- 571 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YİNE BAŞLIYORUZ
Herkes birşeylerden şikayetçi oluyor şu hayatta.Baba oğuldan şikayetçi,oğul babadan.Şair kafiyeden şikayetçi,yazar virgülden.Parmaklar tırnaktan şikayetçi,tırnaklar kirden ve gerçekler hayalden şikayetçi,hayaller gerçekten...
Emre on sekiz yaşında hislerinde ve düşüncelerinde ölümü arzulayan,dostlarına bağlı bir gençti.Pırıl pırıl dört dostu vardı. Adları; Hayal,Gerçek,Umut ve Ümitti.Genç çocuk bir gün hayali ile dolaşırken Türk sineması vari bir olay yaşanır.Karşıdan karşıya geçmekte olan çocuğa hayalinin gözü önünde araba çarpar.Çocuk kan kaybetmekte ve her saniye ölüme yaklaşmaktadır.Yanında ki Hayal’in eli kolu bağlıdır.Çünkü şimdi hayal sırası değildir.Ambulans çağırır Hayal.Ambulans gelir,çocuğu arabaya koyarlar ve hızla hastaneye giderler.Çocuk yapılan ilk yardımlara cevap vermez.Kalp yavaşlamakta,nabız durmakta,solunum yapılamamaktadır.Ve hayal bozar sessizliği "Çabuk olun kaybediyoruz!" Ve hastaneye gelirler,apar topar ameliyata alınır Emre.Ama Emre’nin hayatta gözü yoktur.Hiçbir tedaviyi bünyesi kabul etmez.Ve beklenen an gelmiştir.Doktor ameliyat odasından çıkmıştı.Doktoru gören Hayal hemen ayağa kalktı."İyileşecek mi Doktor Bey?" dedi. Doktor çaresizlik anında verilecek en güzel cümleyi kurdu "Allahtan ümit kesilmez." Emre her saniye ölüme gidiyordu.Hayalin gözü yaşlı kalmıştı,boynu bükük.Hayal,Emre’ye "Bu kadar çabuk pes edemezsin." diyordu.Hayal Emre’nin yanına gitti.Ellerini tuttu ve şu sözleri söyledi "Yazarım hayatının en kötü senaryosunu oynuyorsun.Bu filmi ben çekmek istemiyorum.Acıklı sonlara alışık değiim.Kalk filmin sonunu beraber getirelim." Bu sırada Emre belki de hayatının son rüyasını görüyordu.Rüyasında Emre koskoca bir ovadaydı.Uzakta da ovayı ikiye bölen bir çizgi bir de levha vardı.Sağ levha öümü, sol levha hayatı gösteriyordu. Emre hiç düşünmeden ölüme koşuyordu.Tam sınıra gelmişti ki bir ses duydu arkasından "Nereye Emre bu kadar kolay mı bizleri bırakmak?Hayalini bırakıyorsun ha öyle mi?" Emre ise gitmem lazım diyordu.Herkes beni orada bekliyor.Hayal "Ya biz seni beklemiyor muyuz sanıyorsun?"diye cevap verdi.Emre bu cümleye bir şiirle karşılık verdi. Hayatım boyunca hep ölümü düşledim/Ben ölümü düşlerimden de çok sevdim.Hayal de bir şiirle karşılık verdi.Sen garip bir biçaresin/Bu yüzden hayatından vazgeçmemelisin/Sen benim yazarımsın/Umutlarını da kitabına eklemelisin. Emre ise artık oynamak istemiyorum diyordu."Bu oyun beni çok yordu.Herkesi mutlu etmeye çalıştım ben de mutlu olmak istiyorum izin verin gideyim." Hayal sert bir ifadeyle "Git,ama şunu bil gidersen asla dostum değilsin.Ne mezarına gelirim ne de senin için dua ederim." Tam bu sırada geride kalan üç dostta geldi.Öönce Emre’nin yanına Umut gitti "İnsanoğlu umut ettiği kadar yaşıyor bu dünyada öyle değil mi?"dedi. Sonra sözü Ümit aldı "Ümitlerin bittiği yerde ölüm başlıyor,ölümün başladığı yerde ise hayat yeşeriyor." Ve söz sırası Gerçekte idi.Elinde bir gül vardı Gerçek’in, tam sınra dikti gülü ve konuşmaya başladı. "Biliyorum bugüne kadar hep ölümü düşledin,hayattan hiç hoşlanmadın.Mutluluk oyunu diye bir oyu yarattın kendine herkesi mutlu etmek istedin.Hiç belli etmedin ama sende bu oyunun bir parçasıydın aslında.Onları mutlu ederken kendini mutlu ediyordun,onları güldürürken kendini güldürüyordun,Mutluluk bize günah diyordun,her zaman günaha giriyordun.Yalnızlık arkadaşım diyordun,her zaman arkadaşsız kalıyordun.Hadi gel yeni bir başlangıç var ötede hadi gel başlıyoruz."dedi. Emre ne yapacağını bilemiyordu ve son sözleri ölüm tarafından gelen iki kişi söyledi.Bunlardan ilki Emre’nin anneannesiydi. "Git yavrum, hadi durma git."Emre gözleri yaşlı bir şekilde "Gelmek istiyorum anneanne." Anneannesi "Olmaz yavrum daha çok erken,Senin orada yapacakların var.Dünyada mutlu olmayı bekleyen o kadar çok insan var ki.Git oyununu oyna ve gördüklerine benden selam söyle." İkincisi de ölümle noktalanan bir aşktı. Kız" Aşkım buraya gelmeyi düşünmüyorsun değil mi?Hadi geri dön başka bir şekilde karşılaşmak istiyorum seninle..Beni düşünme ben burada çok mutluyum.Sen gelirsen daha da mutlu olurum ama dostlarını dinle.Çünkü insanlar HAYALSİZ,ÜMİTSİZ,UMUTSUZ VE GERÇEKSİZ yaşayamıyor."Kız da ,anneannesi de oradan uzaklaştı ve el salladılar Emre’ye... Emre kararını vermişti.Hayat çizgisine adımını attı.Ve çizgide ki gül filizlenerek daha da güzelleşti.Ve tüm ova bir gül bahçesine dönüştü.
Nihayet gözlerini açan Emre karşısında ki Hayal’e "YİNE BAŞLIYORUZ" dedi. Emre’nin yerinde olsanız siz ne yapardınız acaba? Ömür boyu kovalanan bir gerçek mi yoksa olmayacağını bile bile hayallerin peşinde koşmak mı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.