AŞK VE IŞIK
Bir gece gözümü bir damla uyku tutmadı.
Pervane’nin Mum’la konuşmasını dinledim.
Şöyle diyordu Pervane,ateşten sevgilisine;
"aşık olan benim, yanmak bana yakışır. Ağlayıp sızlayan ben olmalıyım.
Peki sen niçin ağlıyorsun?"
Mum;
" Benim zavallı sevgilim dedi Pervane’ye, ’tatlı bal’ımdan ayırdılar,
haksızlıkla elimden alınınca Şirin’im, Ferhat gibi ağlayıp sızlamak da bana
yakışır olmuştur. "
Hem konuşuyor,hem de yanağından ateşten süzülen damlalar
döküyordu Mum:
"Meclisleri ışıtan nuruma bakma sen, sel gibi içime akan ve beni yakan
ateşime bak. Senin aşkın kuru bir iddiadır.
Ne sabır var sende, ne de tahammül.
Azıcık bir parıltı görünce kaçıyorsun.
Ben yanıp eriyinceye dek metanetle dikilirim ayakta...
Senin sadece kanadını yakar aşk ateşi...
Beni ise baştan ayağa yakmıştır."
Söz sultanı Sadi Mum gibidir.
Görünüşü gösterişlive parlak, içyüzü ateşli ve yanıktır.
Şem’le Pervane dertleşirken gece ilerledi, derken peri görünüşlü bir güzel
yaklaştı ve"püüfff" diye üfleyip söndürdü onu.
Zavallı mumun dumanı başından çıkarken, "aşkın sonu budur" dedi ve
canını verdi.
Aşk ölerek kurtulmaktır geçici dünyadan.
Sevgilisinin eliyle ölenin mezarına gidip de ağlama....
"Ne mutluluk!" diye gıpta et, sevdiği onu öldürmeyi öldürerek diriltmeyi
kabul etmiştir,diye düşün.
Eğer aşıksan bu kemeninden kurtulmaya çalışma...
Sadi gibi korkusuz ve özgür bir aşık ol...
Büyük denizlere açıl, demiyorum, lakin bir kez açılmışsan tufandan
korkma...
(ALINTI)