Seyyar sevda
B ir insanın ‘olur’ kelimesini herhangi bir şeyi, ne şekil de olursa olsun kabul edişinin manevi imzalı bir boyun eğiş oluşunu ilk o gece fark etmesine rağmen, o kelimeyi hiç söylememiş olmayı gönül rızasıyla seve seve kabul edebileceğini İhsan hastane nöbetinde kendi kendisine belki binlerce kere tekrarladı durdu. İnsanların yalnızca bir olur kelimesinin herhangi bir şeyi kabul ettiğini belirtmek için kullandığını, bunu söylediği andan itibaren ise saniyede onlarca kere teker teker duymasının hiçte normal bir şey olmadığını da aynı oranda tekrarladı durdu kendisine.
—Bir şeyi isteyerek tamam, pekâlâ, tabi ki… ve bunun gibi sözleri sarf etmeleri başka birde basit, cılız bir olur kelimesinin çıkışı başka. Deyip durdu ertesi sabah arkadaşına. Ben bu güvenceyi verdim. Diye pişman oldu durdu içinden. Murat ise gece olanlardan habersiz onun arkasından bütün gün genç doktorun sabah ne demek istediğini düşündü durdu. Çünkü İhsan bütün sabah ona bu sözleri tekrarlayıp durdu ve hiçbir açıklama yapmadan ondan yorum yapmasını beklemişti. Ancak Murat ona bu cümleyi kurduran nedeni bilemediği için sonunda dayanamadı.
— Tamam. Tamamda İhsan ne peki, ne olmuş. Yani benden ne dememi bekliyorsun anlamıyorum ki? Diye isyan etti. İhsan’ın tepkisi ise onu oldukça şaşırttı.
— Sende ne biçim arkadaşsın be. Bir arkadaşının derdine ortak olamadın gitti. Onun hiçbir şey söylemesine fırsat vermeden çıkıp gitti. Akşama doğru biraz daha mantıklı düşünebilmeye başlayınca lokantaya gitti.
Sorusuna cevap bulabilmek için diyar diyar dolaşan derviş misali bütün gün orada burada dolaşıp kafasındaki kesin bir cümlesi bulunmayan soru vari düşüncelerden sıyrılmış en azından onları kısmen bastırabilmiş olarak dönmüştü oraya.
Hastaneden ayrıldıktan sonra hızlı adımlarla sanki cevabın doğru adresi orasıymışçasına direk sahile yöneldi. Akvaryumların geri kalan boş arazi da yürüdü bir süre. Kurslara yaklaştığında istikametini değiştirdi ve daha da yalnız kalabileceği yerlerde ilerlemeye gayret etti. Zaten bu havada da kimse onun gibi denizin tam kıyısında bulunmazdı. Hava sabahın erken saatlerinden olsa gerek oldukça serindi. Üstelik bugün Ege de fırtına bekleniyor, gökte ise bulutlar kurşuni renkte hızla batıda toplanıyordu. Hızla geldiği tam denizin kenarında, bir adım daha atsa düşeceği yerde durdu, beklemeye başladı. Aslında ıslanması buradan da mümkündü. Çünkü fırtınanın akşam saatlerinde başlamasının beklenmesine rağmen deniz şimdiden kabarmış, kıyıyı dövmeye başlamıştı bile. Ona karşı engelleyemediği bir hızda ilerleyen duygularını da kabaran denize benzetti.
— Hüzün denizi. Diye mırıldandı. Eğer duygularını bastıramazsa onu bir daha görmemesi gerektiğini biliyordu. Çünkü Aylin’e onun en iyi arkadaşı olacağına söz vermişti ve sözünü tutmalıydı. Yoksa onu bir daha değil sevdiği kız Aylin olarak, bildiği tanıdığı garson kız Aylin olarak bile görmeyecekti. Ona verdiği söz kadar kendi kendisine de böyle söz vermişti.
Kafasına ne zaman gelip yerleştiğini bilmediği güzeldi kelimesini dilinde çevirmeyi sürdürdü.
