- 903 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DOKUZ YAŞINDA KUMAR
Kimse günahsız değildir.Günahı az olanlar ve çok olanlar vardır sadece.Ben,günahı çok olanlardanım.Hani cehennem bileti cebinde olanlardan !
Bu güne kadar,genelde iyi denilecek yönlerimi anlattım sizlere.Ama ilk yazımda günahlarımı
anlatmayı,kendimi eleştirmeyi daha çok istediğimi belirtmiştim.
İnsanın günahlarını gizlemeye çalışması kurtuluş olmuyor.
Sizlere daha dokuz yaşlarındayken,bir çocuğun hatta hiç bir insanın,hele o günlerdeki ya-
şantımla özellikle benim gibi birinin asla yapmaması gereken,kumar oynamak gibi rezilliği
nasıl yaptığımı anlatmak istiyorum.Bunu yaparken sizlerin nefretini kazanmayı,gözünüz-
den düşmeyi yani alacağım tüm olumsuz tepkileri göze alıyorum.Yaptığımın doğru olduğun-
dan da şüphem yok.Anlattığım için asla pişmanlık duymayacağım.
Bitli çocuktum ben.Köyün çocukları pek arkadaşlık etmezlerdi benimle.Oyunlarına katmaz-
lardı.Yaramaz,kötü diye bilinen çocuklar,genelde bilya oyunu oynarlar,yutulanlara kazan-
dıkları bilyaları satıp para kazanırlardı.Çocukların kumarıydı bu.
Babamdan isteyeceğim paranın ne için olduğunu söylemem gerekirdi.Bilya oynamak için
para isteyemezdim.Oynayabileceğim başka bir oyun da yoktu.Oyuncaklarım hiç olmadı.
Beş-altı yaşlarında annemle otururken üvey ağbimin bana aldığı plastik top yüzünden yedi-
ği dayak hala aklımdadır.Eğer oynayabilseydim,ilk ve tek oyuncağım olacaktı..
O kötü çocuklarla bilya oynamak istiyordum.Bunun için de para bulmalıydım..
Kahvenin ocaklığı eski bir camekanla çevriliydi.Babam bozuk paraları üzerinde taşımayı
sevmezdi.Büyük bir kahve fincanı içinde camekanda saklardı.Ben de zaten kahvede ona yardım ettiğimden,para üstü vermek için bu bozuk para fincanını kullanırdım.
Bilya oynamak için,o fincandan bozuk para çalmaya başladım.Zaten oynamayı da pek bil-
mediğimden her zaman yutuldum,yutuldukça da yeniden çaldım.Aylarca sürdü ,bu affı müm
kün olmayan günahım.Haklı falan değilim.Kötüyüm ben.Çalmanın,kumar oynamanın baha-
nesi olamaz.Hele o şartlarda benim yaptığım bu kötülüğün affı,söz konusu olamaz.Olmuyor
da zaten.İki yakam bir araya gelmedi ve hiç bir zaman da gelmeyecek.
Allah,insanları değişik yollarla sınıyor.Ben hayat sınavını böyle kaybettim işte.
İnsan,zor günlerinde verdiği kararlarla,tavizlerle kişilik kazanıyor ya da kaybediyor.
Aç kaldığında çalmak-çalmamak,sıkıldığında ya da zora düştüğünde ırzından,namusundan
taviz vermek-vermemek,sıkıştığında yalan söylemek-söylememek hep birer sınavdır.
Ben hayatımın ilk sınavını kaybettim,o da bana yetti.
Şimdi görüyor ve anlıyorum ki aç kalmak çalmaktan iyidir, ceza almak birşeyler kaybetmek
yalan söylemekten iyidir,ırz ve namustan taviz vermemek,ölümden bile iyidir.
Kişiliksiz yaşamak,yaşamak değildir.
Fikret TEZAL