VAZGEÇMEMELİYİZ...
Yeni bir yıla çok kısa bir zaman kalmışken; beklenen, hayal edilen, ertelenen, belki de kaçırılan her güzellik içinde kısa bir zamanımız kaldı.
Zaman su misali akıp gidiyor. Ne önünde durabiliyor ne de arkasından yetişebiliyoruz. Ama hep bir yerlerde ucundan yakalamaya çalıştıklarımızla yetiniyoruz. Güzellikler içinde yaşıyor, kötülerle savaşıyor, hırs içinde büyüyor, nefret ile köreliyor ve sevgiyle huzura boğulmak için sürekli bir koşuşturmanın içinde yer alıyoruz.
Zamanı yenmeye çalışıyor, yendiğimizi sandıklarımızı tüketiyoruz.
Tükettik; yine bir yıl bir hafta bir saat bir kalem, bir kağıt, bir dergi tükettik... Kimimiz işlerimizi, kimimiz coşkularımızı, kimimiz huzurumuzu, kimimiz çiçeklerimizi, kimimiz topraklarımızı...Ve belki de kimimiz sevgilerimizi, kanlarımızı, canlarımızı tükettik. Tüketiyoruz...
Tüketmek değil, sürekli tükenmek yorucu olan...Belkide tükenmemek için sürekli tüketiyoruz.Ucundan tutmaya çalıştıklarımızla yoruluyor, yoğruluyoruz. Ve zaman geçip giderken yanımızdan.. Tutmalıyız; ucundan da olsa hayatın, tükenmekten yorularak değil daha çok tüketmeye dair... Vazgeçmemeliyiz, yeni bir saat tüketmekten.
Yeni bir haftaya başlamaktan. Yeni bir kalem bitirmekten, vazgeçmemeliyiz... Her ne olursa olsun ucundan tutacağımız mutluluklar, kenarında dolaşacağımız güzellikler var.Tükettiğimiz şu zaman girdabında..
Ve bu girdap ki bizi sürekli içine çekmek için çaba sarfetse de, VAZGEÇMEMELİYİZ...2006
D.A.