- 976 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİTİŞ ANI
Koridorlardan sesizce işlemin tamamlan/ma/dığı büroya gidiyorum.Daha önce defalarca aynı konu ile ilgili geldiğim oda da bulunmak aslında hoşuma gitmiyor.İlgili memura durumu anlatıyoruz .:
-Ortada bir hakediş var, tamamen yasal .Ödeme üç aya yakın yapılmadı.
diyoruz. Adam hiç oralı değil. Mal müdürlüğünün bulunduğu alana doğru yöneldiğimizde içinde yüzlerce belge olan omo kutusundan bozma olduğu görüntüsü olan koliyi gösteriyor,yaptığının tamamen masum olduğunu zanneden zırcahil adamların tavrı içinde:
-Burada belgelerinizi bulmanız lazım .
diyor. Ben belgeleri sanki o köliye verdim.Sanki belgeleri o koliye ben attım.Böyle bir pişkinliğin ahlaki açıklaması olabilir mi? Ben o koliden içine atmadığım belgeleri niçin alayım.Ben o kolideye daha belgeleri hazırlaması için defalarca söz söylemedim ki.Zavallı kolinin ne bildiği var.Adamla koli birbirine karışınca ortaya böyle traji komik bir durum çıkıyor ortaya.Suyun bardaktan taştığı,bendin duvarını yıktığı an gelip çatıyor.Çalışanının temel özlük haklarını korumak gibi bir görevi olan memur zihniyeti kendi sorumluluk payını hiçe sayıyor,aylardır yap/ma/dığı,yaptı ise de eksik yaptığı işin faturasını ilkel bir pişkinlik içinde hak sahibine ödetmeye kalkıyor.Söz artık terazisini kaybeder.En baştan itibaren defalarca söylenenler bitmiştir.Hak sahibi:
-Siz beni buraya niye getirdiniz.bu davranışınızdan dolayı sizi ayıplıyorum,bu terbiye sınırlarının tamamen dışındadır.Sizi lanetliyorum .
Dili kemiği bundan dolayı yoktur. Haksızlığa uğrayan insanlar sessiz kaldıkları sürece bu ülkenin düzelmesine , hak ve hukukun egemen olmasına imkan yoktur.Devlet memurluğu denilen ilkel ,siyasi gücün taşeronları olan zavallı beyinciklerle adaletten bahsetmek mümkün değildir.
Tam bu sırada devreye müdür ünvanlı biri girer. Olayın taraflarından biri olduğu halde savunma refleksi bittiğinin,tükendiğinin,zavallığının açık kanıtı,anlı-şanlı-dipdiri resmidir.
-”Biz sizin yolluğunuzla ilgilenmek zorunda değiliz. Herkes kendi işini kendisi takip edecek”
Ey Allahım...İnsan nesli değerlerinden bu kadar vazgeçer ,varlığını bu kadar basit nedenlerden dolayı yok sayar mı? Koca adam saydı işte.Lafa bak lafa.Herkes kendi işini kendisi takip edecek…zaten öyle yapıyor bazıları. Sonra yandım anam türküleri ,şarkıları…Çeteler,mafya,derin güçler,…daha nice kavramlar.adalet zamanında tecelli etmediği zaman insan onuru ne büyük kırılmalara uğruyor.bunu bu duyguya sahip olmayanlar anlamaz herhalde.Onuru zedelenen haklarını hiçbir yasal yolla elde edemeyeceğnğ bilen insanlar gayrı meşru yollara sapıyor.Senetlerini tahsil etme yolunu mahkemelerde aramaya kalkan vatandaş sürüm sürüm sürünüyor.Parasına yansın,zamanına yansın.Aile huzurunu mu korusun.Kendi akıl ve ruh sağlığını mı düşünsün….Çözüm hazır…Gidiliyor ekibin birine.Yüzde karşılığı senet kırdırma…Sizin gibi her devlet dairesinde üçer beşer adam olsa bu millet kendi işini hep kendisi görecek. Hukukla değil elbette. En acımasız orman kanunlarıyla. Kim orman kanunlarına vatandaşı yönlendiriyor.Amir konumunda olan insancıklar.Kendi neslinden tiksinir mi insan.Tiksiniliyormuş.
Keyfilik, adamına göre muamele, bizden olan ve olmayan ayrımı, işlerin zamanında tamamlanmayışı,küskün insan sayısının hızla artmasına sebep oluyor.Küçük bir sorumluluk konusunda en ilkel tepkileri hiç ama hiç haklı olmadıkları konuda gösteren yüce bürükratlar gün döndüğünde acaba vicdanları ile başabaşa kalırlar mı bunu tahmin etmek oldukça zor.Ama birşeyin tahmini çok kolay.Ezen olmaktansa ezilen ol.en azından erdemli kalma şansın olabilir bu dünyada.
Haa…Beyler için bir de öbür dünya vardı…Sahi o dünya hangi dünya acaba…yoksa sizin inandığınız öbür dünya da buradaki gibi basit çıkarlarınız üzerine mi kurulu …O gün hepsinden daha önce gelir ve hiç gitmez beyler hiç gitmez…Ama siz .siz gidersiniz, gideceksiniz.Kaçış var mı?
Sinan YILMAZ