ŞAİRİN VE ŞİİR YAZMANIN GAYESİ
Allah insana; iyiyi, güzeli, doğruyu bulsun diye akıl vermiş. Aklı insana ve çevreye zarar verecek şekilde kullanmak, insanoğlunun insanî vasfına saygısızlıktır. Aklımızı birilerine ya da bir şeylere zarar vermek maksadıyla kullandığımız zaman, Allah’ın akılla şereflendirmediği mahlûkattan ne farkımız kalır? Bu sebeple insanoğlunun yegâne gayesi, insanlığa ve yaşadığı çevreye hizmet olmalıdır.
İnsanoğlunun hizmet alanlarından birisi de sanattır. Sanatçı, sanatı aracılığı ile önce milletine sonra da insanlığa iyiliği, güzelliği ve doğruluğu aşılamayı şiar edinmeli. Bir çalışma, insanlara bediî zevk vermiyorsa, onda güzel duyguların harekete geçmesini sağlamıyorsa, bana göre bu çalışma sanat eseri değerine yükselememiş demektir.
Günümüzün soyut şiir anlayışında; “Esas olan anlam kapalılığıdır. Bir şiirden her okuyan kendine göre bir şeyler anlamalı.” denilerek sözüm ona şiir yazmaya çalışılıyor. Ben, doğrusu bu tür şiirlerden bir anlam çıkaramıyorum; bugüne kadar çıkarana da rastlamadım. Bana göre güzel şiir, her okuyanın onda kendinden birçok şeyler bulduğu, bununla birlikte okuyanları aynı duygu atmosferinde buluşturduğu, birleştirdiği ve kaynaştırdığı şiirdir; boş laf salatası değildir.
Ortalıkta “sözüm ona şiir” örnekleri çok. Yalnız onardan birini bu sütuna taşıyıp siz okurlarımın şiir zevklerine saygısızlık etmek istemem. Bunun yerine edebiyatımızdaki binlerce “şiir gibi şiir” örneğinden birini, Merhum Arif Nihat ASYA’nın, sanatın ulvi gayesine işaret ettiği bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
SAN’AT
Sen, mermi yaratırsın;
Ben, ondan saray yaparım!
Suya ektiğin kamışı,
Keser, biçer ney yaparım!
Yuvada Havva’ya gelin,
Adem’i güvey yaparım!
Şu manasız mesafeyi,
En yaparım, boy yaparım!
Yeter ki sen ver, ben ondan
Mutlaka bir şey yaparım!
Bir yalınayak gönderirsin,
Tarar, süsler bey yaparım!
Gökteki öksüz dilimi,
Bayrağıma ay yaparım!
Günleriniz şiir güzelliğinde geçsin. Şiirle kalın efendim!