- 440 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EL
.....................
Kişiliğimi; şu yüceltip de yücelttiğim kişiliğimi kaybettim. Gecenin bir anında yüzleşmekten korktuğun, saklayıp da susturamadığın şeyler konuşur içinde. İçindeki karanlık azizim,gecenin karanlığından daha siyahtır. Bir efendin vardır sana çoğu şeyi olduğundan iyi gösteren. Çalmayan insan iyidir der;çalmayan ve çaldırmayan insan ise daha iyidir. Cesaretsizliğini bildiği halde saklayan insanlar mutsuzluğa mahkumdurlar. Vicdanınla baş başa kaldın. Gerçeklerden uzaklaştığını anladın. Oysa ki iyi biriydim. Fakat şimdi anlıyorum ki dışkı kadar değerim yokmuş dedin. Konuşmayı sevmeyen,utangaç insanlar vardır ya. Bunlardan bazıları gırtlaklarını patlatırcasına bağırıp dururlar zamanın bir anında. Haksızlığın olduğu yerde,cesaretin doğduğu an o andır. Sonra yine eski hallerini alırlar. Ne kadar aptal dersiniz bunları görünce. Hiçbir şey de bilmiyor galiba. Baksana konuşmuyor. Zavallı, tam bir zavallı der birisi. Diğeri der ki: Muhabbetinize de doyum olmuyor doğrusu! Bunları söyleyen insanlar boş konuşmayı sevmeyen insanlardır değil mi? İçi dolu cümleler saçarlar çevrelerine! Ben azizim sana gerçeği göstereceğim. Gerçeği söyleyeceğim.
Polis memurunun yüzündeki yapma gülümseme yerini tedirginliğe bıraktı. Ucunda kül olmayan sigarasını sık sık küllüğe vurması rahat bir halde olmadığının göstergesiydi. Belki de karşısındaki insanı pek de dikkate almadığının işareti. Polis memuru karşısındaki adamın sözlerinden duygusal bir sarsıntı geçirdiği kanaatine vardı. Yarım sigarasını söndüren memur lafa girdi:
-Neden beni buraya getirdiniz?
-Bir ay önce, evet tam bir ay oldu. O kadar eminim ki! Gecenin geç saatiydi. Karanlık. Karanlıktı evet. Sanayii sitesindeydim. İş yerlerinin çoğu kapalıydı. Bir ses duydum,acı bir ses. Yolun karşı tarafına baktığımda , bir dükkanın açık olduğunu fark ettim. Hemen oradan ayrılmak istedim. Korkmuştum. Fakat cesaretimi toplayıp gittim. Kapı açıktı. İçeriye girdim. Bir adam yüzü koyun yerde yatıyordu. Çevresinde çokça kan vardı. Adamı kendime doğru çevirdim. Yüzünde acı bir ifade vardı. Hızlı hızlı nefes alıyordu. Ne olduğunu soracaktım ki adam birden bayıldı. Sağ eli kopmuştu. Hemen yanında bir makine vardı. Elini oraya kaptırdığını anladım. Kopan elini bir poşetin içine, poşeti de paltomun cebine koyup koşarak dışarıya çıktım. Acilen bir araç bulmam gerekiyordu. Bir süre koşuşturdum çılgınlar gibi. Nihayet bir araç buldum. Geri dönerek adamı aldım araca. Hastaneye götürdüm. Adamı ameliyata aldılar. Doktor kopan elin nerede olduğunu sordu. Burada dedim elimi cebime attım. Fakat cebimde yoktu. O an koşuşturma sırasında cebimden düştüğünü korkunç bir şekilde anladım. Hemen geliyorum diyerek oradan ayrıldım. Olay yerine gittim. Her yeri aradım. Sonunda eli bulmuştum. Fakat artık gün aydınlanmıştı. Büyük bir suçluluk duydum. Hastaneye gitmeye cesaretim yoktu. Zaten gitsem de bir işe yaramayacak diye düşündüm. Çok fazla zaman geçmişti. Yerine dikemezlerdi eli. Olanları nasıl anlatabilirdim? Bir anlık dikkatsizliğim,aptallığım bunlara neden oldu. Özür dilerim efendim mi diyecektim. Eli kopan adama ne diyecektim? “Aptallığım elinizi kaybetmenize neden oldu. Fakat en azından hayattasınız. Ben olmasaydım belki de.. “ Tüm bu düşüncelerle memur bey, size gerçeği söyledim. Şimdi de gerçeği göstereceğim.
Adam ayağa kalkarak buzdolabına yöneldi. Buzluktan bir poşet çıkarıp, polis memurunun oturdu masaya usulca bıraktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.