- 1014 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMAK BUDUR
Derviş, hava kararmakta olduğu için, sığınacak bir köy arar.
İlerde bir köy görür ve oraya yönelir. Yolu mezarlıktan geçer.Bu sırada gözü mezar taşlarına takılır.
‘Fatma oğlu Veli 3 gün yaşadı’,
‘Hatice oğlu Ahmet 15 gün yaşadı’,
‘Sema kızı Ayşe 24 gün yaşadı’ gibi pek çok mezar taşı görünce köyde salgın hastalık bulunduğu düşüncesine kapılır ve hemen geri döner.
Dönüş yolunda iki köylü ile karşılaşır; onlar da köye doğru gitmektedir.
Derviş:
"Aman gitmeyin bu köyde salgın hastalık var" der.
Köylüler bu kanıya nereden vardığını sorunca, derviş mezar taşlarını anlatır.Bunun üzerine köylüler dervişe gülümseyerek bakarlar.
Köylünün biri:
“Orası bizim köyümüz, salgın hastalık falan yok. Bizim köyde kim ki arkadaşları, eşi dostu ile mutlu bir gün geçirmiş kapısının arkasına bir çizik atar. Biz de onun ölümü halinde gider o çizikleri sayar ve o kadar gün yaşadı diye yazarız mezar taşına . Bizim için yaşamak budur.”
YORUMLAR
Belli ki Cemil Çiçek'ede ait değil bu hikaye. Ama onun anlatımında Ali, Veli, Ayşe gibi ilk akla geliveren isimler kullanılmış. Fakat Alizarin anne isimleri belirtmiş mezar taşlarında. Buna benzer bir şey duymuştum.
Yani ya cenaze selası verilirken yada bazı bölgelerin mezar taşlarında yazıyor sanırım annelerinin isimleri. Gerekçe olarakta babasının kim olduğundan çok annesinin kim olduğu garantidir insanın diye söylenmişti. Bunu okuyunca aklıma ilk o geldi. Tabi hikayenin anlatmak istediği de çok hoş. Aktardığın için teşekkürler.