Homurtu
Köyde uyanmamış kimse kalmamıştı.İnsanlar,sokağa çıkmamışlardı,evlerinde ışıkları yanıyordu.Gökyüzü, soğuk ve uğursuz bir hal almıştı.
Köy,bayır aşağı bir zemine kurulmuştu.Eğimli sokakların arasında,köyü baştan başa bağlayan düz ve uzun sokaklar vardı.Köyün deresi ise,köye girdiğine bin pişman olarak,köyün en aşağısındaki düz sokağı izliyor ve ne gariptir, yine dönmek üzere, köyden ayrılıyordu.
Düz sokağın ilerisinde -fakat buradan iyi görülemiyordu-,bir adamın iki katlı evinin penceresinden aşağıya atladığı görüldü.Fakat,bu atlayışta,insanın en zayıf anlarında yapabileceği bir sonlandırma düşüncesi yoktu. Adam sanki,tekrar eve girmek istercesine pencereden atladı.Adamın üzerinde,kahverengi yün bir fanila vardı,pijama ile duruyordu ve ayakları çıplaktı.Hırsla kapıya doğru seğirtti ve boyalı ahşap kapıyı tekmelemeye başladı.
İnsanlar, ta ilerideki bu olayı daha yakından görebilmek için koşturdular.Komşu köylerde bile,bu olayı duymayan pek az insan kalmıştı.
Adam sanki bir şey biliyormuş gibi,azimle tekmelemeye devam etti kapıyı.Baktı,olacak gibi değil,hemen,etraflardan bir sopa buldu.Bu sopayı,kapı aralığına sokarak,vurmaya başladı.Sonunda kapı,o kadar büyük bir sır taşımadığını anlamış olacak ki,iki kanadından birden açıldı.
Yukarıya doğru çıkan ayak sesleri duyuldu.Adımlar o kadar hızlıydı ki ve adım sesleri arasında o kadar az zaman farkı vardı ki,adamın ayakları birbirine dolandı.Adam düşer düşmez bir küfür savurdu.Fakat,düşme sesi bunu bastırdığı için tatmin olamamıştı.Yine hırsla kalktı ve içi büyük bir mutlulukla dolarak,odaya girdi.Odadaki şeyi inanılmaz bir hızla saçlarından kavradı.Odadaki şey,öyle ince bir inilti koyuverdi ki,duyanlar Dünya’nın hiçbir şey gizlemeden,apaçık can çekişmeye başladığını sandılar.Adam,her bir saç kökü için ayrı bir çaba sarf ederek,insanların henüz göremediği şeyi, kendisinin atladığı pencereden aşağı fırlattı ve kendinden emin adımlarla,odadan çıktı.Sokakta biriken insanlar,pencereden aşağı atılan şeyin adamın geçmişi olduğunu görünce şaşırdılar.Çok geçmişte kalmış şeyleri andılar hemen.
Sokağa çıkan adam, bu sefer üzerini değiştirmişti.Gayet,mutlu gözüküyordu, fakat,dişlerini sıktığı fark edilebiliyordu hala.Üzerinde,mavi kumaş bir pantolon,onun üzerinde açık kahverengi,çizgili bir kazağı vardı.Ayaklarında da,sarı terlikler bulunuyordu.Kalabalığın içinden birisi,bu terliklerin adamın ayaklarına küçük geldiğini fark etti.Ayrıca adamın elinde,yarı yarıya paslanmış bir tara da vardı.
Adam,sanki etrafındaki meraklı bakışlara daha fazla maruz kalmamak için,hızla Geçmiş’inin yanına doğru gitti.Hala yerde olan ve hiç konuşmayan Geçmiş’inin aciz bakışlarıyla karşılaştı.Tereddüt etmeden onu yerden kaldırdı ve kaldırır kaldırmaz da hınçla,sokağın orta yerinde,tarayı Geçmiş’inin bacağına savurdu.Geçmiş’i yine öyle bir bağırdı ki,bundan tek adam korkmadı.Küçücük köyün en uzak yerlerinden bile,insanlar koşa koşa geldiler ve bu sahneleri izlediler.Acının vermiş olduğu netlikle,Geçmiş’ini bir sinir basmıştı.Adamla amansız bir kavgaya tutuştu.O da sanki,bir şeyleri biliyor gibiydi.Ve bunları kullanarak adamı saf dışı bırakmayı denedi.Bunu fark eden adam,çok önceleri bu Dünya’ya gelmiş ve hiç insan bulamayıp da geri dönmüş ilk Tanrı’lar gibi ağlamaya başladı.Ağlıyor,fakat,bilincindeki sulu görüntüye aldırmadan vurmaya devam ediyordu.Tarayı Geçmiş’inin yan boynunun tam altına,kolunun tüm hızıyla vurdu.Geçmiş’inden oluk oluk kanlar boşandı.Geçmişi,yere doğru sendeledi. Dizlerinin üzerine çöktü ve etrafındaki insanlara baktı.Bu sırada sokağın ortasındaki yolaktan kırmızı dereler akmaya başlamıştı.İnsanlar hafifçe kenara doğru çekildiler.Adamın terlikleri ve üstü başı kan ter içinde kalmıştı.Ayrıca az önce tekmelediği kapı da tanınmaz haldeydi.
Şimdi geçmişi hiçbir güç gösterisinde bulunamıyordu.Kontrol tamamen adamdaydı.Yerdeki Geçmiş’ine şöyle bir baktı.Bu,içinin kinle dolmasına yetti…O zaman,yüzünü çok feci bir şekilde buruşturdu ve inanılmaz azaplarla dolu olarak bir çığlık koyuverdi.Ses tam bitmek üzereydi ki,tara havada hızla döndü ve Geçmiş’inin omzunu yararak vücudunun ortalarına kadar ilerledi.Geçmiş’i bu acı yüzünden bağıramadı bile.Sadece gözünden çıkan soğuk gözyaşının sesini duyabildiler insanlar.Geçmiş’i yere serildi bu darbeyle.Bu sırada adamdan mı korktu yoksa içi vicdan azabıyla mı doldu,hiçbir zaman bilemeyiz,bir genç,köyün sonlarına doğru kaçtı.
Adam,geçmişinin üzerine öylece uzandı.Yerde yatan kan kütlesinin omzuna kolunu koydu ve yaslandı.Öyle sarsıntılı ağlıyordu ki,yığının üzerinde fazla duramadı,ikisi de farklı yönlere uzandılar. Kalabalık bu durumu inanmazlıkla izledi.Olayı yeni fark eden bir kadın,balkondan;
-Sokak ortasında yapılacak şey mi bu? dedi,kendi içinde halletseydi ya!
Kalabalığı,içe tiksinti veren bir ürperti kaplamıştı.Geçmişlerini içlerinde yaşatmaya devam eden bu insanlar,çeşitli homurtularla farklı yönlere dağıldılar.
-BİTTİ-
Çağrı SEVİNÇ
YORUMLAR
Yine harika bir yazı... Sizinle bu yazı hakkında tartışmak isterdim, aklıma takılanlar var. Yinede çok değişik ve etkileyici bulduğumu inkar edemem, böyle devam edin.
bu sitedeki ilk yorumum çok heyecanlıyım ve sayfada okuduğum ilk yazının bu kadar güzel olması beni bu edebiyat dostuna sımsıkı bağladı yürü dostum ... tüm yazılarını takip edeceğim senin gibi yazarlara benim zevkimin ihtiyacı var. en içten dileklerimle tşk. ve kendine iyi bak.