- 639 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARAR GÜNÜ
Hüznün başına vurduğu bir andı. Özlemi, yalnızlığı içini yakıp duruyordu ne zamandır. Saniyeler içinde, evine gitmeye karar verdi. Oysa ki gitmek, birçok planını ertelemesine ve işlerinin aksamasına neden olacaktı. Umurunda bile değildi. Karar verdi ve yola çıktı.
Aslında bulunduğu yerde çok rahattı. Seviyordu çevresindekileri. Çevreye çok zor uyum sağlayan biri de değildi zaten. Pek çok arkadaşı vardı. Tabii yanlış arkadaş seçimleri de oldu. Canını çok acıttılar. Yine de yaşamayı seviyordu. Yaşadıklarından ders çıkarmayı da. Ünlü şairin dizelerini tekrarlar dururdu hep: “Her mihnet kabulüm/ Yeter ki gün eksilmesin penceremden” İnsanları severdi. Ama nefret ettikleri de olurdu. Unuturdu bir zaman sonra nefretini de.
Zor bir çocukluk geçirmişti. Sürekli ağlardı. Olur olmaz her şeye kızar, en ufak sözden alınır, küserdi. Lisede daha sosyal bir genç oldu. Daha az üzülüyordu. “Canımın parçası” dediği dostları vardı. Yediği içtiği ayrı gitmeyen türden. Çok severdi arkadaşlarını. Aynı şekilde sevilirdi de. Birinin başı sıkışsa hemen ona gelirdi. Okulunun voleybol takımındaydı. Maçlarına bütün arkadaşları gelirdi. Çok eğlenceli bir lise hayatı oldu. Son senesinde “ÖSS stresi” denen şey onun başına da bela oldu. Alışkanlıklarını terk etti. Kafasını dersten kaldırmadı. Bir amacı vardı: İstediği yerde, istediği bölümde okumak. ÖSS sonuçları açıklanır açıklanmaz dünyalar onun oldu. Sevinçten uçuyordu adeta. Amacına ulaşmıştı işte. Artık her şey istediği gibi olacaktı. Özgürdü. Ayrıca tam istediği gibi evden de uzakta olacaktı. Çok mutluydu çok...
Ani karar verdiği için otobüs bileti bulamadı. O da aktarmalı da olsa giderim diye düşündü. Ve öyle yaptı. Yolculuğunun ilk kısmı rahat geçmişti. Ama devam edebilmesi için üç saat kadar beklemesi gerekiyordu otogarda. Beklemeye koyuldu. Saatler bir türlü geçmiyordu. Otogardaki insanları incelemeye başladı. Oradan oraya koşup duran insanlar, müşteri çekmeye çalışan satıcılar, beklemekten sıkılıp yorulanlar, gidenler, kalanlar... Hepsini teker teker inceledi. “Birbirinden ne kadar farklı insanlar var” dedi içinden. Sonra bir hemşerisini tanıdı hemen konuşmasından. Aksanı onu ele veriyordu. Hemen seçerdi aradan hemşerisini. Uzakta olunca ne kadar özleniyordu memleket. Konuşmaya başladı onunla. Ortak noktaları çoğalınca neredeyse akraba çıkıyorlardı. Birbirlerine “iyi yolculuklar” dilediler ve beklemeye devam etti.
Sonunda beklenen saat gelmişti. Otobüsüne bindi ve kendini evinde hissetti. Hepsi aynı memleketten, yöredendi. Konuşmalarını dinleyip zevkten dört köşe oluyordu. Ne kadar da özlemişti tanıdık birilerini görmeyi...
Kimseye haber vermemişti eve gideceğini. Evdekilere büyük sürpriz olacaktı. Hele annesi çok şaşıracaktı çocuğunu görünce. O anı kafasında defalarca canlandırmış, heyecanlanmıştı. Çok severdi sürpriz yapmayı. İnsanların yüzündeki o şaşkın ifadeyi görmeye bayılırdı. Yol boyunca bir yandan hayaller kuruyor, bir yandan da yolu seyrediyordu. Günün yorgunluğu ağır basmış olacak ki, uykuya daldı. Sonra aniden büyük bir gürültüyle uyandı. Ne olduğunu anlayamadan etrafına bakındı. Her şey çok karışıktı. Sonra tekrar uykuya dalıverdi. Bir daha hiç uyanamayacaktı!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.