Gerçeküstü Aşk Masalları Bölüm 1
Aşk için,sevda için neleri göze alırdınız? Acı çekmeyi,aç ve susuz kalmayı yada uykusuz? ölmeyi mi göze alırdınız yoksa? Bir hikaye biliyorum;bir kadın sevdiği için YAŞAMAYI GÖZE ALDI! Üstelik sevdiği hiç onu sevmezken hatta görmezken...
Sen acı çekmeyi,
acı çektirmeyi,ölmeyi ve öldürmeyi marifet sanıyorsun
güzel kız!
oysa ben senin için inatla yaşıyorum;
her nefesi senin için alıyorum...
Henüz 19 yaşında,hayatının baharında bir genç kız.Tek derdi okuldan eve,evden okula gitmek değil elbette;sevdi işte! Adı BAHARdı,bir nisan günü,bahar yağmurlarıyla tutuldu aşka. Kim bilirdi ki;bu onun hayatının aşkı olacak,bir ömür çekecekti bu sancıyı? sırtında ağır bir yük,kendi ağırlığının yüz katı belki de! ama taşıyacaktı,taşıdı...
ORHAN bir üst sınıftan bir öğrenciydi. Okula her gün erkenden gelir,derslerine girer sonra da kantinde beklerdi;sevgilisi AYTEN için! bütün okul bilirdi ki;orhan ve ayten birbirlerini delicesine seviyorlardı. öyle çok seviyorlardı ki;bir çok şeyi göze almış ve bir çok şeyi paylaşmışlardı. Orhan’ın ağzından Ayten,Ayten’in ağzından Orhan düşmezdi. ders aralarında,boş zamanalrında,gece,gündüz sürekli birlikte olur,her fırsatı değerlendirirlerdi. onlar için aşktan öte bir duyguydu bu ve tüm dilekleri bu büyünün bozulmamasıydı...
İşte böyle bir aşkın yaprakları arasından,toprağın hiç güneş almayan bir yanından doğdu Bahar’ın aşkı! Öyle umutsuz bir meyveydi ki bu;Orhan’ı her görüşünde içi bir başka garip oluyor,mutluluk ve hüzün aynı anda doluyordu ciğerlerine. Derin bir nefes almak ve ciğerlerindeki bu duygu yoğunluğunu atmak,kurtulmak istiyordu bahar;fakat yapamıyordu... Defalarca karşılaşıyordu orhanla! Üstelik artık uzak durmaya,olmayacak duaya amin dememek için kaçmaya karar vermişken!
Kader; düşlerin katili,korkuların uyanışıdır ya? Bir akşam kara haber geldi orhan’a! Ayten trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Babasının dalgınlığı tüm ailenin ölümü ile sonuçlanmıştı! Orhan haberi aldığında neye uğraaığını şaşırmış,tüm vücudu hem yanmış hem de üşümekten morarmış gibiydi...Tek bir söz söylemedi;gözlerinden süzülen damlalarca yaşı silmedi,sadece sustu! Kimseyle konuşmadı,bir hafta bir ay,bir yıl...
Ayten’in ölümünün üzerinden tam bir yıl geçmişti ve Orhan hala yastaydı. Tüm bildiklerini unutmuş,aklını kaybetmişti. Ailesi onu okuldan almak,tedavi için hastane hastane dolaştırmak zorunda kalıyordu;ancak bu hastalığın tedavisi yoktu,olamazdı! Bua rada tüm bunlar Orhan’ın hayatını zindana çevirirken;onu delicesine uzaktan seven Bahar da yasa bürünmüştü. Her gün Orhan’ı kantinde arıyor,bulamıyor,ağlıyordu. Üstelik okuldan alındığını,tedavi gördüğünhiç iyi olmadığını öğrenince;acısı bine katlanıyordu! Günlüğüne her gün onun mutlu olamsını çok istediğini,onu delice sevdiğini yazıyor,Allah’a dualar ediyordu;bir an önce iyileşsin diye...
Sonra bir gün,Orhan’ı gördü. Bir temmuz sabahı,günlerden pazar. boş bir banka oturmuş,kendine kendine konuşan bir aşık! elinde bir kaç papatya,parmak uçlarıyla dokunuyordu yapraklarına,birşeyler fısıldıyordu. Bahar yanına gitmek,ellerini tutmak ’artık üzülme ne olur!’ demek istiyordu. Uzaktan seyretti onu dakikalarca. Sonra bir şey oldu! Daha evvel belki de yüzüne hiç bu kadar dikkatli bakmamış olan Orhan Bahar’a baktı,baktı,baktı...Gülümsedi! Bir yıldır gülmeyen orhan gülümsemişti. Bahar da gözlerinden yaşlar süzülerek gülümsedi. Orhan’ın yanına gitti,oturdu. ..