Cumhurbaşkanlığı meselesine beni karıştırmayın
Bir zamanlar Nevşehirli, Niğdeli, Sivaslı üreticilerin elinde onbinlerce ton patates kalmıştı. Ne yaptılar, en ettilerse bir türlü elden çıkaramamışlardı.
Olaya zamanın tarım bakanı el koyup, televizyonlarda reklam filmi yaparak, patates tüketimini artırmayı akıl etti Allah’tan…
Reklam filminde kimin oynayacağı konusunda da şöyle adam akıllı bir kamuoyu araştırması yaptılardı. Gerçi, o araştırmalara, reklam filmlerine harcanan para, çiftçinin elinde kalan patatesin fiyatından daha fazla gibi görünüyordu ama, lafımın dinlenmeyeceğini bildiğimden, hiç karışmadım o meseleye..
Neyse… Reklam filmi için araştırma yaparken, herkese mikrofon uzatılıyordu; kimi Hülya Avşar dedi, kimi Gülben Ergen, kimi o zamanlar pek revaçta olan Petek Dinçöz… Hatta Naomu Campell’in, Shakira’ın filan bile adı geçti… Fakat, en mantıklı, en doğru lafı yine bir çiftçi etti: “Hâlel süt emmiş olsun da, kim olursa olsun”…
Ben de, biraz eyyamcılık yapıp, bu cumhurbaşkanlığı seçimi, daha doğrusu cumhurbaşkanlığı ataması konusuna hiç karışmıyorum, “hâlel süt emmiş olsun da kim olursa olsun” deyip, durumu idare ediyorum.
Zaten oldum olası, gücümün yetmeyeceği işlere pek karışmam… Oldum olası dediysem, doğuştan değil, aklımın başıma geldiği günlerden bu yana yani… Aklımın başıma gelmesinde emeği geçen tüm polislerimize, komserlerimize, amir ve müdürlerimize, bekçilerimize (şimdi hâlâ var mı bilmiyorum) teşekkürü bir borç bilirim.
Tam gençliğe adım attığımız günlerde, nedenini hâlâ bilemediğim gerekçelerle sık sık karakola davet edilirdik. Gerçi “benim suçum yok” diyenlere, “seni camiden mi alıp getirdik?” diye sorarlardı ama, bana hiç öyle soran olmadı. “Bu işlerin içinde mutlaka bu da vardır” diye çoğu zaman tahmin üzerine olurdu bu davetler. Tabi bu konuk etmeler sırasında yanlışlıkla kafamızı, elimizi, kolumuzu, ayağımızın altını polis memurlarının cobuna vurduğumuz olurdu. Hatta mutlaka olurdu. İşte o coplara kafa vurma neticesinde, aklım başıma gelmiş olacak ki, o gün, bu gündür üzerime vazife olmayan ya da gücümün yetmeyeceği işlere burnumu sokmam.
Bu mesele aşağı yukarı 17-18 yaşından 22-23 yaşına kadar filan sürdü. Sonunda pes etmiş olacaklar ki veya aklımın başıma geldiğine kanaat getirmiş olsalar gerek, 30’umdan sonra topu adliye camiasına attılar. Bu vesileyle hâkimlerimize, savcılarımıza, mübaşirlerimize ve tüm adli görevlilere de şükranlarımızı belirtmekte fayda var. Yazı yazmaya başlamamızla birlikte, bir mahkemede duruşmadayken, öbüründen çağırmalar sıkça yaşandı. Çok yıprandık çook.
Cümle âlem tapular biriktirip, banka müdürleriyle samimi olurken; biz yazılarımızla memleketi kurtarma sevdasına, sulh hukuk, asliye hukuk, sulh ceza, asliye ceza salonlarında onlarca davadan yüzlerce defa suçsuzluğumuzu anlatmaya çalıştık. Zaten 1-2’si hariç hiçbirisi benim yazdığım nedenlerle değil, gazete yetkilisi olmam gerekçesiyle açılmıştı davalar… İşte gençlik dönemlerinde aklımızın başımıza gelmesinde eksik kalan bölümler de adliye ziyaretleri sırasında tamamlandı.
Eh tabi, bu serüvenleri bilmeyenler, bizi okumuş yazmış, görmüş geçirmiş sanıp, bu işlerden anlar diye sık sık “cumhurbaşkanı kim olur, bu işin sonu nereye varır” diye soruyor… Eskiden olsa, sazan gibi atlar, “şu olmamalı, bu olmalı”, “laik, demokratik, sosyal hukuku devleti” gibi nutuklar çekip, bazen de hızımızı alamayıp, Allah bilir işi nerelere vardırırdık. Lakin, yukarıdaki gerekçeli açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, aklımız başımıza geldi; “kimsenin üç oğlağına, beş kuzusuna karışmam. Ben gücümün yeteceği işlere bakarım” deyip, “seçilecek cumhurbaşkanı hâlel süt emmiş olsun da, kim olursa olsun” diye geçiştiriyorum..
Dostsanız, bu konularda fikir sorup, başımı belâya sokmayın. Hiç karışmam hiiiiiç…
Ama ille de ısrar ederseniz “nasıl bir cumhurbaşkanı” diye.. Gene de mayamızda, temelimizde, özümüzde var yurttaşlık sorumluluğu: “Keşke birincisi gibi olsa; olmazsa sonuncusu gibi olsa” derim…
YORUMLAR
Güzel bir anlatım.İnsanımızın içinde bulunduğu ruh hali ne güzel yansımış yazınıza.tebriklerimi kabul edin.selam ve saygılar .ben de karışmıyorum bu seçime.bende dileğinizi dileğim haline dönüştürüyor ve ekliyorum.sadece helal süt emmiş olması yetmez.hala helal süt emmeye devam etmesi de gerekir öyle değil mi?