Adına ...
Sen adını yalnızlığımdan aldın. Geldi gitti dilime kelimeler, dur durak bilmedi adını sancı ile kağıda sarıp yaktığım geceler... Yavan bir dosttun sen inançlara, iki kelime arası paylaştığım geceler, hep adını heceler...
Kırlangıçların göç mevsimi... Varlığın hangi perdeyi kaldırsam kanadında beni parça parça götüren kuşlar misali... Beni bırakmaların ülkesinden bağırıyorum sana, ama duymuyorsun... Sen gideli beni duymayacak kadar çok oldu mu sahi? Titrek kelimelerim mumun sahipsiz gölgelerinde. Ve hep eksik basıyorum kelimeleri klavyeme... Bana armağanın hep eksilenler oldu diye.
Sen adını suskunluğumdan aldın. İlk merhabayı sen söylemiştin dilinle. İlk sen adımlamıştın uzun yolları bana geliyor diye. İlk sen bana yazmanın erdemlerinden, zorluklarından bahsetmiştin ve kolay olmayacak demiştin, sakın yılma...
Şimdi senden kalanlarla, öğrenmeye çalıştığım yarım yamalak merakımla devam ediyorum bozulan yollarda. Ayağımdaki ayakkabılar yıpranmış koşuşturma telaşlarından... Ey adam, bilmiyorsun sevdan iki gözü iki çeşme cami avlularında, çaput bağladığım çıplak dallarda, gökyüzüne çakılı kalan yıldızlarda... Ey adam, ölmüyorsun suskunluğumda dilinin orucunu defalarca bozsan da...
Sen adını hayallerden aldın... Olasılıklarla bezenmiş ihtimallerden. Çıkmıyorsun tenimin koyu griliğinden. Bir bardak çayın içerisinde eritiyorum her sabah iki şiirini ve her sabah yüzünü okşuyorum bakışlarıyla seni gören aynalarda... Yüzünden süzülüyorum ter olup, gözünden damlıyorum toz olup... Ey adam, ben seviyorum, seviyorum da diyemiyorum korkularımdan... Diyemiyorum çık gel bir gece ansızın o adı bilmem kim olan kadının koynundan...
Adını sen yalnızlığımdan aldın ve ben adınla yapayalnız kaldım... Unuttum... O kadar içimdeyken adın, neydi benim adım?
Elif SEZGİN
YORUMLAR
adı sende saklı bir hikayenin, okuyucuda buruk ve hisli tadı....
belki yasaklı, belki masallı, belki zararlı bazı sevmeler... ve bazısı da özletmekle aşktan beter edenler...
adın -adım adım- adım olmuş diyebilmişsen, ne mutlu sana aşk adına...
ve ne güzel bir paylaşım biz okuyana...harika...
emre...
Gel ya da git diyemiyorsunuz.
ayrılık var, aşk var, aslında saygıda var.
Schopenhauer bir sözünde yanılmıyorsam şöyle demişti.
"Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir"
"Tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin, önceden alınan bir tadı gibidir".
Yazıya bakıyorum;
Geliş ve gidiş arasında kalan bir yürek var.
Sevgiliyiyi; sonrasında kendi ismiyle unutuş da görünüyor.
(Burada dürüstlük var, açık, net olmak gibi)
Bazen sıfatlar unutulabiliyor isimler resimler cisimler.
ama mevlanada diyor ki; Şu toprak altına giren, çırakta bir ustadır.
ben usta deyimini atıyorum ve iyi diyorum...
ne iyi...
iyi bir kalem ve hayatın içinden cümleler.
sayın sezgini kutluyorum, bu gelişlerle dolu satırları için...