KÜÇÜKLÜKTEN KISA HAYALLER
Anadolunun bir yerinde, topraktan yapılmış büyük büyük dedesinden bile daha yaşlı bu evde yaşamak o küçük beyninde neden sorusunu getirmiyordu.Şu kısacık ömründe varlığın ne olduğunu bilmiyordu ki yokluğu sorgulasın.Yalnız, ayakları lastik ayakkabının içinde üşüdüğünde özeniyordu ,çarşıda gördüğü ayakkabının kendi ayaklarında olmasına.Ne lanet ayakkabılardı onlar.Aslında sadece ayak kabı olabilirdi o lastik müsvetteler, alışkanlıktandı ayakkabı demeleri.Kışın donardı ayakların,yazın sıcaktan vıcık vıcık çamur olurdu terden.Bir de üzerindeki demir ökçe, iz yapardı ayaklarında.Zamanlada yara.O zamanda terlik giyerdi.
O küçük zamanlarında farketti varlığı kıskanmanın anlamsız olduğunu.Hiçbir zamanda özenmedi zenginliğe.Öyle bir hırsıda olmadı zaten.Yokluğun anlamsızlığını düşlerinde gidermeye başladı.Artık erkenden yatıyor, dalana kadarda düşler kuruyordu.Bazen süpermen, bazen bir futbolcu, sevilen bir şarkıcı, aklına ne gelirse artık.Güzel arabalara binip, güzel elbiseler giyip, güzel anlar yaşıyordu.Sevdiği arkadaşlarınıda unutmuyordu, onlarıda götürüyordu gittiği yerlere.Gündüzleri ise ayakta uyuyordu aslında yaşarken.Tersine dünya olmuştu.Geceler gerçek gündüzler düş.
Büyürken de farketmedi varlığı da yokluğuda.Öylesine gitti geldi işte hayat.Bir tek çocukluğundan isteyipte alamadığı o oyuncak otobüs vardı aklında.Mahalleye el arabasıyla herşeyi satmaya gelen o adamın tezgahında gördü o küçük otobüsü.El kadar metalden yapılmış pencerelerinden dışarıya mutlu mutlu bakan insan resimlerinin olduğu şirin bir otobüstü.Adam gidene kadar ayrılmadı o tezgahın başından. Sadece otobüse bakıyordu.Adamın gitme vakti geldiğinde de el salladı otobüsün mutlu yolcularına. Gözündeki iki damlayı içine akıtırken.İlk defa isyan etti yokluğuna.Ne
kadar diye bile soramamıştı.Yoktu ki hiç almaya umudu.Ertesi gün kapıda tüm gün satıcının gelmesini bekledi , ertesi günde , sonrakinde de...
O otobüsün içindeki insanlarmıydı onu bu kadar etkileyen bilmiyordu.Aslında yollarda yolculuklarda ne kadar hüzünlü gelirdi insanlara.Her yol bir ayrılık yada kavuşmanın habercisiydi aslında.Demek ki otobüsteki insanlar, sevdiklerine, sevdikleri yerlere gidiyorlardı. Ondan bu kadar mutluydular.Gece düşlerinde kurduğu hayali yere, bu oyuncak otobüsün, resimden ibaret yolcularının, gittiğine mi inanmıştı acaba?Kimbilir....
Biraz büyüyüp te okulda kravat takma yaşına gelince ilk defa bir şeyinin herkesten fazla olduğunu farketti.Kravat,evet kravatlar.İlk defa sahip olduğu birşeye, çoğul eki takarak kullanabiliyordu ve ilk defa üstündeki birşeyi hergün giymek zorunda kalmıyordu.Babasının memur ve kendinden büyük üç abisi olmasından dolayı evde kravat sayısı çoktu.Hepside askıda bağlı bir şekilde duruyordu ve hergün istediği bir tanesini takıyordu.
Büyüyüpte koca adam olduğunda farkında olmadan yaptığı bazı şeyleri farketti.
-Kendine bir sürü ayakkabı almıştı ve hiçbiri ökçeli değildi.
-Ne zaman el arabasında bir şey satan adam görse koşarak yanına gidiyor ve oyuncak otobüs varmı diye bakıyordu.
-Tüm kravatlerı evdeki askıda bağlı bir şekilde duruyordu ve kendisi hala kravat bağlamayı bilmiyordu.
-Bir de geceleri yatağa yattıktan uzun süre sonra uyuyabiliyordu. Kimbilir ne hayaller kurarak....