- 1271 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYKÜM
ÖYKÜM...
Genç adam,üniversitede okumaya başladı.Ama nasıl okuyacaktı!Ailesinin,
iyi bir geliri yoktu.Ona gönderebilecekleri fazla bir paraları yoktu.
Genç adam,Ankara’ya gittiğinde,ilk olarak kaydını yaptırdı.Ama okul harcını
ve kitapları alacak parası yoktu.
Kendine barınacak bir yurt buldu ve Kredi Yurtlar Kurumu’na,kredi için başvurdu.
Oradan gelecek parayla hiç olmazsa bazı giderlerini karşılayabilirdi.
Ama karnını doyurabilmesi ve basit giderlerini karşılayabilmek için cep
harçlığına ihtiyaç duyuyordu...Evden gelen para,üç öğün simit almasına yetiyordu.
Ankara gibi bir şehirde Hukuk tahsil etmek...Hayal gibi geliyordu o’na.
Dersleri düşünmüyordu.Onlar işin en basit yanıydı.Önemli olan zaruri ihtiyaçları
ını karşılayabilmek,defter,kitap,kalem ve vs için para gerekiyordu.
Zaten liseyi devlet parasız yatılı okumuştu.Öğretmen olacaktı ancak
3.sınıfta yönetmelik değişmiş ve lise mezunu olarak Üniversite sınavlarına girmiş
ve birinci tercihi ANK.Hukuk Fakültesini kazanmıştı.
Günlerdir,doğru dürüst bir şey yememişti.Arkadaşlarından da,borç istemek zoruna gitmişti.
Kurtuluş Parkı’nda,banklara oturdu ve düşünmeye başladı.Çalışmadan olmayacaktı.Ama nasıl?
O günlerde anarşi diz boyu,üniversiteli gençleri,anrşist görüyordu herkes.!.O’na
kim iş verirdi.Bu koca şehirde kimseyi de tanımıyordu ki,o’na kefil olsun!!!
Parktan çıktı,yürümeye başladı.Soğuk Ankara’da,yalnızlığına bir kere daha hayıflandı.
Gözlerinden yaşlar,sessizce kaldırımları ıslatıyordu.Yüreyerek kaldığı öğrenci yurduna geldi.
Zaten hiç arabaya binmezdi!Arabaya vereceği parayla kitap alırdı...
Üçüncü katta ki,odasına çıktı.Arkadaşları halinden bir şeyler olduğunu sezinlemişler ki,"Hayrola hasta mısın?"
diye sordular.Hayır bir şeyim yok,dedi.Bilemezler ki o’nun aç olduğunu!..
Gitti bir şişe su doldurdu.Yatağına yattı.Acıktığında bir bardak su içti!Devamlı uyuyordu.
Evden gelmesi gereken para da,gelmemişti.Bankayada ikide bir gidip,
sormaya utanıyordu.Devamlı su içip uyuyordu.Nasılsa param gelecek,bir kaç gün sonra da iş bulur
çalışırım,diye düşünüyordu.Artık midesi bulanıyor,gözleri kararıyor,tuvalete
zor gidip geliyordu.
Böyle iki gün geçti,bir de yatmadan önceki gün,üç oldu diye düşünürken,yurdun hopörlerinden
kendi adının anons edildiğini,duydu.İnanmak istemedi önce,bana öyle geliyor,diye düşündü.Anonslar
gittikçe sıklaştı.Aşağıya inme gücünü kendinde bulamıyordu.Bir arkadaşı nefes nefse odaya girdi ve
"duymuyor musun,ziyaretçin geldi"dedi.İyi de onun okul yıllarında hiç ziyaretçisi,olmamıştı ki!
Arkadaşının yardımıyla,giyindi ve merakla ,ama yavaş bir şekilde,ziyaretçilerin bulunduğu yere gittiler.
Kapıya geldiklerinde,kendini bayılacak gibi hissediyordu.Gözlri de net görmüyordu.
Kendisini ziyarete gelenleri tanımıyordu!Yanlarına oturdu.Zoraki gülümsüyerek
"Hoş geldiniz"diyebildi.Gelenler bir yaşlı adam ve genç bir adamdı.
"Hoş bulduk"dediler.Genç olanı "hasta mısınız?"dedi."Önemli değil,biraz rahatsızım"dedi.Çay söylediler.
Genç adam,ağır ağır çayını yudumladı,midesi kavruldu,yüzünü ekşitti.
"Ziyaretinizin sebebini öğrenebilir miyim"diye sordu?Yaşlı olanı "oğlum
benim,torunum yeni doğdu,doğum sonrası sarılık oldu.O’na taze 0 RH - kan gerekli.Kanının tamamen değişmesi gerekiyor.
Hiç bir yerde bulamadık,Samsun’dan geliyoruz.Senin adını da Fakülteden aldık.Yardım eder misin?"
dedi.Genç adam,buruk bir şekilde gülümsedi..."Tam da kan verecek zaman"diye düşündü.
Yaşlı adam gözlerini açmış evet demesini bekler vaziyetteydi.Biraz düşünen Genç adam "peki"dedi.
"Bana biraz müsaade edin,yemek yiyip,geleyim,ondan sonra gideriz"dedi.
Yaşlı adam atıldı,olur mu,sen bizim misafirimizsin artık,biz dışarda sana yemek yediririz"dedi.
