- 1434 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KeNDiMe iNaT....
Bugün canım hiç yaşamak istemiyor..
Sıcak, güvenli ve beni olduğum gibi kabul eden yatağımdan kalkmak, uyanmak istemiyorum..
Ne dünden kalanları hatırlatacak kimseyle konuşmak, ne de dünü hatırlamak istiyorum..
Dünün yükünü sırtıma almak zor geliyor.
Söylediklerim, istediklerim, tercihlerim ve sonuçları yorganımı sıyırdığım an üstümden, üzerime yığılacak biliyorum..
’Belki komik ama başım yastığımda iken korkmuyorum.. çünki düşünmemeyi başarmışım!, yatağıma sokmamayı’ diyorum sırıtarak. Hale bak .. Her şekilde nasılda kandırıyorum kendimi. Yalancı destekler buluyorum tozdan, sisden, hayalden. Kimi, daha ne kadar ve niye kandıracaksın ki? Burada sadece sen varsın.. Sana eşlik eden o çok korktuğun yalnızlığınla beraber.
Başım ağrıyor.
Uykum var.
Yalnızım..
İçerden müzik sesi geliyor, isyanıma eş. Giderim diyor Ahmet abim.. İyi git hadi bakalım. Gülümsüyorum!!Kibirim ayaklarımın altında kıpraşıyor. Gittim! diye nidalar savuruyor arsız utanmazlığım. Hala yalanda, hala riyakar sahtecilikte. Kime bu güç göstersi bilmem ki?
Dibi görünmez uçurumun başındaymışım gibi yatağımdan terliklerime bakmaya çalışıyorum. Başım dönüyor, arkamı dönüyorum.
Sonsuz uykuma dalmak için Tanrım’a yalvarırken buluyorum kendimi karanlık sokaklarımda. Tövbeye gelirken silkinip, aslında herşeyin çözümü olabileceği düşüncesine filiz açıyorum. Utanıyorum. Kendimden, kırdıklarımdan. Anlayamamış olduklarımı anlamaya çalışma çaresizliğimde, kanattığım beyin denilen beyinsiz kıvrımlarımdan utanıyorum. Sözlerimin ardında duramamış olmaktan, kelimelerimin olması gerekenin çok uzağında tekrardan anlam bulmuş hafifliğinin yüzüme vurulmuş olmasından utanıyorum.
..
İşte karşımda. Aynam. Sevgili aynam. Onun bile üstüne gönlümdeki gölgeler düşmüş. Karanlıkta duruyor görünüyor gözüme, ki günün en ışıklı zamanı. Yüzü(m)(n)e bakamıyorum kaç gündür.
Kapıma da bakmaya cesaretim yok yattığım yerden. Baksam, biliyorum ki gelecek dünden kalanlar. Uykuma dalıpta umarsızca, bıraktığım nefesler orda bekliyor beni. Yorganıma daha bir sıkı sarılıyorum. Ayaklarım terlemiş sıkıntımdan.
Bir damla yaş süzülüyor, istemdışı, yanagımdan burnuma doğru kaşındıraraktan. Bir diğerinde ulaşıp onu yakalıyor. Sanki uyku kılıfında ki sızmamdan önce, dökdüklerim yetmemiş gibi. Kızdırmak istercesine ıslatıyor ancak kurumuş olan yastığımı. Gözlerim zaten şişmiş, acıyor. Kirpiklerimi ovuşturmaya kıyamıyorum.
Sıkılmışım yaşamaktan. Yaşanalardan. Yaşatılmaya zorlananlardan.
Sel olup akmışım yine dün. Ama boğulmuş hissetmiyorum kendimi, eskiden taştığım zamanlarda ki gibi. Genzimi yakan kokuya bakılırsa bu kez farklı olmuş. Sel değil, yanaryağ olmuşum galiba bu sefer. Ateşten olmuş akanlarım, çoşanlarım. Yakmış kavurmuş olmalıyım. Ya da kavrulan sadece benim. Tıpkı, sellerim de sadece boğulan ben olduğum gibi.
Bugün canım hiç yaşamak istemiyor.
Yanıklarım acıyor, tuzlu göz yaşlarım dağladıkça.
Devre dışı bıraktığım, zaten hiç tutamadığım düşüncelerimin peşinden bakmakta sıkıyor beni.
İçeriden bir müzik ulaşıyor kulağıma. ’Benim için üzülme’????? İyi de.. Ben üzülmezsem bana kim üzülür diyorum. Yalnızım! Tüylerim dikiliyor, içime sızıyor melodi. Bir damla daha göz yaşı ile..
.............Bir melodi daha..?
.............Israrla yineleyen. ?
İçerden değil.. Elimi uzatıyorum bilindik bir içgüdü ile. ’ Nasılsın ’ ile başlayan bir ses.. Uyanıyorum..Gülümseyerek dökülüyor bu kez yaşlar gözümden. Aradın ya daha iyiyim.. diyorum. Ardından ilave ediyorum.. ’Bugünü de yaşayacağım kendime inat ’ .. Şaşırmıyor.. Gülümsüyor. Yine kim ne yapmış benim güzel kızıma diye..
YORUMLAR
Gerçek bir yaşam için gereken acıyı sıkıntıyı bilerek mi? yaşamak yoksa kaderci olamakmı.Bugün yaşamak istemessin yarın çok mutlu olup ölümü düşündüğün için salak durumuna düşmendir.İşte kıymet burda devreye giriyor ya baba olarak yada baki bir dost olarak.Artık kim rastlarsa.Sana bol rastgeleler:)))