu düşünüyorum . O ise bize olaylara karşı farklı açılardan bakmak gerektiğini öğretmişti aslında . Madalyonun her iki yüzünü de görmek gerektiğini söylerdi .
O gittikten sonra da bazı yargılarımı sorgulamaya başladım . Bana anlattığı hikayelerden , güvercinlerinden başka bir dünyası olmayan çocuğu düşünüyordum . Odasından hayatı boyunca hiç çıkmamış , kendi iç aleminin dışında bir dünya olduğunu bilmeyen biri . Böyle birşey olabilirmiydi gerçekten . Bir insan beyninde ürettiği insanlarla konuşarak yirmidört saatini geçirebilirmiydi ?
Bilinç mi maddeyi oluşturuyordu gerçekten ? Madde diye birşey yokmuydu ? Herşey hayallerden mi ibaretti ? Bahsettiği , parkta beyninde oluşan yazılım proğramına benzettiği şey bana mı bulaşmıştı ? Ben ona yardımcı olmaya çalışırken o güvenebileceği birini bulup bu hastalığı bulaştırmış mıydı ? Sonra görevini tamamlayıp gitti belki de . Bir gün gelip de robotlar düşünmeye başlayıp insiyatif geliştirebilmeyi öğrenebilecek miydi ? Bir elektirik ağının organizmaya benzediğinden ve aslında arızalandığında kendi kendini onarabileceğinden sözediyordu .
Bir ay sonra mektup geldi ondan ; Aslında insanları küçük görmeyen paylaşımcı biri olduğundan , kız arkadaşının ona yaptığı psikolojik işkencenin etkisiyle değiştiğini anlatıyordu . Bu tür davranışları yapmak zorunda hissettiğini ve yapmayınca huzursuz olduğunu yazıyordu . Mektupta , bizim bunlardan rahatsız olduğumuzu hissettiğini ve bizi üzmemek içi gittiğini detaylı bir şekilde yazıyordu .
Kız arkadaşından pek fazla söz etmezdi . Şehirden şehire yolculuk yapan biriydi o . Farkında olmasada Sercandan bir parca vardı yanında . Sercan’a yaptığı psikolojik işkencelerde kulaklarında çınlayan sercanın haykırışlarıydı , eşitlik ve özgürlüktü bilinçaltındakiler . O her şehirden geçişte , o şehirde yaşayan hayalgücü geniş olan erkekler yaşadıkları maddi evrenin onlara veremeyeceği acıları tadıyorlardı .
Doğumunun sekiz gün öncesi şehrin en merkezi yerinin az üzerinde bulunan entellektüel takılanların kafe’sinde , hasır tabureye oturup çay içerken elinde Cumhuriyet gazetesini okuyan adamın az ilersindeki sedirde yanyana oturan iyi giyimli , takım elbiseli ceketinin içine gizlediği kısa demir parçasını bir eliyle destekleyen adamın , muhabbet etmeye zorladığı ; ayaklarında postallarıyla ve sünmüş kazağıyla duran saçları en az bir haftadır taranmamış ,kırmızı çoraplarındaki deliklerin arasından teninin rengi görünen ve bohem takılan kız otobüs yolculuğu yapmayı severmiydi ?
Sercan’ın yaşayacağına söz verdiği hayatının üzerine daha ne kadar iddialı bir başlık atılabilirdiki . Binlerce yıl öncesine dayanan medeniyetlerin beşiği Anadolu’nun uç ve sarp ülkesi addedilen Ege , zannedildiğin aksine herşeyin başlangıç noktası olabilirmi ?
Durana göre ne kadar hızlıysan , koşana göre bir başka kadar yavaşsın ama hep aynısın be hayat . Sende güç diye çırpınanlar , geriye doğru baktıklarında yaptıkları hataların hepsine kaderin oyunuydu diyecekler . Haberler bu kadar , hava durumu başladı . Niye yağmurlar kesildi şehrimde ?
YORUMLAR
Durana göre ne kadar hızlıysan , koşana göre bir başka kadar yavaşsın ama hep aynısın be hayat . Sende güç diye çırpınanlar , geriye doğru baktıklarında yaptıkları hataların hepsine kaderin oyunuydu diyecekler . Haberler bu kadar , hava durumu başladı . Niye yağmurlar kesildi şehrimde ?
saygılarımla...