evlenme teklifi
ahmetle ilk okulu dörde kadar beraber okuduk okulumuz köyümüzün dışında
kaldığı için ahmetle hergün yarım saat okula gidene kadar yürürdük ahmet
bana fıkralar anlatır beni güldürür annesinin yaptığı çilekli kurabiyelerden
banada verirdi okulda da ahmet beni korur saçlarımı çekenleri ahmete söyler
ahmette onlarla çocukca kavga yapardı okuldan çok ahmetle yürümeyi severdim
ahmet hızlı yürür hızlı koşardı ahmetle evimiz karşı karşıyaydı bazen o bize gelir bazen
ben onlara giderdim en çok ben giderdim annesinin çilekli kurabiyelerini bazen
rüyamda bile görürdüm ahmetle en sevdiğimiz oyun yakalamaç oynamaktı babamın
tayini çıkınca evimizi satıp büyük şehire yerleştik o günden sonra ahmetten hiç
haber alamadım taaki ünüversite sınavını kazanıp okumaya başlayana kadar
ben çok değişmiştim saçlarım kısa kesim yüzümdeki çiller lazerle gitti büyüyünce
dahada güzelleşmiştim babamda emekli olmuş bana da hadi kızım evlende
muradını görelim deyip evlenmemi istiyorlardı sınıfa ilk girdiğimde ahmeti gördüm
orta sıralarda oturuyor yanında koltuk deynekleri vardı o an sanki başıma
kaynar sular dökülüyor sandım dünyam yıkılmıştı koşmayı seven çocuk
şu an iki deynekle zor yürüyordu üç gün ahmetin yanına gidemedim ona sadece
uzaktan baktım derse herkesten önce geliyor en sonra çıkıyor
tüm cesaretimi toplayıp ahmete yaklaşarak meraba dedim oda meraba dedi
beni tanımamıştı kendimi tanıtmaya korktum kendimi tanıtırsam ona acıdığımı
düşünebilirdi ahmetle arkadaş olmuştum ikinci bir arkadaşlık her akşam ahmetle
okuldan çıkıp yarım saat yürüyor ahmeti kaldığı eve bırakıyor sonra ben evime
gidiyordum o beni ilk okulda eve getiriyor bense ünüversitede onu eve götürüyordum
ahmetle vedalaşma vaktim geldiğinde ahmet ellerimi sıkıca tutup benle istersen
sende gel yarıyıl tatilimizi bizim köyde geçirirsin annem çok güzel çilekli kurabiye
yapar çilekli kurabiye deyince ahmetle çocukluğum aklıma geldi ahmetle oynadığımız
bir oyun vardı evet hayır ahmet iki kurabiyeyi iki avucuna alır saklar bana sorar
evetmi hayırmı iki elindede kurabiye oldugu için ben hep evet derdim kazanırdım ahmet bana
gelmek istemessen kızmam dediğinde hayır hayır geliyorum oraları çok merak ediyorum
on iki saat sonra nihayet köye yaklaşmıştık ahmet bana etrafı gösteriyor burası
çeşmemiz suyuda çok soğuk akar biliyordum köye girerken okudugumuz ilk
okulu gösterdi burada ilk okulu okudum köyden uzak degilmi dediğimde bir arkadaşım vardı
her gün onla yürüyerek şakalaşarak bu yol bize hiç uzak gelmezdi ne oldu o arkadaşın dediğimde
babasının tayini büyük şehire çıktı bir daha haber alamadım peki onu severmiydin
sevmekmiydi bilmiyorum ama o yanımdayken şimdi senle olduğım gibi hep huzurlu hep
mutluydum nihayet ahmetlerin evine varmıştık ahmetin annesi biraz yaşlanmış daha
bir tonton olmuştu ahmet kapıyı açıp içeri girdiğinde annesi ahmet için çilekli kurabiye
yapıyordu bize hoş geldiniz deyip oturtmak istedi ama ben sizi mutfakta izlemek istiyorum
dedim ahmet bahçeye çıkınca ben annesine bana iyi bakın tanıyabilecekmisiniz dedim
annesi nasıl tanıyayım kızım gözlerim eskisi gibi iyi görmüyor dedi ozaman ben tanıtayım
karşı komşunuz ögretmenin kızı ipek dediğimde tonton anne ağlayarak bana öyle bir sarıldıki
çilek kokusu bana bile bulaştı o esnada içeri ahmet girdi kolay kelsin bayagı iyi kaynaş
mısınız dedi ton ton annenin kurabiyelerinden iki tane alıp iki elime sakladım ahmete
ellerimde kurabiyeleri bilirsen ben ne dersem evet diyeceksin sözmü ahmette
söz dedi kurabiyeleri sakladım ahmet soldakini seçti buldum işte söyle bakalım
ne söyleyecen benimle evlenirmisin ahmet beni tanımıştı evet evet yüzlerce evet ve şu
an evliyiz babamın evini ahmetler almış şimdi babamın evinde kendim oturuyom
YORUMLAR
bence ayni ismi cok kere tekrarlayarak konu bütünlügü bozulmus.olay köyde gecmis olmasina ragmen, kizin babasinin polis olmasi; ki köylerde karakol yoktur bir unutkanlik olsa gerek diye düsündüm.bir kez bile noktalam isareti koymayarak beni yordugunu söylemek zorundayim.
daha dikkatli olman dilegiyle.
.....................f.s.m