ÖRGÜT
ÖRGÜT
Bu uğultular ne? Sanki kafamda yüzlerce insan aynı anda konuşuyor. Uçan sineğin kanat sesini, yerde gezen karıncanın ayak seslerini bile duyabiliyorum. Tik tak tik tak… Ne çok saat var burada. Nefes alamıyorum. Kimim ben? Neler oluyor? Şimdi hatırladım. Evet evet… Bir mahkeme salonundaydım ve hâkim bir birlikten söz ediyordu. Bir örgüt. Ama benim bunlarla ne ilişkim olabilir? Kim getirdi beni buraya? Sanırım sesler içerisinde en kalın olanı hâkime ait. Tanrım duyamıyorum ne diyor acaba? Susun biraz! Çok öfkeli görünüyor, onu bu kadar öfkelendirecek ne yaptım acaba? Düşün düşün bulamıyorum. Çünkü ben masumum! Elbette eminim buna. Tamam, uzun bir süredir her türlü şiddetin içinde oldum ve bazılarını gönüllü olarak yaptım inkâr etmiyorum. Of keşke yapmasaydım. Ama ben kimseyi incitmek istemedim ki, üstelik haklıydım da. Nasıl da suçlayıcı gözlerle bakıyorlar bana. Bakmayın öyle sizleri tanımıyorum ben. Sizlere bir kötülüğüm dokunmadı değil mi? Yoksa dokundu mu? O kadar uzun bir süredir bu örgütteyim ki olabilirde. Şu kapıdan kaçabilir miyim acaba? Tanrım keşke şu an bir karınca olsaydım da kapının altından kaçabilseydim kimseler görmeden.
Hey sen otursana! Kızım sana söylüyorum otur! Yanında oturan takım elbiseli adam kolundan tutarak kadını yerine oturttu. Daha doğrusu sandalyeye devirdi. Sanırım beni bu adam getirdi buraya. Tanrım ne yapacağım ben şimdi? Onca yıl iyi veya kötü bir yere üyeydim. Öyle miydim? Sanırım. Herkes öyle dediğine göre. Belki de beni hapse atacaklar. Müebbet! Hayır, hayır o kadar da değil canım. Tam bir şey demek için ayağa kalkmaya yeltenirken, hâkim yine sert bir sesle kadını uyardı. Ve yanındaki takım elbiseli adam da aynı hamleyle kadını yerine çekti. Sanırım en büyük kötülüğü bu adama yapmıştım, baksana çekiştirip duruyor sürekli. Hadi kolumu geçtim ama popom gerçekten acıdı bu sefer! Pis pis baktı adama. Ama ya adam haklıysa, ya gerçekten de ona çok kötü şeyler yapmışsam. Bunu düşününce her ihtimale karşı bakışlarını yumuşattı ve gülümsedi. Öyle ya belki işe yarardı. Güzel bir kadındı ve sabah saçlarını yaptırmıştı. O zaman makyaj da yapmışımdır diye düşündü. Zaten bugüne ait hatırladığı tek şey buydu. Şöyle içten bir gülümsemeyle süsledim mi bu güzelliğimi biraz yumuşarlar diye düşündü. Böyle apar topar buralara getirilmesine neden olan şu örgüt ne menem bir şeydi acaba? Dönüp sormalı mıydı yoksa susup kaderine razı mı olmalıydı. Bu duygu ona çok tanıdık geliyordu; kaderine razı olmak Bir dakika bu örgütün adı: Susup kaderine razı olanlar örgütü olmasın? SUKARO örgütü. Ve en azılı militanı bendim sanırım. Azılı susucu! Yok, hiç mantıklı değil. Ama komik. Deminki gülümsemesi yavaş yavaş kocaman bir gülmeye dönüşüyordu. Eyvah yine kızacak hâkim. Ama bunu ona söylesem o da güler eminim. Azılı bir susucu nasıl suç işler çok merak ediyorum. Ama sanırım o kısmı geçtik ve ben bu uğultuların arasında bir şey duyamadım doğal olarak. Tüh en önemli yerini kaçırmışım. Gülmeme engel olamıyorum, en azından nedenini anlatayım da ayıp olmasın. Aklından geçeni anlatmak için ayağa kalkmaya yeltendi. Ve yine, yanındaki adam kadını sandalyeye deviriverdi. Yok yok bu örgütün adı olsa olsa: Sandalyeye devrilen popolar olabilirdi. SADEPO örgütü. Bu sürekli beni deviren adam da sağ kolum olmalı E böyle örgüt mü olur be? Sürekli popo üstü oturarak mı suç işliyoruz biz. Ya da insanların haberi olmadan birden kollarından aşağıya çekip popolarını mı acıtıyoruz? Tanrım bu çocukken bile suç değildi. Olsa olsa bunun adı oyun olur. Ya da içinde popo lafı geçtiği için pornografik bulundu da ondan mı buradayım? Eee örgütün geri kalanı nerede? Neden pankartlar falan açıp protesto ederek beni desteklemiyorlar? Satıldım demek. Demek örgüt beni gözden çıkardı ve içlerinden birisi beni ispiyonladı. Vay alçaklar!
