- 2239 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
" SİSLİ GÜNLER " İ OKURKEN, M. YAŞAR BİLEN ve AHMET ÖZER' İ DÜŞÜNMEK...
[ kalin ] Sisli Günler
M. Mahzun Doğan
Mehmet Yaşar Bilen’le tanışma
25 Ekim 1983, SSK Blokları, Çiftlik/Ankara
Bilmem bu kaçıncı okuyuşum...Enver Gökçe’nin "Bütün Şiirleri"ni (2) yeniden okudum. Sonra da bir karar verdim. Artık, okuduğum kitaplar üzerine kısa da olsa düşüncelerimi yazacağım. İlk denemeyi de Gökçe’nin kitabı üzerine yapacağım.
***
Toplum Kitabevi’nde Mehmet Yaşar Bilen’le tanıştık. Adımı, "Mehmet Doğan" olarak söylemiştim. Nitelik’ten söz açınca, "Mahzun Doğan’ım desene!" dedi. Şiirlerimi sevdiğini söyledi. Çetin Boğa, Mustafa Dertli gibi genç şairlerden söz etti. "Onlardan daha gençsin, ama iyi şiir yazıyorsun" dedi. Birlikte Nitelik bürosuna gittik. Önceden Nitelik’e mektup yazarak, her sayıyı göndermemizi, Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’na hazırlayacağı yazıda Nitelik’ten de söz edeceğini belirtmişti. Kıvılcım (Vafi) ve diğer arkadaşlarla tanıştırdım. Arkadaşları, çalışma ortamımızı sevdi. Bugün gidecekmiş. Yolcuymuş. Terminale kadar gittim. Yolcu ettim. Yazışmak dileğiyle ayrıldık. Bu arada edebiyat üzerine epeyce söyleştik. Ayrı düşündüğümüz birçok konu var. Ama çok iyi bir insan! Ahmet Özer’in adresini de verdi bana. Ahmet Özer’e mektubunda benden söz edeceğini, onunla yazışırsam iyi olacağını söyledi.
(23.20)
(2) Enver Gökçe, Yaşamı Bütün Şiirleri, Ayko Yayınları, Aralık 1981, ankara (Denizsuyukasesi, Şubat-Mart 2007,Sayı:23)
Sevgili Mahzun’un güncesinin bir bölümünü alabildim yukarıya. Sevgili Mehmet Yaşar Bilen ve Ahmet Özer. Benim de yaşamımda iki güzel insan. İki değerli dost ve ağabey.
Güncenin yazıldığı tarihlerde Bilen, Devrek’te edebiyat öğretmeniydi. Ahmet Özer de Trabzon’da. 80’li yılların başı. Yazmaya yeni başlayan gençlere, hiç usanmadan yüzlerce mektup yazarak, onları yönlendiren iki özvereli yazın insanı. Hakları zor ödenir. Ben de o yıllarda her ikisine de şiirlerimi postalar, heyecanla eleştiri ve önerilerini beklerdim. İnci gibi elyazılarıyla yolladıkları mektupları/eleştirileri saklarım hâlâ. Yaşar Ağabey şimdi İzmir’de. Bir süredir edebiyattan biraz uzak gibi. Ahmet Özer Ankara’da. Bilkent’te öğretim görevlisi. Şimdilerde yeniden çıkmaya başlayan KIYI’nın heyecanı içinde. Kıyı dergisi benim için biraz da Ahmet Özer demektir. 80’lerden bugüne, öyle olmuştur.
Nisan ayında -bir aksilik olmazsa- kitap fuarı için İzmir’e gideceğim. Orda Yaşar Ağabeyi yeniden görmeyi çok istiyorum. Onun o güleç yüzünü, insan sıcağı içindeki. Diğer dostları da umarım görürüm.
Sevgili Uluer Aydoğdu, denizsuyukasesi için; kendine yakışan bir alçakgönüllülükle ’fanzin/dergi’ demiş. Belki sayfa sayısı açısından öyle nitelemiştir ama; bence baskı kalitesi, nitelik ve içerik açısından basbayağı bir dergi. İzlenmesi gereken bir emek ürünü.
Biraz da üzülerek izliyorum. Sitede -bir iki kişi dışında- hiç kimsenin ne denizsuyukasesi ne de diğer dergilere ilgisi var. Dergiler, edebiyatın mutfağıdır. Mutlaka beş-on dergiyi düzenli olarak izlemeli şiir yazan insan. Abone olarak, dergilerin yaşaması için katkı sunmalı. İmeceyi yaşatmalı.
Örneği n denizsuyukasesi’nin yıllık (12 sayı) ücreti: 15 lira. Yani üç paket sigara parası. Yani posta pulu kadar. Diğer dergilerin aboneliği de bunun biraz üzerinde. İçkili bir akşam yemeği ücreti kadar.
Sanalda gözüken insanların pekçoğu, nedense netin kolaycılığında, dergilerden uzak duruyorlar. "Ne lüzum var?" mantığıyla düşünüp; her yazdıkları şeyi, hiçbir elekten geçirmeden sanalın sayfalarına asıyorlar. O uçucu, kaygan zemine.
Büyük emeklerle, özverilerle yaşamımızı güzelleyen dergilere karşı sorumluluklarımız var. Abone olarak, bularak destekleyelim onları. Hayatın kendisi gibi, edebiyat ta bir imecedir. Kalbinizle çizdiğiniz bir incelik...
Selam olsun o güzel insanlara!
__________________