- 1066 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ YÜZÜK
Bu Bölüm Serbest Kürsü forumunda ;
realduman,zeyneptavukçu,istanbul,nerio,dilse,f.s.m,elifkarslıoğlu,gülşah,sessiz71,
erdoğan ateş,as65 in katkılarıyla ortaklaşa yazılmıştır...
BÖLÜM -I-
Genç kız rüyasının etkisinden kurtulamamıştı ,şaşkın gözler ile etrafına bakarken durdu. Karşısındaydı, gözlerine inanamadı. Uyandığına emin olmak için gözlerini tekrar kapattı, açmaya korkuyordu, önce bir gözünü açtı sonra eskisinden daha kocaman açıldı gözleri evet karşısındaydı. Bildiği hangi dualar varsa okumaya başladı . korkusunun ana dili yoktu ki duası nefesinin henüz yarısında film şeridi gibi koptu.
İşte şimdi gözgözeydiler, hiç kaçışı, tarifi yoktu ki!
Sadece " yalvarsam, bağışlar mı bana sevgili hayatımı " diye iç geçirirken ıslak ıslak oldu büsbütün vücudu " ecel terleri döküyor olmak " bu olsa gerekti...
Tam o sırada derin bir sessizlik oldu. dışarıdaki rüzgar sesine hemen orada asılı duran çivisinden kopmuş bir tabela canhıraş bir gıcırdanmayla bu sessizliğe eşlik etti. Ayak seslerinden binbir karanlığa bürünen kadın, şimdi " bir kapı sesi, ayak seslerinin" imdatlarını parlıyordu...
Beklediği yardım hiç gecikmedi , yarım bırakılıyor olsa da dudaktan dökülen dualar kabul görüyordu. kapı olanca gücüyle çalıyordu! acaba karşısındaki kurtarıcısı olabilir miydi?emin olmak için yaklaşmaya başladı…
"Aman Yarabbi!" yıllar öncesi kaybettiklerini sandığı, kuzeni Cansın’dan başkası değildi gelen.İlk önce ne konuşacağını bilemedi, eski kırgınlık oturuverdi yüreğine,elleri titredi gözleri doldu...
-Sen dedi geldin demek!
Bunca yıl sonra buna hakkin var mıydı. Kalbinden o kadar büyük bir parça kopmuştu ki ,geçmişte kopan parçaları tamamlama gereği duygu. Kuzeniyle aralarında kopan bağlar gibi. Kapattı vücut dilini açmamasına.Bağladı elini ,kolunu bir kördüğüm gibi. Tek isteği vardı. Hıçkıra hıçkıra ağlamak hem de susmacasına.
Ağlayamıyordu ama eskiler yumruydu şu an boğazında. Gözlerinden bin düşünce dört nala geçti.tekrar kalktığı yere yığılıp bu bir kabus olmalı dedi.
Cansın, genç kıza nazaran daha soğukkanlıydı sanki o değildi yıllar öncesi kaybolan. Kabus değildi artık Cansın’ dı. karşısındaki iyice inandı ve sarıldı boynuna genç adamın.
İkisi de ağlıyordu şimdi.Genç adam omzunda ağlayan genç kızı sakinleştirmeye çalışıyordu.Bu işte pekte başarılı olduğu söylenemezdi .Kendi gözyaşlarına son verebilseydi bunu kıza da tembihleyecekti. Şu an için kendisinin genç kızdan daha çok yaş akıttı düşünülürse ,bu da pek mümkün görünmüyordu.
- Hani ölmüştün? sen" dedi,
Genç kadın afallayarak. artık iyice kendine dönmüştü.
-hani sen öldürmüştün, hepimizi yok sayarak..."
Bunu neden yaptın ha!
Allah’ın belası, hiç mi acımadın annene, babana ya peki seni canından çok seven Şeyda ya bunu nasıl yaparsın! "
-Herkes öldüğümü sanmalıydı, bunu can güvenliğiniz için yapmak zorundaydım.
Sen haklisin, ama böyle olması gerekiyordu,yoksa sizden uzakta olmak, bana ne kadar acı verdi anlatamam.
-Acımı dedin!
-Demek acı dedin ! öyle mi?
Şu an anlatacağım hiçbir sey, belki senin çektiğin acıların karşılığı olamaz;
ama sunu bil ki bende senin kadar acılar çektim…
Şu an kollarımda olmana rağmen acım bir nebze bile olsa dinmedi.
Kafasından onlarca soru geçiyordu, tam ağzını açıp bir şeyler demeye yeltenecekken yan odadaki kapının sesini duydu.
Kapı sesinin geldiği yöne doğru başını cevirdi.
Cansın’ ın karamsarlığına hiçbir anlam veremiyordu, ki hayatı boyunca kapılarda kalmış gözü tekrar aralandı...
Saçları alnına dökülmüş, hayli mahcup bir kadın belirdi elinde küçük bir kız çocuğuyla uzun zaman sonra bu tanıdık yüzlerin yabancılaşmış olduğunu hissetti artık acaba ben de onlar için bir yabancı mıyım diyerek, içine tarif edilemez bir korku düştü.