- 2973 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
MART KIRIMI
Uzun kış mevsimlerinin bahara döndüğü zamanlarda geçmiştir olay. Anadolu’nun pek çok yerinde baharın gelişi şölenler,türlü eğlenceler içinde yapılan geleneksel törenlerle kutlanırdı günümüzde olduğu gibi.
Biz o zaman henüz çekirdek aile dönüşümünü gerçekleştirmemiştik. Babaannemin de bulunduğu bir köy evinde yaşandı az sonra anlatılacaklar.
Yaşadığımız köyde eski takvim hesabınca mart ayının ilk günü eve dışardan bir canlı gelmesi adeti vardı. Sabah erken saatlerde bereketli, çalışkan, dürüst, üretken, sözüne güvenilir ,tez canlı birinin evin kapısından içeri girmesi çok önemli kabul edilirdi.Adına mart kırma denilen bu uygulamaya göre o yılın uğurlu-uğursuz, iyi-kötü geçmesi , bereketli olması hep bu olaya bağlanırdı .
Bir önceki yıl kaynanasının tavsiyesine uyan annem Telli Teyzenin martımızı kırdığını , hatırlatıp durmaya başladı.O sene fındığımız az olmuştu.Tavuklar az civciv çıkarmıştı.Mısır tarlasından beklediğimiz ürün alınamamıştı. Bunların asıl suçlusu da o yıl martımızı kıran zavallı Telli Teyzeydi.(Annemler ona bibi derlerdi) Şubat ayı içerinde annemim sızlanmaları başlamış, çözümü de ortaya koymuştu: Mart kıracak iyi bir adam bulmak.
Aslında açık açık söyleyemese de ilk başlarda annem kararını çoktan vermişti. sabah eve ilk önce dayım girecekti.Ben akşamdan onların evine gidecek sabah erken birlikte dönecek,böylece mart dayım tarafından kırılmış olacaktı.Bundan sonraki beklentiler ise tamamen güzel şeyler,bereket,sağlık,mutluluk üzerine düşünülüyordu herhalde.
Nihayet o sabah oldu.
Dayım sabahın alaca karanlığında çantasına doldurduğu ekmek,un,sebze ve meyvelerle yola düştü.Tabii ben de ardına…dayım yol boyunca pek konuşmadı.Hızlı hızlı yürüyor ,kendinden büyük olan annemin gazabından ürktüğü her halinden belli oluyordu.Arada yoruldun mu soruları yöneltiliyor ama ne diyeceğimin bir anlamı olmadığı da yürüyüşünden belli oluyordu.
Kapının bulunduğu alanda köşeyi döndüğümüzde dayımın,benim ilk önce anlayamadığım tuhaf bir öfkesini akabinde galiz küfürlerini duydum.İrkildim.Bu küfür neyin nesiydi?...
Dayım açık kalan kapıyı gösteriyor ,bu hayvanların burada ne işi var,kim açık bıraktı kapıyı ……deyip duruyordu..Durumu anlamaya başlamıştım.Kardeşinin sesini duyan annem ve kaynanası odalardan paldır küldür kapıya çıkmış olsalar da iş işten çoktan geçmişti.Annem de yüz göz kireç rengine dönmüş,ardından,dış kapının neden açıldığı sorusu ortalığa atılıyordu.Annem sabah tavuklara yem vermek için dışarı çıkmış,içeri girerken kapıyı tam olarak örtmeyi unutmuştu.Dayım çok öfkeliydi.Hala hayvanlara abes sayılabilecek sözler ediyor,onca yolun boşa gittiğine dertlenip duruyordu.
Daha sonra neler yaşandı tam hatırlamıyorum.Üç büyük insan bana olaydan söz etmemem gerektiği konusunda tembihte bulundular ,onunda sebebini pek anlayamamıştım ya neyse…
…
O yıl çok iyi biliyorum o yıl meyvemiz çok oldu.Bir kısmı kışlık için kurutuldu , bir kısmı pekmezlik için ayrıldı.Fındık bereketli bir dönem geçirdi.Mısırlar beklenenden iyi ürün verdi.İnekler bol sütü çok işe yaradı. üstelik bir danamız dünyaya geldi. tavuklar yumurtaları ziyan etmeksizin iyi bir kuluçka dönemi geçirdi,hatırı sayılır miktarda civcivimiz oldu.
Aynı yıl bizim haneden hiç kimse martımızı amcamın köpeği ve eniklerin kırdığından söz etmedi.Arada bir annem kardeşini inceden geç geldi diye suçlasa da genelde susmayı tercih etti.Ve hiç birimiz çok bereketli,uğurlu geçen hasat dönemini amcamın köpeği ve yavrularına bağlamadık.
Hatırladığım:O yıl sonbahara doğru köyden şehre göç edildi.Ve mart kırma geleneği de bizim yeni hayatımızla birlikte eski hatıraların arasında yerini aldı.Ve daha hiç martımız kırılmadı.
Babamın anneme iki, üç defa şubat sonlarında bu olayı hatırlatıp alaylı bir tarzda “sabah erkenden kapıyı açık bırakma, itler mart kıracak kapı arıyorlar”dediğini iyi biliyorum. Annem hala üzerinden atamadığı suçluluk duygusunun etkisinde yüzü utançtan al al yavaş konuş herkes duyacak dedi.Bu ilk söz benzer şekilde sadece bir iki defa tekrarlandı o kadar.
Ve bu olaydan sonra bizim hanede bir daha hiç mart kırma adetine uygun davranışlar sergilenmedi.Unutuldu gitti.Eski takvim hesaplarını bilen de ,bu takvimle sınırlı zaman aralıklarında yaşanan gelenekleri de bilen doğru dürüst kimse kalmadı artık.