ŞEKERCİK
ŞEKERCİK
Güzel bir bahar günüydü. Güneş pırıl pırıl, bulutlar tertemiz, masmavi. Her yer çiçek kokuyor, kelebeklerse hiç durmadan bir orda bir burada koşup koşuşturuyor. Birde uzun zamandır kuluçkaya yatan anne kuşun bugün son günü. Gün öyleye doğru ilerliyor, anne kuşu arada bir sevinç alıyor. Anne kuş yumurtalarda minik minik kıpırtılar hissediyor. Nihayetinde yumurtalardan biri kırılıyor. İçinden hafif hafif cıyaklamalar geliyor. Daha sonra yavru, yumurtadan tamamıyla çıkıyor. Anne kuş yavrusunu sarıp sarmaladıktan sonra diğer yumurtalarda çatlamaya başlıyor. Biraz zaman geçtikten hemen sonra diğer iki yumurtanın da içinden yavrular çıkıyor. Anne kuş onları da sarıp sarmalıyor ve sonra anne kuş yavrularına isim koyuyor. Yumurtadan ilk çıkan yavrunun adına ‘Şekercik’ demiş. Şekercik’in ardından çıkan yavrunun birine ‘Pıtırcık’ diğerine de Serçecik adını verdi. Şekercik, Pıtırcık, Serçecik üç tatlı serçe yavruları. Anne serçe yuvasını kocaman bir meşe ağacının zirvesine yapmış. Kimsecikler yuvasına bir zarar versin istememiş. Yavru kuşlar her gün biraz biraz büyümüş. Önceleri kıpırdamakta güçlük çeken Şekercik, Pıtırcık ve Serçecik’in tüyleri yavaş yavaş tüm gövdelerini sarmış. Tıpkı anne serçe gibi tüyleri büyümüş ve artık güçlüleşmişler. Hatta yuvada kavga bile eder olmuşlar. Anne serçe onların yeterince büyüdüğünü anlayınca onlara uçmayı öğretmeye başlamış. Pıtırcık ve Serçecik uçmayı çok çabuk öğrenmiş. Ama Şekercik, Şekercik uçmaktan çok korkuyormuş. Aslında uçmaktan değil de o, yüksekten korkuyormuş. Pıtırcık ve Serçecik uçmayı çok seviyor ve zamanlarının büyük çoğunluğunu uçmakla geçiriyorlarmış. Şekercik de Pıtırcık ve Serçecikle beraber uçamıyorum diye çok üzülüyormuş. Ama ne yaparsa yapsın bir türlü cesaretini toplayıp uçamıyormuş. Sık sık başka yavru kuşlar gelip Şekercik ile alay ediyorlarmış. Şekercik’in yuvasının karşısına gelip ‘uçamaz uçamaz Şekercik hiçbir zaman uçamaz’ diyerek alay ediyorlarmış. Şekercik onların bu yaptıklarına çok üzülüyormuş. Çoğu zaman içine kapanmış. Ne anne kuşla ne de kardeşleri Pıtırcık ve Serçecikle hiç konuşmamış. Anne kuş Pıtırcık ve Serçecik de onun bu üzülmüyor değiller ama elden ne gelir, hiçbir şey yapamıyorlarmış. Bir gün Pıtırcık ve Serçecik anne kuşla beraber yuvanın karşısındaki gölden yiyecek aramaya çıkmışlar. Şekercik’te kardeşlerini seyre dalmış. Pıtırcık ve Serçecik gölün kıyısında solucan arıyorlar, anne serçede Pıtırcık ve Serçecik’ten epeyce uzakta yiyecek arıyormuş. Şekercik’in yuvada canı sıkılıyor, uçamadığı içinde içten içe ofluyor, ‘keşke bende onlar gibi uçabilseydim’ diyordu. Pıtırcık ve Serçecik solucan aramaya kendilerini öyle bir kaptırmışlardı ki kendilerinden başka bir şey duymuyorlar, yiyecekten başka bir şey görmüyorlardı.
Şekercik Pıtırcık ve Serçecik’i seyrederken birden bire bir telaşa kapıldı. Kocaman, iri mi iri bir yılan Pıtırcık ve Serçecik’ e doğru sinsi sinsi sokuluyordu. Şekercik yılanı görür görmez bas bas bağırdı:
_’Pıtırcık, Serçecik kaçın, ne olur kaçın! Annecim Pıtırcık ve Serçecik’e doğru bir yılan geliyor. Pıtırcık ne olur kaçın!’ diye bağırıyor ama ne yaparsa yapsın sesini ne anne serçeye ne de Pıtırcık ve Serçecik’e duyuramıyordu. Pıtırcık ve Serçecik kendi hallerinde didiniyor, içinde bulundukları tehlikeli durumun farkına bile varmıyorlardı. Yakın yerlerde Şekercik’in sesini duyan kuşlar onun yanına doluştular. Şekercik hepsine:
_’Ne olur yardım edin, kurtarın onları! Ne olur yardım edin!’ diye durmadan yardım istiyor ama onlarda yılandan korktukları için yanaşamıyorlardı. Yılan Pıtırcık ve Serçecik’e daha da yanaştı. Yılanın yapacağı bir hamle Pıtırcık’ı ve Serçecik’i yemesine sebep olabilirdi. Şekercik kimsenin ona yardım edemeyeceğini anlayınca bir an bağırmayı bırakıp derin derin nefes aldı. İçinden ‘yapabilirim, yapacağım’ dedi. Kanatlarını çırptı çırptı. İlk deneme başarısızdı. Şekercik daha sonra, anne kuşun onun için söylediklerini hatırladı. Kanatlarını hızlı hızlı bir kez daha çırptı ve uçarak göle yanaştı. Bu sefer daha gür bir sesle bağırdı:
_’Pıtırcık, Serçecik kaçın, yılan otların içinde kaçın hemen.’ Dedi.
Pıtırcık ve Serçecik sesi duyarak hemen uçup gökyüzüne yükseldiler. Anne serçe de onların yanına gitti. Anne serçe Şekercik, Pıtırcık ve Serçecik’i uçarken gördüğü için çok sevinmişti. Oysa Şekercik hepsinden çok sevinmişti, gökyüzünde:
_’Yaşasın yaşasın bende uçmayı öğrendim artık, ben de uçabiliyorum.’ Diye sevinç çığlıkları atıyordu.
Önceleri Şekercik ile uçamadığı için alay eden kuşlar bu yaptıklarından utanarak Şekercik’in yanına gelip ondan özür dilediler. Anne serçe yavruları için, Pıtırcık ile Serçecik yılandan kurtuldukları için, Şekercik ise uçabildiği için çok seviniyordu. Anne serçe, Şekercik, Pıtırcık ve Serçecik şimdi çok daha mutlulardı. Uçmak çok güzeldi.
ARİFE BOLAT
TOKAT/ERBAA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.