YAŞLANMAK NE GÜZEL
)YAŞLANMAK NE GÜZEL
...Bir tenefüs zili çalmasından sonra, merdivenlerde o olay başına gelmemiş olsaydı, hala düşüncesiyle birlikte ruhunun da zincirlere vurulup, köleleştirildiğini anlayamayacaktı.
...Yaşı otuzsekiz olmasına rağmen, taşçatlasa yirmisekizinde gösteriyordu.
Saçları hala canlı, gür ve simsiyshtı. Sadeceevlendikten sonra biraz kilo almış, gözlerinin altındaküçük kesecikler oluşmuş, buna rağmen nüfüs cüzdanına bakmayıca gerçek yaşını kestirmek güçtü.
...zatagında sırtüstü uzanmış, öğretmenliğe, daha da gerilere ünüverstedeki ögrenclik yılarına gitmişti. Ünüverstenin son yılında ülkesinde her on yılda bir tekrarlanan askeri darbe olmuştu
Kendiside bu darbeyi (Kendine göre bunlar darbe değil ihtilaldi) yürekten destekleyip alkışlayanlardı..Ülke bölünüp parçalanmaktan kurtulup, huzura kavuşmuştu.Daha önce giyimiyle, kuşamıyla ögrenciye benzemeyenler yukarıdaki beşli kurtarıcıların emirleriyle okullara (resmi dairelere) gönderdikleri kılık kıyafet genelgesiyle ögrenciye benzemişler, teör durmuş ülkeye huzur gelmişti.Ülkede herşey insanların iradesi dışında yukarıdaki beş kişilik kurtarıcı konseyinın direktflerine uygun genelgelerle yönetiliyordu.
...Kendisini ençok etkiliyen ise kılık kıyafet yönetmeligiydi. Bu harkulade yerinde alınmış güzel bir karardı. Yoksul olan ülkemiz, dışarıya karşı pırıl pırıl gözükecek,insanlaryeni olmasada düzenli tertipli giyisileri ve günlük traşlarıyla ırıl,pırıl gözükecekti.Hemen yeni gelen bu genelgeyi yaşamında uygulamak için karar aldı. Zaten,illaki genelgenin eline geçmesini beklemez,televizyonlarda beşli genarellerin konuşmasından ne yapılması gerekiyorsa yapardı.KIlık kıyafet genelgesinden önce deolanakları ölçüsünde temiz giyinir sabah yataktan kalkar kalkmazda tıraş olurdu.Bu genelgeden sonra da günde bir defa oldugu traşı ikiye çıkardı.Okulu bitirip öğretmen olduktan sonra da bu eylemini daha katı bir şekşlde uyguladı. Taa ki tenefüs zilinin çaldıgında ögrencilerin sınıflardan birden boşanıp kendisini merdivenden yuvarladıkları ogüne kadar.
...Merdivenin dibinde hatırladğı, tanımlanması güç bir baş ağrısı, müdürün ve arkadaşlarının sisler içindeki yğzleriydi. Ardından ne oldugunu hatırlamadı,Gözlerini açtıgında hastahanedeydi.Başında karısını biri ondört, biri onaltı olan iki kızını başında üzüntü içerisinde beklerken buldu.Ağzından, : bane ne oldu demeden: elini yüzüne götürüp -sakallarım uzamış kesmeliyim- dedi.Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. Oysa kımıldıyacak hali yoktu. Başı sargılar içerisinde, sol elinin üzerine de serum bağlanmuştı. Karısı durumu anlayıp- acele etmemesini, beyin kanaması geçirip altı gündür dehastahanede baygın yattıgın söyledi , bır süre daha yerinden kımıldamadanyatması gerektiğini söyledi.Oysa o yatakta duramıyor, sag elini yüzünde gezdirip yanaklarının yandıgını söyleyerek- traş olmalıyım traş olmalıyım deyip elini tiksintiyle yüzünde gezdiriyordu.
Sekizinci gününde yüzünü kaşıya kaşıya yare bere içerisinde bırakmıştı.