"Olmaz öyle şey"dedi genç adam,mağrur gururu devreye girmişti.Bir arkadaşına bakındı borç isteyip
yemek yiyecekti.Yaşlı adam,anlamıştı...Oğluna dönerek"arabayı çalıştır,arkadaşı önce lokantaya götürelim"dedi.Bu emrivaki
karşısında genç adam bir şey diyemedi.Yaşlı adamın oğlu,babasına sarıldı "yavrum kurtulacak,baba"dedi ve arabayı çalıştırdı.
Genç adam arabaya bindi ve Ulus’ta bir lokantanın önünde durdular.Hemen bir çorba istediler.O çorbasını,gayet yavaş ve
edeplice içti.Aslında açlıktan gözü dönmüştü,ama yine de terbiyesini muhafaza etti.Ardından patlıcan kebap geldi,yanında cacık."Körün istediği bir göz
ALLAH verdi,iki göz"Yemekten sonra,kaymaklı kadayıf geldi.Onuda yedikten sonra,aklı başına geldi genç adamın."Ah,bir de çay olsa"diye düşünürken
bir demlik çay geldi masaya.Yaşlı adam,halden anlamıştı.Genç adam herşeyi net görüyordu artık ve sağlıklı düşünebiliyordu.
"İçinden,Allah’ım,kimseyi açlıkla terbiye etme"diye geçirdi."Evet artık ben hazırım,gidelim bir an önce kan verelim"dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine geldiler.Önce kan sayımları yapıldı ve onay alındı.Yaşlı adam doktorun yanına gitti.
Bir saat sonra sedyeye uzandı,genç adam.Aklından üç saat önceki durumunu geçirdi ve "Allah’ım senin
gücün nelere kadir"diye düşünürken kolundaki sızı onu kendine getirdi.Ameliyat için 800 ünite taze kana ihtiyaç varmış.
Genç adamdan 400 ünite alacaklarmış.Genç adam Hemşireye"hepsini benden alsanız olmaz mı"dedi.
Hemşire"hayır,o zaman sizin sağlığınız tehlikeye girer"dedi."Peki o zaman 600 ünite alın bari"dedi.Hemşire bir kağıt
getirdi ve okuyup imzalarsanız,alırım dedi.Genç adam düşünmeden imzaladı.Sonuçta bir hayat kurtulacaktı,bunun bilincindeydi.
Ayağa kalktığında,başında kurşun gibi bir ağırlık,hemen yerine uzandı.Hemşire bir tatlı getirdi
ve yemesini istedi.Tatlıyı yedikten sonra yirmi dakika kadar daha yattı.İçini tarifsiz bir mutluluk kaplamıştı,sayesinde
bir yavru sağlığına kavuşacaktı.Mutlu bir yüz ifadesiyle baba oğulun yanına gitti.Yaşlı adam ağlıyarak
"Allah senden ve yetiştirenlerinden,razı olsun"dedi ve boynuna sarıldı.Genç baba ağlıyarak genç adamın elini öpmek için hamle yaptı.
Genç adam "Estağfurullah"diyerek elini çekti.Yaşlı adam "oğlum sana ne kadar teşekkür etsek azdır,
borcumuz nedir?diye sordu."Ne borcu baba?"Genç adam şaşırmıştı."Oğlum kanının parası"Genç adam kızardı bozardı,
"Baba sen söylemedin bende duymadım,tamam mı,hiç kan parayla satılır mı?"dedi.Yaşlı adam"Ah oğlum senin bir şeyden haberin yok,
biz Samsundan,buraya kadar kaç kişiye para kaptırdık ama kan alamadık"dedi.Tamam baba siz kanı ameliyata yetiştirin,ben helal ettim,
sizde yemeği helal edin" dedi genç adam.Yaşlı adam oğluna dönerek "Sen arkadaşı yurda kadar götür,adresini al,kanı ve insanlığı sayesinde
o da bizim evladımız oldu artık"diyerek genç adama tekrar sarıldı ve helallaştılar.Genç baba o’nu yurda getirirken ağlıyordu ve devamlı teşekkür ediyordu.
Yurdun kapısında,genç baba ile genç adam helallaştılar.Genç Baba adresini ve telefon numarasını aldı genç adamdan.Ağlıyarak arabasına bindi,gitti.
Genç Adam,kantinin kapısından içeri girdi.Burnuna yeni demlenmiş çay kokusu geldi.Etrafına bakındı,tanıdık bir arkadaş görebilir miyim,diye.
Maalesef tanıdık bir yüz yoktu,elini cebine attı,belki bir yerde bir çay parası kalmıştır diye aranmaya başladı.
"Aman Allah’ım,"dedi.Cebi para doluydu.Düşündü"evet yaşlı amca ikinci kez sarıldığında,koydu herhalde "dedi kendi kendine.Kızdı yaşlı adama,
"Hemen gidip bu parayı geri vermeliyim"diye düşünürken,karşıdan arkadaşı elini sallıyordu.
"Nerdesin yahu!Bütün gün seni aradım,bu gün bankaya gittim,seninde paran gelmiş,seni çağırıyorlar."
Genç Adam ellerini dua eder gibi açtı ve"Allah’ım,hikmetinden sual sorulmaz,Kul sıkışmayınca,
Hızır yetişmiyormuş"diyerek ellerini yüzüne sürdü...
Ankara 1977 Kasım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.