KARDEŞİNİ SEÇ
Bir yaz ikindisiydi... Gün yavaş yavaş çekiliyordu şehirden. Elini eteğini çekmişti insanlık aynalarda ki aksinden. Bir okul önlüğünün üzerine bayrak gibi asıldığı o formanın ne anlama geldiğini hiç bilememiş, defter, kitap yüzü hiç görmemiş kız çocukları dilendiriliyordu caddelerde. Atılan her bozuk para, akşama yenilecek dayağın acısını biraz daha hafifletiyordu. Ağır bir koku sinmişti güne. Lekesiydi bu cahilliğin. Ve Tanrı ne kadar yağmur yağdırırsa yağdırsın çıkmayacaktı...
Ne çok insan açken bir hafta önce tatil için gittiği oteli hatırladı. Hergün yenmeyen onca yemeğin çöpe atıldığı otellerden sadece birini. Sonra şükretmeyi unuttuğunu farketti herkes gibi. Binlerce kıyafet ona yetmiyordu, her hafta bir yenisi bir yenisi daha. Giyinmeye, o çıplak, o açıkta kalan onca yerini örtmeye bunca ihtiyaç duyan insan varken, o her davete ayrı kıyafetlerle katılıyordu. Ve sonra pek tabii diğer müsriflikleri... Oysa pekala bir çocuğun eğitimini karşılayabilirdi kazandıklarının yarısıyla. Hızlı hızlı geri döndü teptiği onca yolu. Gözleri buluştu o dilenen okul önlüklü kız çocuklarından yalnızca biriyle. Para verse biliyordu ki karnı doymayacaktı çünkü para ona kalmayacaktı. Köşedeki büfeden döner ekmek yaptırıp birde süt aldı. Yanına gitti, açmısın diye sormadan ekmeği ve sütü kıza uzattı. Kız minnet dolu gözlerle bakarak nefes almadan tüketti elindekileri. Ah.. Nasılda ciğerine oturmuştu o bakışlar...
Evine döner dönmez internette genel bir araştırma yaptı. İlk çıkan site ’KARDEŞİNİ SEÇ’ isimli bir siteydi. Okudu, ağladı... Ağladı, okudu... Hemen seçti ayırt etmeksizin bir çocuğu kendine. Bilgilerinde tek odalı bir evde yaşadıkları, babasının kağıt toplayıcısı olduğu ve annesinin çalışmadığı yazıyordu. Okuyordu ama defteri kitabı yoktu... Emre idi adı... Bir solukta attı yeniden kendini sokağa. Bir kere giyip bir daha yüzüne bakmayacağı kıyafetlere, ayakkabılara ayırdığı bütçesiyle Emre’ye kitap, silgi, çanta defter, ayakkabı aldı. Birde mektup yazdı;
’Sevgili Kardeşim Emre...
Ne kadar şanslısın farkındamısın? Annen ve baban hala hayatta ve senin yanında. Ve ne mutlu sana ki senin okumanı istiyorlar. Bundan sonra hayatının bir tarafından da ben tutacağım senin. Hayallerini yaz bana olur mu? En çok hayallerini. Tanrı çocukların dualarını kabul eder, sen sadece sesli olarak iste tamam mı Emre’m... Melekler duyar belki seninde sesini. En kısa zamanda tekrar görüşeceğiz seninle. Sevgimle... ’
Birde resmini iliştirdi mektubun hemen yanına. Bu güzelliğin sponsoru Aras Kargo’ya verdi tüm emanetleri... Ve günler sonra eğri büğrü yazısıyla Emre’den bir mektup;
’ O melek senmisin abla? ’
Dip not: Eğer sizde bir çocuğa ışık olmak isterseniz; o düğme bir tık ötede www.kardesinisec.com
Elif SEZGİN