...Karısı aynayı vermemek için daha önce türlü gerekçeler uydurmuştı, oysa şimdi vermek istiyordu. Kaç sefersakallı bir erkekle yatmayı düşlemişti, hele akşamlarıyataga uzandıgında, gözünün önünesakallı bir erkek geliyor,onunla seviştiğini düşlüyordu. Sakallı erkegin sakalların yüzünde gezdirdigini düşünüyor,tatlı bir acımayla karışık,içini ürperten bir gıdıklanma duyuyurdu.Kocası ise günde iki sefer traş oluyordu.Yumuşacık yüzünün bedenine degmesinde,bir erkekle degil bir kadınla yattığı duygusu uyanıyordu. Aynayı kocasına uzatırken biran bunları düşündü.Ögretmen ise yatagında habire sag eliyle yüzünü kanatırcasına kaşıyordu.Karısının elindeki aynaya acıkmış bir köpeğin yemeğe saldırması gibi saldırdı. almasıyle birlkte aynayı yüzüne götürdü.Birden ayna elinde donup kaldı,Bir süre sonra ağzından fısıltı halinde- beyazlar,beyazlar- deyip iki eli yatagın yanına düştü. Bir süregözlerini tavana dikip,donuk heykel gibi kaldı. sonra kendi kendine, havaya konuşur gibi- ihtiyarlamışım-dedi. Bir iki dakika sonra hıçkırıklarla sesli sesli ağlamya başladı. Çocukları ve karısı şaşırmış ,ne olduguna bir anlam vermeden ağlarken gördükleri insanı kıpırtsız seyedıyorlardı.Hıçkırıklar kesıldikten sonrabirden gözleri çakmak çakmak olmuş yatağın icinden doğruldu. Olanca gücüylesövgüyle karışık, bağırarak
- Namussuzlar, namussuzlar kırk yıllık yaşamımı bir hiç ettınız.
...Çocuklarını yanına çağırıp,ellrinden tuttu.Gözyaşları ve hıçkırıklar gitmiş,yerini dinginlik almıştı. Onlara gülümsedi. ve agır agır konuşmaya başladı
...Benı dinleyin yavrularım. kendi kafamla düşünmeyip yukarıdakilerin gönderdiği emirlerle kırk yaşıma geldim, bendeki olan degişikleri bile anlayamadım,yani ihtiyarladığımın bile farkın varmadım. Onlara körü körüneinanıp, yapmış oldukları yasaların hepsine hariyan uydum. Geçte olsa,şimdi anlıyorum ki: insan kendi kafasıyladüşünüp ,yaşamına yön vermeli. Kırk yıl boyunca beynimi köreltip ,ruhumu da esir almışlar.
...Şimdi anlıyorum, ülkemiz neden geri kalmış,neden ülkemizde soygun rüşvet dizboyu,neden toplum hertürlü çürümüşlüğün içinde.
...Oysa ülkemizin gelişmesi için insanların dış görünüşünün güzelleştirilmesi yerine,kafalarının içi güzelleştğrmeli. Her türlü baskı,şiddet yasaklamaların yerine özgür düşünen düşündügünü korkusuzca söyleyip yaşama geçiren bir egitim sistemi getirilmeli. Yani insanların ruhları güzeleştirilmeli.
...Sonra karısın dönüp- zaşlanmak ne güzel,
sakallarım ne güzel.
..1987OCAK-UZUNTARLA-KOCAELI
YORUMLAR
"Geçte olsa,şimdi anlıyorum ki: insan kendi kafasıyladüşünüp ,yaşamına yön vermeli. Kırk yıl boyunca beynimi köreltip ,ruhumu da esir almışlar.
...Şimdi anlıyorum, ülkemiz neden geri kalmış,neden ülkemizde soygun rüşvet dizboyu,neden toplum hertürlü çürümüşlüğün içinde.
...Oysa ülkemizin gelişmesi için insanların dış görünüşünün güzelleştirilmesi yerine,kafalarının içi güzelleştğrmeli. Her türlü baskı,şiddet yasaklamaların yerine özgür düşünen düşündügünü korkusuzca söyleyip yaşama geçiren bir egitim sistemi getirilmeli. Yani insanların ruhları güzeleştirilmeli."
Bu dalgınlık içerisinde geçen 40 yıl kimbilir daha nice yaşanmamışlıklar bırakmıştı ömrü hayatında, tebrikler...