- 1297 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
RÜZGAR
İşte yalnızlık… Çağırdığında gelmeyen… İşte burnunda bitti. Korktun mu? Sardı seni…
Şehir suskun, şehir ışıl ışıl… Sessiz… Her hayat kendi içindeki suskun çığlıklarla sonlandırıyor geceyi. Benimse çığlıklarımı duyuracağım hiç kimsem yok. Kendime bile küstüm, kendimle bile konuşmaz oldum. Tahammülüm her konuda sınırları zorlar oldu. Bir yaprak sesi bile sinir sistemimi bozabiliyor. İçimdeki ses kayboldu. Gözlerimin ışıltısı uçup gitti. Hızlı mı yaşadım? Ne dersin?
Amaçsız, umarsız terk ettin bir gün bu şehri… Hatırladın mı? Evet, unutmadığını biliyorum, içinden çıkmadığını… Hadi söylesene neden gittin? Hem de arkana bile bakmadan… Küçük bir otobüs biletiyle bıraktın gittin bu şehri. Nereye ulaştın peki? Vardığın şehri tanıyor muydun,peki ya kişiyi? Evet bir bekleyenin vardı. Rüzgar… Aldı seni ve o karmaşık şehri dolaştın onun yanında. Neydi anlatmak istediği? Peki sen neden hep içinden konuştun? Hadi dokun ona, elinden tut. Koca şehir ve ondan başka kimsen yok. Tutunmalısın o dala. Ama itti seni! Silkeledi kolundan. Uzaklaş dedi sana ama sadece bir kol boyu! Yanımda ama uzağımda ol. Her an terk edecek kadar uzak, sahiplenecek kadar da yakın! Söz dinleme vakti yine… Ne oluyor sana, nerede asiliğin baş kaldırışların? Aşk… Hayır böyle bir şey olmamalı, yani olamaz. Daha farklı hayal etmiştim ben. Daha bi içimi ısıtan. Bu kadar soğuk bir duvar olmamalı içten sarılmak istediğim yer. Kalabalığın içinde akıyoruz hayata. Adımlarımız zaman zaman hızlı, zaman zaman isteksiz.
Ve geldik… Nereye geldin? Seni sadece bir kol boyu sahiplenen insanın hayatına! Evet burası tam beklediğin gibi. Sade ve özenli! Çiçekler arasında seni bekleyen bir köşe. Yık bütün yorgunluğunu hadi. Tabi ümitlerini ve beklentilerinide… Sadece birkaç dakika kaldı hayallerinin, duygularının kirlenmesine. Sonrası mı?
Zülüf döküldü yüze, sessiz çığlıklar ise geceye!