— Güzeldi. Güzeldi.. başka nasıl söyleniyordu bu kelime. Yalnızca bu kadar mı? Yani o kadar çok şey anlatan bir sözcük dilimizde başka hiçbir şekilde ifade edilmiyor muydu? Güzel, güzeldi. Evet, ama mesajda güzeldi.
Bu saçma mantığın sonunda nereye gideceğini düşünmeye başladı. Yavaş yavaş yürürken aslında Aylin’in gerçek bir âşık olabileceğini geçirdi aklından hiç istemeyerek.
— Yok canım. Ama öyle olsa, hayır hayır olmasa.. hem burada işi ne peki? Her gerçek âşık terk-i diyar mı yapar? Neydi adamın adı, İlker. Garip bu kızın kaderi hep i’lerden gidiyor. Ne yazıyordu mesajda; ne kadar artık ilgilenmesen de.. ben seni özledim. Salina. Demek salina diye hitap ediyor. Belki de onu çok üzdüğü için Aylin buralardaydı ve adam şimdi mesajlarla özür diliyordu. Belki de İhsan ona İstanbul’a dön derken bilmeden İlker’e dön diyordu. Peki ya ailesi. O krizleri de mi onun yüzünden geçirmişti yoksa. Ben ne biliyorum ki?
Rüzgârın sesinden kendi iç sesini duyamaz olmuştu. Birkaç dakikalık yürüyüş bile sağ tarafının sıçrayan deniz suyu sayesinde sırılsıklam olmasına yetmişti. Oradan ayrılırken kendisini arınmış en azından denizdeki gel gitlerle birlikte hafiflediğini hissederek;
- Neyse, bu kadarlık sevda ateşi yeterde artar bile sana. Diyerek tekrar kente yöneldi. Hızla kabaran duygularını bu kadar çabuk bastırabilmenin rahatlığı vardı şimdi içinde. Artık dışarıdan bakınca anlaşılmayacaktı.
Akşam lokantanın bahçesine girdiğinde burayı her zamankinden daha kalabalık buldu. Kimseye görünmeden bahçenin en ücra köşesi olan çeşmenin yanındaki masaya ilişti. İlk geldiğinde Aylin’in oturduğu masaydı bu. Buradan bir süre onun çağırıldıkça bir o masaya bir bu masaya koşturuşunu, Oğuz beyin her yakalayışında bir yeri işaret ederek yine onu azarladığını ve genç kızın bunları neşeyle karşılayıp gülümseyerek konuşmasını izledi. Aylin bu akşam kılığına rağmen fazla neşeli ve güzeldi. Bir o kadar da her zamanki gibi inatçı olduğu patronuna omuz silkişinden anlaşılıyordu. Müzik eşliğinde tekrar biraz önce tek bacağıyla oturduğu, tamamı erkek olan masaya gidişini seyretti İhsan ve kıskançlık duygularına engel olma çabası bütün gücünü tüketmesine neden oluyordu sanki. Hem bu şekilde de olsa içinde hissettiklerinin ona anlattığı tek şey mantığının aksine vaktin ondan vazgeçme vakti olmadığıydı. Hem Aylin’e gülmekte çok yakışıyordu. Biran kalkıp yanlarına gitmek geldi içinden. Bunun için doğrulduğunda gerisin geri oturdu yerine. Bunu hem onu kıskandığı için yaptığını düşünüyor hem de daha az önce bastırabildiği duygularının yine de anlaşılabileceği endişesi engelliyordu onu. Ayrıca bu kızı onlardan kıskanmak kadar daha saçma bir şeyin de olmayacağını yineleyip duruyordu kendisine. Nede olsa onlar daha çocuktular. Her ne kadar Aylin de şuan beyaz tişörtü, kotu ve saçlarını içine topladığı şapkasıyla onlardan farklı görünmese de. Yine de onun bu çocuklardan farklı olduğunu düşünmek içini rahatlatan tek şeydi. Beklemeyi tercih etti yine. Onun günün birinde burayı da bırakıp gideceğini bilerek. Hiçbir yer bağlanmazdı ki o ve hiç kimseye. Mekansız bir Aylin, seyyar bir sevda demekti artık.
YORUMLAR
daha güzel olacagına inanıyorum sakın yılma arkadaşım başarılar