BAY CASPER...
Her sabah aynı saatte rastlıyorum ona...Zamanı hiç sektirmiyor. Kutsal bir görevi yerine getirir gibi, temiz ve sade giysileriyle beliriveriyor saatin sekiz otuzunda... Hep aynı palmiyenin altında bisikletinden iniyor, selesine koyduğu içi dolu poşeti özenle eline alıyor, sessiz, küçük ama sağlam adımlarla deniz kıyısındaki minicik yeşil alanı mesken tutmuş güvercinlere doğru ilerliyor...
Üç yıldır görüyorum onu...Bunca yıldır o gelmekten vazgeçmedi; ben de onu izlemekten...Bay Casper koydum adını...En işlek caddede, yüzlerce taşıtın arasında nasıl da korkusuzca bisikletini kullanabiliyor diye şaşıyorum ona...Üstelik yüzünde eksilmeyen bir çizgi gülümseme...Hiç mi telaşla akan bir trafik içinde asılmaz bu adamın yüzü?..
Artık hergün yeni senaryolar yazıyorum hakkında... 55-60 yaşları arasında olmalı diye düşünüyorum. Evlidir ve mutlaka çocukları vardır ve çoktan ekmeğini kazanmıştır onlar da...Belki torunları da vardır. Hem çocuklarına hem de torunlarına bahçeye olmasa bile, saksıya çiçek dikmeyi öğretmiştir kesinlikle...Karısı her sabah güler yüzle uğurluyordur onu ve şöyle sesleniyordur arkasından: "Yemi öyle savurup atma ha!..Telef olur sonra...Topluca bir yere at ki, çokaşıp yesin yaramazlar..."
Belki evli değildir...Yanlız yaşıyordur, ya da yaşlı bir annesi vardır üzerinden hayır duasını eksik etmeyen...
Yaşamı çok sade olmalı diye düşünüyorum. Ama geleni, gideni, arkadaşı, dostu çok olmalı...Bir kedisi vardır mutlaka, ya da köpeği, kuşu, balığı...Evine hergün gazete giriyordur. Baş sayfasından son sayfasına kadar büyük bir dikkatle okuyordur onu...Bay Casper eminim dünya klasiklerini de okumuştur. Hem de altını çize çize...Sinemaya, tiyatroya hatta ekonomiye dair iki çift lafı vardır söyleyecek...Bütçesi hiç açık vermiyordur...Pahalı giysilere düşkünlüğü yok sanırım. Topu topu iki ceketi, üç pantolonu, birkaç da gömleği var kendisini ilk gördüğümden beri. Ama onlar da her zaman temiz, her zaman ütülü...Hırsın, kıskançlığın, bencilliğin izi yok yüzünde. tam tersi öyle dingin ve huzurlu bir ifade var ki, insan kıskanmadan edemiyor... "Ben mutlulum" diyor yüzü açık açık..."Yaşamdaki onca olumsuzluğa rağmen ben mutluyum...çünkü yaşadığım sürece yüzüm doğaya dönük benim..."
Tanışsak, iki çift laf etsek, kuracağı cümleler de sade olur sanırım Bay Casper’ın...Uzun, karmaşık, süslü cümlelerin büyük yalanlar gizlediğini bilir diye düşünüyorum...
Üç yıldır görüyorum onu...Her sabah aynı noktada buluşuyoruz birbirimizi tanımadan...Ben servise binmek için geliyorum, O, güvercinlere yem vermek için...
Bu sabah...Bu sabah Bay Casper gelmedi biliyor musunuz?...Acaba?!.. Yok canım, kötü şeyler düşünmemeliyim...Mutlaka işi çıkmıştır...Belki yeni güvercin grupları oluşturuyordur kentin bir yerlerinde...Burda da öyle olmadı mı?..Üç yıl önce iki-üç olan güvercin sayısı, onun sayesinde onlarcaya ulaşmadı mı?
Bakın BAY CASPER!.. Eğer yarın sabah da gelmezseniz, güvercinlere yem verme işini ben üstleneceğim bilesiniz...Zaten uzun zamandır kolluyorum bu fırsatı.
Ama siz yine de gelin olur mu?
Çünkü benim gibi güvercinleriniz de özler sizi...
Hı Bay Casper?..