t a h t a a t v e c e m i n t o p u
burası adapazarı
ağustos doksan dokuzun on altısı
saat yirmi bir kırk yedi
tamam anne yatıyorum
hele bir dişimi fırçalayayım
elimi yüzümü de yıkayayım
anne tamam yatıyorum
hele şu günlüğüme bir şeyler yazayım
olur anne yarın yazarım geç olduysa
ille de uyumam gerekiyorsa
geldim yattım ama uyku tutmuyor ki bir türlü
en iyisi biraz düşüneyim belki öyle uykum gelir
yarın ne yapacaktım
heyt be yarın benim doğum günüm be
tam tamına yedi yaşına basacağım yarın
büyüdüm artık be
ahmet abi gibi topa hızlı da vururum belki
yok oğlum o kadar da değil
olsun ama eskisinden sert vuracağım kesin
neyse oğlum uyu hadi uyusana ya
pazularımda taş gibi olacak mı acaba
tabii ki de olacak
ama sünnet olmasam olmazdı
o zaman yarım erkek kalırdın diyor babam
bu işin yarımı da nasıl olur ki
belki de o kadına benzeyen erkek şarkıcı gibi olurdum
aman allah korusun tahta da yok ki vurayım
doğru ya ben sünnetliyim ne diye vuracakmışım ki tahtaya
***
yer aynı yer
ertesi gün
saat sabahın bilmem kaçı
dur anne silkeleme biraz daha uyuyayım
tamam anne bir daha geç yatmam ne olur bırak
oh be bıraktı işte şimdi iki saat daha uyudum mu
anne bırak demedim mi ben sana
hiç mi insaf yok sende
gözümü açtım baktım annem falan yok ortada
niye sallanıyorum o zaman
herkes neden bağırıyor
ışıkları açayım e onlar da yanmıyor
babannemin anlattığı şey mi oluyor yoksa
bir öküz varmış dünyanın altında
burnundaki sineği kovmak için arasıra kafasını sallarmış
o zaman işte dünyada böyle sallanırmış
buna da zelzele derlermiş
ama öğretmenimiz deprem diyordu
öğretmenimiz bize öküzden de hiç bahsetmedi
sizi korkutmak istememiştir yavrum demişti babannem
şimdi yaşasaydı sorardım ona ne yapmam gerektiğini
o da bana ilahi takdir yavrum derdi
ellerini açıcan duanı edicen
hadi öküz dur artık dur
evimizi başımıza yıkacaksın be dur be
***
yer aynı yer
gün yine aynı gün
saati bilmiyorum
daha gündüz olmadı mı ya her yer niye karanlık
gözlerim de açık
üzerimde de bir ağırlık var
evet evet şimdi anladım bana sürpriz yapacaklar
beni annemin ona ananemden kalma çeyiz sandığını koydular
dışarıda bana doğum günü partisi hazırlıyorlar
üzerime tabak çanak da koymuşlar ki bir yere kıpırdamayayım
eskiden saklambaç oynarken hep bu sandığa saklanırdım
anahtar deliğinden dışarıyı gözler
ebe kaleden uzaklaşınca bir çırpıda sobelerdim
şu deliği bir bulup dışarı bakabilsem
hediyelerimi pastamı benim için koşuşturan kalabalığı bir görebilsem
onlar beni koymasalar da ben buraya gizlenirdim
buradan da yokluğumu fark edip
beni heyecanla aramaya başlayacakları ana kadar çıkmazdım
arasıra da ölsem ne olur diye merak edip ortadan kaybolurdum
her şey ben olmadan aynen devam eder mi diye düşünürdüm
dışardan çekiç sesleri geliyor
galiba bana tahtadan at yapıyorlar
geçen sene uğruna saatlerce gözyaşı döktüğüm atı
buradan bağırsam duyarlar mı acaba
bağırsam ve onlara artık at istemediğimi futbol topu istediğimi söylesem
ama ayıp olur şimdi o kadar uğraştılar
saatlerdir takır tukur çalışıyorlar
neyse topu da seneye isterim
belki de atımı cemin topuyla değiştiririm
ama hediye değiştirilmez der annem hediye saklanır
neyse topu da seneye alırız
***
yer hep aynı
saatlerdir buradayım belki de günlerdir
hemen de abartırım
öğretmenimiz bu yaptığıma
pire için yorgan yakmak derdi
başka türlü müydü yoksa
her neyse ya
hadi atı bitiremediniz bari bir dilim pasta verin
birazcık da limonata
bir de günlüğümü verin ki dünkü yazıyı bitireyim
yok yok önce limonata verin çok susadım
bir sürahi olsa içerim
yok deve ama en azından yarısını götürürüm o sürahinin
tak tuk tak tuk tak tuk
galiba at değil de dinozor yapıyor bunlar
sesimi duyan var mı diye bağırıyorlar yukardan
sanki buraya beni onlar koymamış gibi
açın sandığı da çıkayım işte
yukardan hafif bir ışık geliyor
bakıyorum burası sandık değilmiş
burada biri var diye bağırıyorlar
kanlı bir el uzanıyor yukarıdan
korkuyorum ama çaresiz tutuyorum o eli
çekip alıyorlar beni yukarı
it herifler bir at için yapılır mıydı bu diyorum
karşımda sevinçle haykıran alkışlayan turuncu elbiseli insanlar
önlerinde bir yazı AKUT
tekerlekli bir yatağa bindiriyor beni gülümseyen bir asker
hemen bir selam çakıyorum
***
yer seyyar hastaneymiş
gün filan saat falan
babam geliyor yanında annem ve ablam
zelzele olmuş yıkılmış bizim ev
ulan öküz bilirim ben sana yapacağımı
çadırda kalacakmışız sonra ev yaptıracakmış bize devlet baba
şu devlet baba bize ev yaptıracağına şu öküzün yuvasını yapsa ya
***
yer çadırkentmiş
gün falan saat filan
babam bize yemek getiriyor kızılaydan kurtlu
ama sıcak ya o da yeter
radyodan af yasasını çıktığını duyuyorum
babama ne bu af diye soruyorum
babam bana dönüyor af değil oğlum bu diyor
gaf gaf
***
yer adapazarı
gün filan saat falan
babamla cemlerin evinin önünden geçiyoruz
ev sağlam ama cem yok
babama soruyorum
uzağa gitti o diyor çok uzağa
bunları söylerken gözünden iki damla düşüyor
ne oldu baba diyorum
gözüne bir şey kaçmış
iyi iyi ağlamasın da erkekler ağlamaz çünkü
evlerinin bahçesinde cemin topu duruyor
alsam mı acaba
neyse neyse o gelsin oynarız
okullar açılınca gelecek nasıl olsa
İSTİSNA (1999, Hasippaşa)
İstisnalar kaideyi bozar.
YORUMLAR
çok güzel ama yaa gecenin bu saatinde yapılırmı bu ben ağlarım böyle şeylere çok içim burkuldu. Bir garip oldum gercekten bende bi yakınımı kaybettim o depremde..çok anlamlı çok güzell buna gülünürmü hiç? Alkışlar bide salya sümük ağlarım..
Yürekten beğendim niyee kaldırdınkii ebnce sen cıkar sandıktan eskileri küflenmesin naftalin filanda yapma:)
sevgilerimle..