46. ÇEŞİT
SEÇKİN GÜNDÜZ
46. ÇEŞİT
Masa, kutu açacağı ile bitmişti.
’Yaz: bir yastık. Ayraç içinde: kılıflı. Altına:yün örtü. Altına:yatak.’
’Yer yatağı diyeyim mi?’
’Deme.’
’Çekmecelere de baktınız, değil mi?
’Baktık.’
’Bir çift terlik; bitti.’
’Arabada imzalayalım. Tabanım dondu.’
’Kırk beş çeşit deyip kapatıyorum.’
’Toplam, de.’
Başkanları, ’Kısa sürdü,’ deyip paltosunu ilikledi. ’Pek bir şey yokmuş.’
’Olanlar da örneklik.’
’Çatal, kaşık, bardak; her şeyden birer tane.’
Beş kişiydiler. Tutanağı en gençleri yazmıştı. Görevlerini titizlikle yaparken hiç zorlanmamışlardı.
Birkaç giysi dolap başlığı altında sıralanmıştı. Masa kolaydı da üzerindekilerini yazarken azıcık oyalanmışlardı. Perdeyle ayrılmış bölüme geçerken üyelerden biri, ’Sıra ikinci vagonda,’ demiş; demesiyle yanakları allanmış, kimse de gülümsememişti. Delikli taşın yanındaki musluğa eğretice bağlanmış hortum, ucundaki süzgeçle duş görevini üstlenmişti. Demirbaş olmadığı kanısında birleşip onu da ayna, havlu, sabunla birlikte listeye almışlardı. Ocak, tüp, tencere, çaydanlık yoktu. Olması gerekenleri yazmaya kalkışsalar tutanak kaç yaprak olurdu?
İliştiği yataktan kalkarken, ’Durun ! ’ diye seslendi. Dosyayı koltuk altına sıkıştırıp örtünün kıvrımlarını yokladı. ’ İçinde bir şey var.’
Sahanlıktan dönüp, ’ Onu da yazın,’ dedi başkan.
’Kırk altı deyip ekliyorum: bir saç kurutma makinesi.’
Yanındaki fısıldadı: ’Çizginin altına yaz.’
Öbürü uyardı : ’Uzun kablolu.’
’Evet,’ dedi üyelerden biri. ’Üç uzatma kablolu.’
’Hepsini yazayım mı? Sarı olduğunu da?..’
Son çıkan ışığı söndürüp asma kilidi halkaya takmıştı.
Siyah steyşın yolu biliyordu. Kavşaklar geçildi, kırmızı ışıklarda duruldu. Suskundular. Onları dışarıda bekleyen konuşkan sürücü de... Önde oturanı az sonra bir şeyler söyleyecek gibiydi. Bunu sezmişlerdi.
Başını arkaya çevirdiğinde gözleri donuktu. ’Yanlış yazdık,’dedi. ’O saç kurutma makinesi değil; ısınma aygıtıydı.’
’Ya da ısıtma,’dedi başkanları avcunda asma kilidin anahtarı.
’Kısa sürdü ama; daha da sürecek, yorulacağız gibi,’ dedi ortada oturanı.
Sürücünün gözleri, ’Bana da anlatın,’ der gibi içerdeki aynaya, yanındaki tutanakçıya gidip durdu. Kış güneşinden korunmak için taktığı gözlük olmasaydı bakışlarındaki anlamı yakalayabilirler miydi ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.