gelincikler gibi
GELİNCİKLER GİBİ
Keşke bir rüya görüyor olsam,bugün her günkünden daha puslu bir h ayatın kenarındayım.Hava da puslu zaten ,aydınlık kaç zamandır elimden kuru bir yaprak misali uçup gidiveriyor.Sokaklar tam bana yakışır şekilde, gri mi gri...Aşk soyludur,gizemlidir ,sesiz ve derinden yaşanır demişlerdi bana; peki yanaklarımdan alev gibi düşen bu gözyaşları de ne?
Bu sabah yine beklediğim sabah değil biliyorum ,her sabah yastığımdan çıkarttığım gün umutlu aslında...Sukunet var dışımda,içimde ise volkanlar..Kaldırımlar bugün ne kadar da boş... İnsanlar bana izin vermişler ağlayayım diye ve daha iyi duyumsamak için içimdeki öfkeyi,sevgiyi.Mmmm!Serinlik,buz gibi bir hava.... Es yiğidin bağrına demi... Bir titreyiş yüreğimde,dirilmem için bir uyarı mı bu çiseleyen yağmur damlaları. Dudaklarımda küçücük ,kaçamak bir gülümseyiş de var aslında.Yağ diyorum yağ,bir daha bir daha yüzüme,dudaklarıma,yüreğime,aşkıma, damla damla düş şimdi.Toprağın suya olan doyumsuzluğu gibi sana açım şimdi. Keşke yağmur olup düşsen dudaklarıma.
Neredesin sen,tatlı dillim güler yüzlüm nerdesin diyor kulağıma gelen bir ezgi;unutmuşum gerisini neyi hatırlıyorum ki zaten kurumuş gibi içim. Gözlerimi şöyle bir kapatıp kalakalıyorum kaldırımda gelincikler geliyor aklıma.Soğuk kış gününde gelincikler... Hah! Gelincikler tıpkı aşk tarlası gibi kıpkızıldırlar .Gelincik hırpalanmaya gelmez,rüzgarın esişi,dokunuşların sertliği,bakışın koyusu, öpüşün hoyratlığı bile döker gelinciğin yapraklarını.İşte böyle bizim aşkımız.Taç taç yapraklarını döke döke zaman tanrısına kurbanlar veriyor aşkımız.Kaldırımlar kıpkızıl taç yapraklarla...
Şimdi büyük laflar geçiyor aklımdan .Aşk inadına bir alçalıştır,aşk ben senin köpeğinim diyecek kadar saçmalayıştır .Bazen bazense bir boşlukta durmadan çırpınıştır ey sevgili...Gözlerimi açıp yetişmem gereken yerlere gitmeliyim diyorum ,ama gelinciklerin düşen taç yaprakları da var yolumun üstünde.Ah bir bir bilsem bu gidişi.Evet ben suçluyum... Çünkü düşlerimi hala yastık altında saklıyorum.Beni görünür kılan ne çok ses var şimdi.Adımlarım yine sert ve anlamlı hiç kimseye sezdirmem ben, dizlerimdeki dermansızlığı.Ne zaman başladı bu yaprak gibi titreyiş peki.Öylece karşına oturup gözlerindeki pırıltıyı gördüğümde belki.Küçük bir çocuk kadar masum olan yüzünü avuçlarımda tutarken belki. Belki de boynunu ilk öptüğümde.İşte o zaman binlerce gelincik açtı içimde.
Sana sevdalı bir yüzüm vardı aslında,korkudan gökkuşağını bile göstermeyen bir gülümseyiş vardı.Taç taç açtığını göremedin be sevgilim gelinciklerin..İnanmadın ki...Ama şimdi şu kapıdan girerken yine bulut ol gel,yağmur ol gel,koku ol gel yeniden gelinciklerimi aça aça gel...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.