Herkes ayağa kalksın! Dalga mı geçiyorsunuz benimle yahu? Deminden beri kalkmaya her yeltendiğimde çekiştirip durdunuz. Bu sefer de ben kalkmıyorum, hadi bakalım. Bu komutla birlikte salondaki herkes ayağa kalktı ama bu sefer kendi kalkamıyordu. Ayaklarına beton dökülmüştü sanki. Oysa daha demin sapasağlamdılar. Tamam canım aklımdan geçenlere bu kadar kulak asmayın, çözülün yahu. İyice kızdıracağız şimdi herkesi. Bakın karıncalara veririm sizi ha, çözülün dedim size. Yanındaki genç adam bu sefer tam tersini yapıp genç kadını kolundan tutarak yukarı çekti. Önce sağ omuzu kalktı sonra gövdesinin yarısı. En azından bu sefer popom acımamıştı. Bak yine gülmem geldi. Etrafındakiler sürekli iyi misin diye soruyorlardı. Gerçekten acıyorlardı sanırım, duymamıştı da, hâkim hakkında ne karar vermişti acaba? Karşısında duran adamın yüzündeki ifadeye bakılırsa durum pek iyi değildi? O neden burada acaba? Bu adamı tanıyorum sanki. Çok ceza almış olmalı yazık. Baksanıza nasıl da üzgün, neredeyse hüngür hüngür ağlayacak. Demek sen çok büyük bir suç işledin. E hak etmişsin o zaman. Yoksa bu kadar pişman pişman bakmazdın. Umarım çok can yakmamışımdır da cezam hafifler diye düşündü. Salonda büyük bir sessizlik. Yerde yürüyen karıncalar bile durmuş kararı dinliyorlardı. Saatim de mi durmuş ne? Herkesin saati durmuştu galiba, hem de aynı anda. Çok garip bir tesadüf. Korku filmlerindeki gibi. Birden aklına seyrettiği onlarca hapishane filmleri geldi. Hiç biride iyi sonla bitmiyordu. Eziyet eden müdürler, psikopat gardiyanlar. Ama beklide kendi örgütümden birileri vardır içeride. Tabii canım şu memlekette kaç tane örgüt vardı sanki. Mutlaka tanıdık birileri vardır. Bu fikir bile beni rahatlatmadı. Niye acaba? E tabii daha üyesi olduğum örgütün adını bile hatırlayamıyorum, nasıl iletişim kuracağım ki diğerleriyle. Belki de hafızamı silmişlerdir. Evet daha önce nasıl da düşünemedim ben bunu. Önce konuşmayayım diye hafızamı sildiler sonra da beni ispiyonladılar. Kesin. Bunu hâkime söylesem bana inanır mı acaba? Hiçbir şey hatırlayamadığım ve anlatamadığım için kızgınlar bana bu kadar. Öf hala çok ses var. Hafızamın yerine bu uğultuları mı koydular ne? Beynim uyuşmaya başladı seslerden.
Karar açıklanıyor. Tanrım ne olur duyayım. Bilirsem her şeyi daha kolay kabullenebilirim… Karar verilmiştir dedi gür sesli hâkim: Aile birliğinin temelden sarsıldığına kanaat getirilmiş ve çiftlerin boşanmalarına karar verilmiştir. Ne? Ne yani sözü edilen birlik bu muydu? Örgüt, aile örgütü müydü? AÖ ha! Hepsi bu mu? Ne biçim bir isim Açık Öğretim Fakültesi gibi. Kim buldu bu ismi bu örgüte? Ben böyle salak isimli bir örgüte üye olmaktansa hapse girmeyi tercih ederim zaten. Ne yani ben mi sarsmıştım koskoca AÖ yü, hem de temelinden, ben kavanoz kapağını bile açamam, bunu nasıl yapmış olabilirim. Ama dur şimdi hatırladım. Şu karşımda zırlayan mahlûk ta bu örgüttendi. Niye ağlıyorsun şimdi ha? Senin yüzünden bu salak örgüte üye oldum ben. Hâkim bey ben aşk kurbanıyım. Şimdi geçmiş karşıma ağlıyorsun ha? Bırak be sende çekiştirip durma. Kolum uzadı senin yüzünden. Şimdi seni de sarsacam ha! Hâkim bey bu adam önce beni bu örgüte üye yaptı, evet zorla hem de. Yoksa ben bu kadar salak mıyım? Sonra da kendi istifa etti. Etmiş yani. Yıllarca bağımsız bir eleman olarak dışardan hizmet etmiş örgüte. Kandırıldım yani. Seni alçak! Gözlerini oyacağım senin. Bak çocukluk çakın, baban vermiş hani hatırlıyor musun? Ben ne işi mi var? E yıllardır her şeyini ben taşıyorum ya. Sevaplarını, günahlarını, ayıplarını, hatıralarını, boklu donlarını, kokmuş çoraplarını, çocuklarını… Al işte hepsini sana geri veriyorum şimdi. Çakını da al. Al bakalım. Oh işte şimdi beni tutuklayabilirsiniz hâkim bey. Ha ha ha. İşte şimdi başka bir örgüte üyeyim: Sesli kurtuluş örgütü: SKÖ. Hem bu isim daha güzel. Ve daha ciddi. Eminim içerde bu örgütten çok insan vardır. Şimdi sıra onları da öldürüp örgütün başına geçmeye geldi. Hadi götürün beni ne duruyorsunuz? Yaşasın SKÖ!