- 674 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KUTUDA SAKLI KALANLAR
Doktorun odasından çıktığında ağlamamak için zor tutuyordu kendini.Güçlü olmayı hep başkalarına öğüt verdiği halde şu an kendisi için geçerliliğini yitiriyordu öğütleri.Elindeki rapora tekrar göz attı,tüm yaşadıklarının bir rüya olmasını umarak.Hayatın ona her zaman papatyalar sunmasını beklemiyordu elbette,ama...Hayat acımasızdır,ders vermeden sınav yapar.Gene de hiç bilmediği,çevresinden dahi duymadığı bir hastalıkla nasıl sınanırdıinsan?Nasıl sabır beklenirdi böyle bir durumda?Sadece isminin donduruculuğu geliyordu aklına ve hayatının zindana dönecek diğer kısmı.Tüm bu karamsarlığının tek bir sebebi vardı kendine itiraf etmekten çekindiği:Verem.
Gidip en yakın parka oturdu elinde raporlarıyla.Artık kendini toplumdan soyutlaması gerektiğine inansa da son bir kez kalabalığa karışmak gelmişti içinden.Bundab sonra hep bir hasta olarak yaşayacak ve bir hasta olarak ölecekti.Hayat adım adım ölümü getirecekti karşısına.İlaçlar hiç bir yemekten tad almamasını sağlayacak,muayenelerden bıkacaktı.Daha pek çok kötü yönü vardı mutlaka fakat bilmiyordu.Bilse de önemi yoktu bu saatten sonra.’öleceğim.’dedi,’Adım adım gelip,alacak azrail beni.’Sonunu bildiği bir hikayeyi okur gibi yaşayacaktı ömrünün geri kalan kısmını.Ne acı!Dahası...Elbette duymak istemediği dahası da vardı hastalığının.Okadar dalmıştı ki kara kuyusunun içine,yanına birinin oturduğunu bile fark etmedi.Hatta o birinin çok içten merhabasını da...İkinci sesleniş düşüncelerini dağıttı ve yanında oturan beyaz önlüklü adama baktı.Doktoruydu gelen.Gülümsedi’Morale ihtiyacın olduğunu düşündüğüm için geldiğimi sanıyorsan yanılıyorsun.İlaçlarını ihmal etme gibi diye bir yığın nasihat da vermeyeceğim.Kaç ay daha yaşayacağının hesabını da yapmayacağım sana.Yada hastalığının ciddiyeti de değil konışacağım konuşacağım konu.Verem nedir?Dinle.Hatırlar mısın kimi türk filmlerinde boğazından öksürük,elinden mendil eksik olmayan veremli kadınlar vardır.Günleri sayılıdır,doktorlar sadece kalbini dinleyip giderler.Kimse yardımcı olamaz onlara,mevsim de genelde sonbahardır hani...’Kadın daha fazla dayanamayacağını düşündü.Bu saçmalıkları neden dinlediğini anlamıyor ama istemediği bir güç tarafından orda durup dinlemeye teşfik ediliyordu.Doktor gözlerini kadına yöneltti,aradan iki saniye geçti.’Sonunu izlemediğim o filmler 1970’lerde aitti.Veremin ölümcüllüğü o yıllarda kaldı,korkunçluğu da’
Yarım bir cümleydi işte kadına veremi tanıtan.Klasik bir türk filmi sahnesiydi.Düşündü.Gününü,şartlarını,sevdiklerini,umutlarını,hayallerini,arzularını hissetti yüreğinin en dibinde.Korkunç muydu?Hayır değildi.Verem üstesinden gelinmeyecek bir hastalık değildi.Çaresiz değildi,türk sineması oyuncuları kadar.Ayağa kalktı,raporları hala elindeydi.Onları da televizyonun içinde oynayan türk sinemaları gibi kutuya hapsedip 1970’lere gömdü.Ve yaklaşık bir sene sonra sevgi reçetesiyle,umutlarının hemşireliğinde veremi yendi...
KUTUDA SAKLI KALANLAR Yazısına Yorum Yap
"KUTUDA SAKLI KALANLAR" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
3 Şubat 2007 Cumartesi 00:00:00
bence iyi bir öykü kısa ve öz çok güzel.ölümden korkan bizler ona çok yakınız .hepimizin kaderi var .elbete birde sonu...her kuklanın ipi bir gün sahibi tarafından kesilir ama herşeyi görmezden geldiğin gibi ölümü de görmezden gelebilirsin ama hep iyilere ve yol göstericilere ihtiyaç vardır
F.
bence iyi bir öyküydü.
giris zayifti ama gelisme ve final kurtardi.
bir hatirlatma.
verem genel olarak bilinen bir hastalik türüdür.
hikayedeki kahraman ve cevresindekilerde bir sorun olmali.
ya da yazarin unutkanligi olsa gerek.
ama dedim ya iyi bir yaziydi.
kutladim.
..........f.s.m