- 1234 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Öğretenim!
Öğretenlerin öğrettikleriyle düşündüm de yaradan Cehennemi dünyanın son günlerine inşa ettirmiş..
Keşke bahar olsa, kumrular gelse pencereme, komşu bahçede gelincikler kızarsa yine, üzerinde uçuşsa kelebekler, dile gelse karıncalar söyleseler güzel bir şeyler şimdi, ilk okul yıllarımızda kalmış piyeslerde ki gibi, şöyle gönlümüzce...
Kuşlarla havadan, balıklarla denizden, çiçeklerle topraktan söyleşip dilleşsek müzik ve resim dersinde.. Öğretmenimiz yeniden öğretse bize keşke her şeyi...’’ Seyretsek evreni aklın yoluyla’’ ne güzel olur....
Dualar da kesik, kesik bu aralar iç çekiyor yüreğimde. Yine çözemediğim yağmur sıkıntısındayım... Nedenlerim çok bu aralar. Biten bir şeyler var... Solmuş bir şeyler yada… Belki de tükenmeye yüz tutmuş bir şeyler, şimdilik beşikteki tecavüzlerde oyalanan… Duyuyor gibiyim…
Eeee insanlık hali değil mi ya? Dünya da sıkıldı bu arta kalan artık zamanlardan..
Eeee Dünya hali ! Bakıyorum da hemen, hemen herkes de aynı nakarat aynı bilinmez iğrenç virüs...
Herkesin sendromu aynı sözlerle başlıyor...
Neler oluyor bizlere? Neler oluyor bizlere? Neler oluyor bizlere?
İnsanlar iç çöküşlerle nereye gebe gidiyor patlamaya böyle?
Kader mi? Yoksa düzen mi? Neyin düzeni? Kopuk, kopuk yaşamlar, bir de yetmezmiş gibi kopmaya hazır insanlar...
Her konunun gölgesinde bilinmeyen çatlak düşmanlar...
Ama sevgi, ama saygı, iş, okul, ahlak,yaşam nefes almak, yıkmak, dökmek...
Yeni, yeni ağlayacak birilerini dağlayacak yeni insanlar üretmekten başka gayesi olmayan bu insanlar, her an her yerde... Yolda, izde, önümüzde, arkamızda her an patlamaya hazır deli versiyonlar.. Ha geldi ha gelecek, ha kaptı, ha kapacak metropollerde doğan ölüm dansı.... Yeri ve zamanı nerede nasıl geleceği belli olmayan acılı yoğurtlu kamikaze olaylar... Ama gözlerin döndüğü, dönünce de kurbanlarının ne halden ne hale geleceği belli olmayan meçhul yarasalara eşlik sunulmuş hayatlar...
Gün ışığı görmemiş ensest sorunların hortladığı bu zamanda mahkum yüreklere bakmak kimsenin aklına dahi gelmiyor dibimizdeki düşman zamanlardan...
‘’ Ha gönül,
Ha memleket,
Ortası cezaevi..’’
Gerçek aşkı, sevgiyi, saygıyı ve gerçekten okumayı yazmayı öğrenmeyi, öğretmenleriyle birlikte meçhule yollamışlar... Ne yazık ki öğrenmekten kaçan biz öğrenciler ise, hala uzun bir teneffüsteyiz müstahdem Salih amcada unuttu ders zilini çalmayı... Oysa dünyanın zilleri çalıyor, sizler de duyuyor musunuz ? İçinde milyarlarca suç ve ceza.. Keza kendi geleceğimizin karnesi şimdiden fişlenmiş ve biz öğrenmemekte hala ısrar eden tembel öğrenciler, öğretmenlerimizle birlikte toptan sınıfta kalıyoruz.
Keşke bahar olsa, kumrular gelse pencereme, komşu bahçede gelincikler kızarsa yine, üzerinde uçuşsa kelebekler, dile gelse karıncalar söyleseler güzel bir şeyler şimdi, ilk okul yıllarımızda kalmış piyeslerde ki gibi şöyle gönlümüzce... Beyaz yakalı siyah önlüğümle yine ilk okul öğretmenimden çekine, çekine düşsem Şair Yahya Kemal İlk okulunun yoluna...
Kuşlarla havadan, balıklarla denizden, çiçeklerle topraktan söyleşip dilleşsek müzik ve resim dersinde.. Öğretmenimiz yeniden öğretse keşke bize her şeyi...’’ Seyretsek evreni aklın yoluyla’’ ne güzel olur....
24 Kasımı öğretenler günü ilan etmişler, ne güzel.. ‘’Gününüz kutlu olsun öğretenlerim!!!’’
Ama, yine de düşünmeden edemedim efendim..
‘’ Yaradan Cehennemi dünyanın son günlerine inşa ettirmiş..’’
(Sabiha Rana)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.