- 877 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Evlilik,
İnanmadığım halde içerisinde 17
seneyi bitirdiğim bir kurum benim için....
17 sene de (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan
Geçiyor. Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu
Dayatmalar? Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim
Seviyesinin erkeğin lehine yâda en azından eşit olması bunların
Sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına
"hot" dediğinde oturmalı kadın... Yâda yumuşatıyorlar; efendim kadın
Erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan)
küçük olmalıymış yası... Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu
bilmiş olurmuş, evde kalmak mis layiki....
ESIM BENDEN 4 YAS BUYUK; Ne "hot" dememe gerek kaldı 17 senede, ne de
Benden önce çoktu... Yıllar içinde ben yaslandıkça o gençleşti, "o
Ömer Bey kapmışız citiri" esprilerine muhatap dahi oldum.
ESIM 3 UNIVERSITE BITIRDI; ben bi taneyi 9 senede bitirdim... Ne o
Bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım...
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibren... Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi, Ben
Dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..."dedik, öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bide
Böyle düşün" de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savaşan
Neferlerdik bu hayatta... Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı,
Ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık... Ne kadar çalarsa çalsın
Masanın üstünde telefonu, kim bu saatte arayan karsı cins diye
Sorgulamadık da ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardına
Saklanmış bir "saygı" vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler
Gördü, biz çekirdek aile mi sut liman yasayacaktık... Öyle bir girdik
Ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir
Odasında...
Gece yarısı kapı acildi, esim "ne yapiyosun burada" diye sordu kapının
Esiğinden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle.
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... "kay yana" dedi
Daracık yatakta. "ne yapiyosun?" dediğimde "benim yerim senin yanın,
Sen gelmezsen ben gelirim" dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek... Ve
Bence doğrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak
Odamız hariç...
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41inci çift
Olacaktık o listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan...
Evlilik; Hesapsiz içine dalınması gereken bir oyun bence... Topluma
Kulaklarını tıkayarak hemde... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtiğince...
Dediği gibi Ataol Behramoglunun; "...Yasadıklarımdan öğrendiğim bir seyyar:
Yasadın mı büyük yasayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
Karışırcasına Çünkü omur dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir
armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..
EVLİLİK ÇOK KUTSALDIR ONUN DEĞERİNİ BİLİN..
YORUMLAR
Güzel bir -yazı-. Mutluluğunuz daim olsun. Ama öykü değil bu...
Sizin öykünüz bu. Ama sadece -sizin-. Sadece öykü olabilmesi için farklı öğeler barındırmalı diye düşünüyorum.
Ayrıca nickiniz bayan ismi ama yazıyı erkek yazmış galiba... Hani birinci ve ikinci paragraf arasında ilişki kurunca öyle düşündüm.
Yineliyorum; Mutluluğunuz daim olsun...
Saygı ile..