Sahildeki son gece
Ve kadın,
eteklerinin ucundan geride kalan gençliğini döküp, yeni bir yıla daha girerken çok gerilerde kalan bir güne uzandı gözlerinin ucuyla...
Kapıdağının bir köyü olan Narlı’dan duyulan şarkı sesleri ile uzaklarda görünen Erdek’in gözkırpan ışıkları ve geceye inat denizle oynaşmak için gelen dolunayın, denizin sahili okşar gibi hafif dalgaları arasında; şeytanın bile uğramadığı adanın o ıssız koyunda, bir ağustos gecesinde; Ateş böceklerinin ışıltıları ile, denizden esen rüzgarın tuzlu buselerini teninde hissediyordu...
Oysa yalnızlığa o kadar alışmıştı ki rüzgarın masum buseleri bile tedirgin etti onu...
Bulunduğu alçak tepeden bir kaç adımla deniz kıyısına ulaştı...
Yosunla karışık denizin kokusunu, sanki en nadide bir çiçek koklarmış gibi içine çekti. Çıplak ayakları, denizin içindeki çakılları tek tek hissederken, önündeki sahil bir yılan gibi koylara girip çıkarak, karşıda görünen tuzlanın ışıklarına doğru kıvrıla kıvrıla gidiyordu...
Sessizliğin harika güzelliği etrafı sarmış, denizden gelen meltem yüzünü serinletmişti.
Dalgaların ufak kaya parçalarının dibine yayılışını izlerken, ay’dan süzülen huzmelerin istridyelerle dans edişini kıskanmış, içini bir burukluk kaplamıştı...
Bu gece onun son gecesiydi bu adada...
Elini uzattı Ay’ı avucunun içine aldı, yanına istirdyeleri koydu bir parça meltem rüzgarından, bir parça da yosun kokusundan çaldı, denizin o zarif dalgalarını, martı yavrularının gece çığlıklarını da unutmamıştı...
Avucunu sıkı sıkı kapattı, yanında götürecekti...
Her sene geldiklerinde yeniden düzelttiği, sahille birleşen dört basamaktan oluşan toprak merdivenden çıktı...
Evde herkes uyuyordu, yavasça odaya girdi. Sessizce yatağına yattı. Avucu hala kapalıydı, uyumak istiyor ama bir türlü uyuyamıyordu...
Bir müddet sonra kalktı. Tekrar dışarı çıktı. Etrafına şöyle bir baktı. Ay hala istiridyelerle dans ediyor, meltem yüzünü serinletiyordu. Yosun kokulu deniz ise sahili bir sevgili gibi kucaklıyor ve bir martı yavrusunun çığlığı geceyi yırtıyordu...
Hepsi özgürdü. Korkarak hala kapalı duran avucunu açtı. İçinde hic bir sey yoktu...
Fulya ÇELİKBİLEK
--------------------
Kopuk dügmelerimi bir köseye gizledim... günesin dogusuna uzak batisina yakin bir ülkede...