YAŞLI ÇAM AĞACI
YAŞLI ÇAM AĞACI
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde güzel bir orman varmış. Bu ormanda çiçekler, ağaçlar, kuşlar, kelebekler ve daha da neler neler. Birde kocaman bir çam ağacı varmış. Uzun mu uzun, iri mi iri, nerdeyse üç adam anca kucaklarmış. Ama ne var ki çam ağacı çok yaşlıymış. Artık yemyeşil, doğa harikası yaprakları dökülmeye başlamış. Yaşlı çam ağacı buna çok üzülüyormuş, gününü ‘vah vah, tüh tüh’ diye geçirmeye başlamış. Kendini bir türlü iyi hissedemiyormuş. Önceleri başı sıkışan, bir derdi olan ona gelir, konuşur, bir çare arar, akıl danışırmış ya, şimdilerde kimsecikler gelip gitmez, halini sormaz olmuş. Kendini çok ama çok yalnız hissediyormuş.
Yine günlerden bir gün yaşlı çam ağacı dertli dertli düşünürken ilerden bir takım sesler duymuş. Yakınlaşan sesler insan sesleriydi. Bir çocuk koşarak yaşlı çam ağacına yaklaşmış, ona sarılmış ve annesine seslenmiş:
_’Annecim annecim bakar mısın, ne güzel ağaç!’
Hemen arkadan çocuğun annesi ve babası gelmiş. Çam ağacı onun için söylenen sözleri duyunca çok sevinmiş. Hala onu beğenen birilerinin olmasına çok mutlu olmuş. Somurtan yüzü gülümsemiş, sararmış, solmuş yapraklar ışıl ışıl göz kamaştırıyormuş. Çocuğun annesi:
_’Evet, çok güzel ama biraz büyük, daha küçük bir ağaç olsa olmaz mı?’ dedi.
Çocuk büyük ısrarla:
_’Annecim baksana ne kadar tatlı duruyor, sanki bana gülümsüyor, göz kırpıyor. Ne olur annecim ne olur!’
Bu sefer baba çocuğa katılıp hak vermişti:
_’Evet. Bence de oğlumuz çok haklı, hem baksana koca ormanı karış karış gezdik, o en çok bu ağacı sevdi.’
_’Tamam tamam, e hadi arabadan eşyaları getirelim.’
Çocuk ve ailesi eşyaları getirmek için oradan ayrılmış. Yaşlı ağaç çok meraklanmış. ‘Ne yapacaklar acaba’ diye düşünmüş. ‘Yoksa beni kesecekler mi?’ diye korkup telaşa kapılmış. Çok geçmeden çocuk ve ailesi geri dönmüş. Baba eline balta, kazma, kürek alıp gelmiş. Ağaç haklı çıktım diye üzülüyormuş. Anne ve çocuğun elinde de birkaç poşet duruyormuş. Baba hemen işe girişip kazmayla ağacın etrafındaki zararlı bitkileri temizlemeye başlamış, bir yandan da balta ile yaşlı çam ağacına zarar veren dalları budamış. Anne ve çocuk ellerindeki poşetlerin içindekileri çıkarıp çam ağacını süslemeye başlamışlar. Yaşlı çam ağacı çok mutlu olmuş. Onların yaptıklarına çok şaşırmış. Bu arada çocuk annesine bir şeyler söylemiş:
_’Annecim ne güzel oldu değil mi?’
_’Evet, çok güzel oldu.’
_’Annecim neden ağaçları kesiyorlar?’
_’Çünkü ağaçların bizim için ne kadar önemli olduğunu hiç bilmiyorlar.’
_’Ama ben biliyorum.’
_’Neden söyle bakalım.’
_’Çünkü ağaçlar, bize zararlı olan karbondioksiti havadan alarak bizim için önemli olan oksijeni üretirler. Ne onlar olmadan biz yaşayabiliriz nede biz olmadan onlar yaşayabilir. Ayrıca ağaçlar erozyonu önler. Ama bilinçsiz insanlar ağaçları öldürüyor, bilmiyorlar ki bir ağacı kesmek bir insanı öldürmek gibidir, değil mi anneciğim?’
_’Aferin sana; ama şimdi gitme zamanı.’ Demiş.
Çocuk gitmeden yaşlı çam ağacına sarılmış, onunla konuşmuş:
_’Ben seni ziyarete hep geleceğim.’ Demiş.
Gerçekten de gelmiş. Onu hiç yalnız bırakmamış.
Onlar gittikten hemen sonra ormandaki herkes yaşlı çam ağacının yanına toplanmış. Herkes ama herkes onu çok beğenir olmuş. Eskiden onun üzerinde yaşan sincap ona geri dönmüş. Yukarı dallarına kuşlar yuva yapmış. Kelebekler yaşlı çam ağacına öpücükler göndermiş. Her şey tıpkı eskisi gibi olmuş. Artık çam ağacı daha mutluymuş. Onu mutlu eden şey ise: insanların içlerinden, bir tanesi bile olsa, ağaçların ne kadar önemli olduğunu biliyormuş. Bunun için yaşlı çam ağacı artık çok mutluymuş.
ARİFE BOLAT
TOKAT/ERBAA
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.