ÇİÇEK BAHÇESİ

• 1 Nisan 2007 Pazar 01:06:51

Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.

Çiçek bahçemin tam ortasında oturmuş, gelişini bekliyorum dört gözle. Bahçemdeki aşk meyveleri, papatyalar, rengarenk güller, yemyeşil fesleğenler, açılmayı bekleyen günebakan çiçekleri; hazırlandılar hepsi o büyük gün için. Meyvelerim onu görünce bal olacak, güllerim o gelene kadar gonca kalacak. Papatyalarımın beyaz yaprakları kapanmış tohumlarının üzerine, onun gelişiyle uyanacaklar. Fesleğenlerim rüzgara bile aldırmıyor; öyle koruyorlar ki kokularını, onun nefesiyle parfümlerini salacaklar dünyanın dört bir yanına. Günebakanlarımız ona dönecek sadece. Onu güneş bilecek, açacak yüreğini. Çiçek bahçem cennet bahçem olacak onunla. Gittiği her bahçe gibi...

Kavuştuğumuzda birbirimize, yüreğimdeki yangın patlayacak, çıkıp olduğu yerden gökyüzüne fırlatacak kendini. Bin bir parçaya ayrılacak. Görkemli bir gösteri yapacak üzerimizde. Yıldız yıldız, kıvılcım kıvılcım parlayacak sema. O izlerken onları o güzel gözleriyle, kapkara gece pırıl pırıl olacak birden. Yüreğindeki ışık gözlerinden taşacak, kıvılcımlarla buluşacak. Öyle bir parlayacak ki şavkı, görmeyen kalmayacak dünya üzerinde. Melekler keyifle seyre dalacaklar işlerini unutma pahasına. İsimlerimiz yazılacak gösterinin sonunda. Güneş ve ay, bundan böyle sadece onları parlatmak için nöbet değiştirecekler sonsuza kadar…

Önceden gördüğün bahçeler gibi değil burası ey aşk! Duvarlarını gökkuşağından ördüm bahçemin. Tam ortasına da minicik bir ev yerleştirdim. Duvarları, yerleri, kapısı, bacası, her şeyi sadece kırmızı güllerden, goncalardan. Kapısına getirdiğinde benim yarimi, goncalarım açacak, açtıkça büyüyecek evim, saray olacak, dünya sanacaksın, kendi ihtişamından korkacaksın. Davet edecek bizi büyük bir memnuniyetle.

İçeri gireceğiz. Sen de peşimizden usul usul. Biz sarılacağız birbirimize, ayrı kalmışlığın verdiği hasretle, sen bizi saracaksın. Bir olacağız, biz olacağız sadece. O kimdi, neredeydi, ben var mıydım, yok muydum; bilemeyeceğiz. Sadece biz varız o anda. Ve bir de sen..

Nereden geldiği belli olmayan bir müzik çalmaya başlayacak sonra. Umursamayacağız zaten nereden geldiğini sözlerini ezbere bildiğimiz o şarkının. Bileceğiz çünkü sen varsın başında o müziğin. Senin güzelliğine kaptıracağız kendimizi, coşacağız. Dans edeceğiz bıkmadan saatlerce.

Yüzümü ellerinin arasına alacak, buluşacak dudaklarımız. Sevişeceğiz tüm ayrı kaldığımız zamanlara inat. Hasretin kavurduğu o bedenlerin kavuşma anıdır şimdi. Kavuşup sevişmelerin zamanıdır. Kavuşacak ve varolacağız. Bu varoluş silecek bizi bu dünyadan, evrene karışacağız. Zaman yok olacak, sabah hiç olmayacak. Seninle gecenin karanlığında kaybolacağız. Ama hep ışıl ışıl olacağız, hep canlı. Mehtap olmayacak, heryer senin ışıltınla aydınlanacak yalnızca. Evimize bizden başka ışık, bahçemize de hiç karanlık girmeyecek. Yeniden keşfedeceğiz seni. Yeniden doğacak ve hiç ölmeyeceğiz.

Üzüntüleri dışarıda bırakacağız biz, bahçe kapısında. Öyle güçlü korumalar atadım ki oraya, hiç biri giremeyecek içeri, göz ucuyla bile bakamayacaklar. Sadece üçümüzün davetli olduğu bu coşkulu partiye asla gölge düşüremeyecekler.Yanımızda sen, elimizde şarap kadehlerimiz neşeyle raks edeceğiz şarkılarımız eşliğinde. Mutluluktan sarhoş, dönecek başımız. Üzüldüğümüz tek şey ise birbirimizin olmadan geçen yıllarımız...

Çabuk gel ey aşk, çabuk getir yarimi. Ertelemeden gel, bekletmeden gel. Bu bahçe onu ister, soldurma güllerimi, getir meleğimi. Bu çiçekler vuslatta açar sadece, bırak açsınlar bir an evvel. Getir bana sevdiğimi, bırak ellerime sevda çiçeğimi ve hiç kimsenin, hiçbir şeyin de almasına izin verme.

Bak, çiçek bahçemizin tam ortasında oturmuş bekliyorum sizi. İçimde de bu büyük şölenin hayali...