Gözler
Nasıl olduysa bir gün, bütün duyu organları insan suretinde yaratılmış da bir araya gelmişler. Birbirlerini ilk defa görüp duymanın, birbirleriyle ilk defa konuşmanın etkisiyle kibire kapılmışlar ve aralarında tartışmaya başlamışlar. İlk olarak deri söz almış:
- “Ben olmasam insanlar sıcağı, soğuğu hissedemezdi, hiçbir nesneyi algılayamazdı.” Demiş.
Bunu duyan kulak söze atılmış:
- “Senin yaptığın da iş mi? Esas ben olmasam insanlar birbirini duyamazdı. Kimse kimseyle anlaşamazdı. O güzelim nağmeler kimsenin gönlüne lezzet vermezdi.” Demiş.
Derken burun söze karışmış:
- “İyi söylüyorsunuz da ben olmasam birbirinden hoş, güzel kokular nasıl insanlara ulaşacaktı? Güller, laleler sadece renkleri, görüntüleriyle mi tanınacaktı?” demiş.
Bunları sabırla dinleyen dil, zafer edasıyla konuşmaya başlamış:
- “Hepiniz marifetlerini söyledi. Hepiniz marifetini benim marifetimle söyledi. Düşünsenize ben olmasam insanlar birbirleriyle konuşup anlaşamaz, hayatın anlamı olmazdı. Bir başka özelliğim var ki bu da beni hepinizden farklı kılıyor: Ben olmasam hayatın tadı da olmazdı. İnsanlar yiyip içtiklerinden bir şey anlamazdı.
Gördüğünüz gibi hem hayatın anlamıyım: İnsanlar benimle konuşup anlaşıyor
Hem de hayatın tadıyım: Vücuda gıda olan her şey benimle lezzet kazanıyor.” Diyerek gururlu bir tavırla diğerlerini süzmüş.
O zamana kadarki konuşmaları sabırla ve sessizlikle dinleyen göz yine sükûnetini bozmamış. İlk olarak deriye:
- “Senin dokunup algıladığın şeyleri ben onlarca metre öteden görürüm,
Daha sonra kulağa:
- “Senin uzak mesafelerden işitemediklerini ben bir bakışımla çözerim,
Daha sonra buruna:
- “Senin kokusunu alamadığın nice güzellikleri ben insanlara dolu dolu yaşatırım,
Ve son olarak da dile:
- “Senin tadıp anlamaya çalıştığın yiyecekler önce benim bakışımdan geçer,
Hem senin nice eğip bükerek söylediğin sözlerin hakikati benim bir nazarımla anlaşılır,
Ve dahi senin nice söyleyemediklerin, dillendiremediklerin derinden bir bakışımla kalplere işlenir” der gibi bakmış.
Gözün bu sözsüz karşılığını hisseden bütün duyu organları ona hak verir gibi boyunlarını bükmüşler.
Ufuk ÖZGEN
19.10.2006
YORUMLAR
Gerçekten de farklı bir anlatım.Belki bu anlatımda dah farklı bir tarz olsaydı , hani biraz daha duygu katsaydınız.bence daha iyi olurdu.örneklendirmeler de duyguya yer verebilirdiniz.
O zaman hem göze ,hem kulağa ,hem dile, bütün uzuvlara hitap ederdi.ama iyiydi.analtım uslüp sade.
Başlarılar.