ÖLÜMÜ KONUŞ BENİMLE
ÖLÜMÜ KONUŞ BENİMLE
Ruh ve beden…
Bütün olmak.
Doğumdan ölüme kadar…
Aldığın son acı nefese buruk bir vedalaşma yükleyene kadar.
Yenilgiler vardır hayatta. Bazen kabullenemezsin onları. Bir şans daha istersin. Sonra bir şans daha… Kelimeler vardır lisanımızda. Söyleyemezsin. Dilin varmaz o yasak kelimelerle cümle kurmaya. Gün gelir anlatamazsın derdini ele güne. Saçmalarsın. Olmadık kelimelere hak etmediği anlamlar kazandırmaya çalışırsın. Öldü diyemezsin mesela. Hiç ummadığın bir anda gelen bu ayrılışa engel olmamaktır asıl ölüm çünkü. Yas tutamazsın. Zaten intihar koğuşlarına müebbetsindir. Zaten yalnız geçen her gece ölümle yapılan kaçamaklara gebedir. Kaybolursun sonra. Ölmeden ayrılırsın bedeninden. Bir gölge bulamazsın kendine eşlik edecek. Kaçarsın gerçeklerden, yenilgilerden, yasak kelimelerden…
21 ay oldu. Tam 21 ay önce karşı koyamadım adına kader denen, gücümün yetmediği gerçekler rüzgârına. Elim kolum bağlı gözyaşı döktüm arkandan. Saçma sapan hayaller görür oldum. Sesler… Uykularım bölündü günlerce. Nerden geldiğini bilmediğim, başımın içinde bir uğultu oluşturan sesler duymaya başladım. Her sabaha bir öncekini aratmamacasına derin bir baş ağrısıyla başladım. Sigaraya sardım kahvaltılarımı. Küstüm aynadaki aksime. Bize aşure getiren adını dahi bilmediğimiz o yaşlı teyzeye küstüm. Bir türlü gelmek bilmeyen otobüs şoförüne küstüm. Sabahın köründe mahalleden geçen simitçi çocuklara küstüm.
Gittin de ne oldu? Günahlarımın sebebi sen değilmisin şimdi. Çıplak bedenlerde yaşadığım hayal kırıklarının nedeni sen değilmisin? Her gece ayrıldım bedenimden hiç bıkmadan. Onu izledim saatlerce. Arayışını izledim bilemediği bir bedende tenini lezzetini. Dudaklarda yanıp yanıp sönüşünü, sonra gözyaşlarıyla günü açışını izledim. Pişmanlıklarını, isyanlarını, adını hıçkıra hıçkıra zikredişini, Azraillin katili oluşunu, zavallı benliğine mezar oluşunu…
Dün yine bilmediğim bir kül tablasında söndürdüm sigaramı. Bilmediğim bir pencereden seyrettim sensiz başlayan sabahı. Yine lanet ettim cesaretime. Gözümü kapatıp bırakamadım boşluğa kendimi. Saplayamadım bir paslı çiviyi zoraki atan kalbime. Acizliğime şahit oldum yine pencere camında. Öldürdüm gülümseyişimi, mutluluğumu kendi elimle götürdüm darağacına, umutlarımı vurdum teker teker ama dur diyemedim akıp giden zamana.
Seni çok özlüyorum.
Affet beni sevgili. Kendime ettiğim ihanetlerimi bağışla. Kendime söylediğim yalanlarla suçlama beni. Mazur gör… Pişmanlıklarıma kulak ver ne olur. Korkuyorum inan, ölmekten değil yemin ederim sensizliğe alışmaktan korkuyorum. Peşin peşin cehennemi yaşıyorum sanki ölmeden. Şimdiden yanıyorum, bedenim kor alevlerin üzerinde. Çıplak, zayıf, günahkâr… Affet beni. Tüm nedenlerime senin adını verdim ben. 21 ayı kadere lanet okuyarak geçirdim. Kabullenemedim gidişini. Gözümün önünden hiç gitmedi ki içine saklandığın o tahta parçası. Yükü hiç gitmedi ki omuzlarımdan. Sen öldüğünü mü sanıyorsun? Ben üzerine atılan her toprak tanesinde binlerce kez girip çıktım o kara toprağa. Binlerce kez şeytanla raksa kalkıştım. Ayaklarımda pranga kaç kez çırpındım gözyaşlarımda boğulmamak için. Kaç kez…
Gir rüyalarıma ölümü konuş benimle, pencerem sabah akşam açık benim ne olur rüzgâra bürün ve gir odama ansızın. Bir tepki ver. Gel suçüstü yakala beni yüzünü dahi hatırlamadığım bir bedenin üzerinde. Tükür yüzüme, saatlerce öfkeni kus yüzüne bakamayan yüzüme. Beraber geçirdiğimiz günlere lanetler yağdır. “Yazık” de “sana verdiğim sevgime, kaderime, günlerime yazıklar olsun” de. Gel sevdiğim gel…
Ayrıldım bedenimden ölümü tatmadan. Kaç akçe bu kuru bedene biçilen bedel? Satıyorum kullanmadığım hayat sevincimi, huzurumu, tozlanmaya yüz tutmuş gururumu… Şimdi ancak bir maskeli baloda giyilebilecek soğuk ölüm var üzerimde ama üşümek istemiyorum. Yaktığım her meşale sensizliği aydınlatıyor ama görmek istemiyorum. Çekip gidiyorum. Bir balıkçı kulübesin de bekleyeceğim ölümü. Ellerimde yıpranmışlığın kokusu hâkim. Dilimde yanımdayken söyleyemediğim sevgi sözcükleri… Kefenimi bekleyeceğim, kucağında ölümü karşılamak için şeytanı bekleyeceğim, sevgini bekleyeceğim. Aldığın son acı nefese buruk bir vedalaşma yükleyene kadar.
akin çkrn.
YORUMLAR
acı öylesine yansımış ki yazınıza sözcükler birer gözyaşı olmuş dökülmüş gitmiş kaleminizden ..etkileyiciydi....birazcık da ümit katsaydınız ne olurdu..yazınızın bir yerinde sensizliğe alışmaktan korkuyorum demişsiniz bazen hiç gelmeyeceğini bile bile bekler insan sevdiğini, pişmanlıkları da yanıbaşındadır hiç bırakmaz onu ama hayat devam eder ve başka bir oyunu n başka bir sahnesinde buluveririz kendimizi..umutla kal ,saygılar.